27 Ağustos 2011 Cumartesi

Barış herkes için ihtiyaçtır


Barış İçin Kadın Girişimi üyeleri dün İstanbul Taksim Meydanı'nda bir basın açıklaması yaparak 'Barış herkes için ihtiyaçtır' dediler.

Basın açıklamasının tam metnini yayınlıyoruz:

Silahlar susun 
Savaşa karşı barışın sözü sesi duyulsun

Savaş bitsin barış olsun diye yine sokaklardayız. Savaşın, ülkenin doğusunda-batısında herkesi, ama en çok kadınların tümünü derinden yaraladığını, etkilediğini hep birlikte görüyoruz, yaşıyoruz. Barış için Kadın Girişiminden kadınlar olarak bizler, sözün bitmediğini, bitmeyeceğini biliyoruz. Barış içinde yaşamanın ne kadar güzel olduğunu hayal etmeye ve barış