Maraş'ın Afşin ilçesindeki Çöllolar kömür havzasında 10 Şubat 2011 tarihinde meydana gelen büyük göçükte toprak altında kalan işçilerin aileleri, onlarsız geçirecekleri ilk bayramın burukluğunu yaşıyorlar.
Aileler, devletin cesetleri halen çıkarmamalarına öfkeli. Termik santral şirketi de her işçinin ailesine para sunarak, sorumluluğunu gizlemeye çalışıyor.
Afşin'deki göçükte yapılan arama çalışmalarında sadece bir işçinin cenazesine ulaşılmıştı. 9 işçinin cenazesi ise hala göçük altında bulunuyor.
Aradan 7 ay geçti; işçi aileleri ilk kez onlarsız bayrama girecekler.
Şimdiye kadar cenazelerin bulunmamasına tepkili olan işçi aileleri, "Bulunmuş olsalardı en azından dua edecek bir mezarımız olurdu" diyorlar. Onlar için artık tek beklenti; çocuklarının, babalarının, sevgililerinin cansız bedenine kavuşabilmek!
'YETKİLİLER BİZE YALAN SÖYLÜYOR'
Aileler, yakınlarının henüz cesetlerine ulaşılamadığı için psikolojik olarak da problemler yaşamaya başladılar. Göçük altında kalanlardan işçi Cuma Yıldırım’ın Tepebaşı mahallesinde yaşayan annesi Şenel Yıldırım, şunları söylüyor: "Oğlumu rüyamda ölmemiş olarak görüyorum, uyandığımda rüyamın gerçek olması için Allah'a yalvarıyorum. Cep telefonunu arıyorum ama ulaşılamıyor. Her gün gelecekmiş gibi kapıda onu bekliyorum. Yetkililer şimdiye kadar bize cenazesini vermedi. Bıraksalardı biz ellerimizle kazarak çıkarırdık yavrularımızı. En azından yavrumun bir mezarı olurdu, gidip dua ederdik. Bu onsuz ilk bayramımız. Her bayram elimi öperdi. Bu bayram ben onun elini öpmeye gideceğim. Bayramı göçük alanında geçireceğim."
Yetkililerin kendilerine hiçbir bilgi vermediğinden şikâyet eden anne şenel Yıldırım; "Çalıştıklarını söylüyorlar ama ben inanmıyorum. Çalışma yapılsaydı şimdiye kadar çıkarırlardı oğlumun cenazesini. Ben oğlumun kemiğini istiyorum, bir mezarı olsun istiyorum. Dua edecek mezar istiyorum" diye ferhat ediyor.
'GAZETECİLER SÖYLEDİKLERİMİZİ YAZMIYOR'
Heyelanda toprak altında kalan işçi Muhsin Koşan’ın Küçükyapalak köyünde yaşayan ailesi de işçilerin cenazelerinin hala çıkarılamamış olmasından dolayı öfkeliler. Baba Cafer ve anne Kezbani Koşar, "Aylar geçti cenazeye ulaşılamadı. Türkiye 75 milyon diyorlar, bu 75 milyon insan birer avuç toprak kazsaydı yavrumuzun cenazesine ulaşılırdı" diyor.
Şimdiye kadar defalarca gazetecilerin kendileriyle görüştüğünü, dertlerini dinlediklerini ama konuştuklarını yazmadıklarını anlatan Koşar ailesi, "Neye konuşalım ki, konuşuyoruz konuşuyoruz bir şey yapan yoktur. Konuştuklarımız bile sansürleniyor, kimlerin engellediğini de bilmiyoruz" diyorlar.
Koşar ailesi de, işçilerin cesetlerinin bulunması için devletin çalışma yaptığına inanmıyor: "Aylar geçti, çalışma yaptıklarına inanmıyorum. Bizleri kandırmak için çalışmış gibi gözüküyorlar sadece. Çalışmış olsalardı cenazeler ulaşılırdı. Fotoğraflarına bakıp kendimizi avutmaya çalışıyoruz. İki kemik dahi olsa devletten bulmalarını istiyoruz. Mezar istiyoruz."
'DEVLET BİZİ YALNIZ BIRAKDI; EŞİMİN KEMİĞİNİ BİLE VERMEDİLER'
Toprak altında kalan işçi Hacı Mehmet İpek’in eşi çiçek Vesile İpek ise, 3 çocuğuyla yalnız kaldı. "Çocuklarım yetim kaldı. işte bayram geldi, yavrularım baba diye kimin elini öpecek? Kim onların başını okşayacak?" diyerek hem isyan ediyor, hem de gözyaşları döküyor İpek... Diğer aileler gibi Vesile İpek devlet yetkililerine tepkili: "Bizi yalnız bıraktılar. Göçüğün yaşandığı gün 'ne sorununuz olursa yanınızdayız' dediler. Şimdi baktığımızda bize mezara koyabileceğimiz bir kemik parçası bile veremediler."
'KIZIM HALA PENCEREDE BEKLİYOR'
10, 16 ve 17 yaşında üç çocuk babasıydı işçi Kemal Elmas... Mezarının olmaması, çocuklarının pencereden hala onu beklemesine yol açıyor. Eşi Hülya Elmas, "Küçük kızım Yağmur her gün 'babam işten gelecek' diye pencerede bekliyor" diyor.
Cuma ise, diğer çocukları. Babasız kaldığının farkına, evdeki yükleri artınca anlamış. O, küçük kardeşlerine sadece ağabeylik değil; babalık da yapmak zorunda.
9 işçinin sorumluları, katilleri ve onları aklayanlar çok yıldızlı otellerde iftarlarını yaptığı saatlerde; sofrada babalarının her zaman oturduğu yeri yine boş bırakıp boğazlarına düğümlenen yiyeceklerle iftarını açıyor, Elmas ailesi...
Kaynak: ANF
Aileler, devletin cesetleri halen çıkarmamalarına öfkeli. Termik santral şirketi de her işçinin ailesine para sunarak, sorumluluğunu gizlemeye çalışıyor.
Afşin'deki göçükte yapılan arama çalışmalarında sadece bir işçinin cenazesine ulaşılmıştı. 9 işçinin cenazesi ise hala göçük altında bulunuyor.
Aradan 7 ay geçti; işçi aileleri ilk kez onlarsız bayrama girecekler.
Şimdiye kadar cenazelerin bulunmamasına tepkili olan işçi aileleri, "Bulunmuş olsalardı en azından dua edecek bir mezarımız olurdu" diyorlar. Onlar için artık tek beklenti; çocuklarının, babalarının, sevgililerinin cansız bedenine kavuşabilmek!
'YETKİLİLER BİZE YALAN SÖYLÜYOR'
Aileler, yakınlarının henüz cesetlerine ulaşılamadığı için psikolojik olarak da problemler yaşamaya başladılar. Göçük altında kalanlardan işçi Cuma Yıldırım’ın Tepebaşı mahallesinde yaşayan annesi Şenel Yıldırım, şunları söylüyor: "Oğlumu rüyamda ölmemiş olarak görüyorum, uyandığımda rüyamın gerçek olması için Allah'a yalvarıyorum. Cep telefonunu arıyorum ama ulaşılamıyor. Her gün gelecekmiş gibi kapıda onu bekliyorum. Yetkililer şimdiye kadar bize cenazesini vermedi. Bıraksalardı biz ellerimizle kazarak çıkarırdık yavrularımızı. En azından yavrumun bir mezarı olurdu, gidip dua ederdik. Bu onsuz ilk bayramımız. Her bayram elimi öperdi. Bu bayram ben onun elini öpmeye gideceğim. Bayramı göçük alanında geçireceğim."
Yetkililerin kendilerine hiçbir bilgi vermediğinden şikâyet eden anne şenel Yıldırım; "Çalıştıklarını söylüyorlar ama ben inanmıyorum. Çalışma yapılsaydı şimdiye kadar çıkarırlardı oğlumun cenazesini. Ben oğlumun kemiğini istiyorum, bir mezarı olsun istiyorum. Dua edecek mezar istiyorum" diye ferhat ediyor.
'GAZETECİLER SÖYLEDİKLERİMİZİ YAZMIYOR'
Heyelanda toprak altında kalan işçi Muhsin Koşan’ın Küçükyapalak köyünde yaşayan ailesi de işçilerin cenazelerinin hala çıkarılamamış olmasından dolayı öfkeliler. Baba Cafer ve anne Kezbani Koşar, "Aylar geçti cenazeye ulaşılamadı. Türkiye 75 milyon diyorlar, bu 75 milyon insan birer avuç toprak kazsaydı yavrumuzun cenazesine ulaşılırdı" diyor.
Şimdiye kadar defalarca gazetecilerin kendileriyle görüştüğünü, dertlerini dinlediklerini ama konuştuklarını yazmadıklarını anlatan Koşar ailesi, "Neye konuşalım ki, konuşuyoruz konuşuyoruz bir şey yapan yoktur. Konuştuklarımız bile sansürleniyor, kimlerin engellediğini de bilmiyoruz" diyorlar.
Koşar ailesi de, işçilerin cesetlerinin bulunması için devletin çalışma yaptığına inanmıyor: "Aylar geçti, çalışma yaptıklarına inanmıyorum. Bizleri kandırmak için çalışmış gibi gözüküyorlar sadece. Çalışmış olsalardı cenazeler ulaşılırdı. Fotoğraflarına bakıp kendimizi avutmaya çalışıyoruz. İki kemik dahi olsa devletten bulmalarını istiyoruz. Mezar istiyoruz."
'DEVLET BİZİ YALNIZ BIRAKDI; EŞİMİN KEMİĞİNİ BİLE VERMEDİLER'
Toprak altında kalan işçi Hacı Mehmet İpek’in eşi çiçek Vesile İpek ise, 3 çocuğuyla yalnız kaldı. "Çocuklarım yetim kaldı. işte bayram geldi, yavrularım baba diye kimin elini öpecek? Kim onların başını okşayacak?" diyerek hem isyan ediyor, hem de gözyaşları döküyor İpek... Diğer aileler gibi Vesile İpek devlet yetkililerine tepkili: "Bizi yalnız bıraktılar. Göçüğün yaşandığı gün 'ne sorununuz olursa yanınızdayız' dediler. Şimdi baktığımızda bize mezara koyabileceğimiz bir kemik parçası bile veremediler."
'KIZIM HALA PENCEREDE BEKLİYOR'
10, 16 ve 17 yaşında üç çocuk babasıydı işçi Kemal Elmas... Mezarının olmaması, çocuklarının pencereden hala onu beklemesine yol açıyor. Eşi Hülya Elmas, "Küçük kızım Yağmur her gün 'babam işten gelecek' diye pencerede bekliyor" diyor.
Cuma ise, diğer çocukları. Babasız kaldığının farkına, evdeki yükleri artınca anlamış. O, küçük kardeşlerine sadece ağabeylik değil; babalık da yapmak zorunda.
9 işçinin sorumluları, katilleri ve onları aklayanlar çok yıldızlı otellerde iftarlarını yaptığı saatlerde; sofrada babalarının her zaman oturduğu yeri yine boş bırakıp boğazlarına düğümlenen yiyeceklerle iftarını açıyor, Elmas ailesi...
Kaynak: ANF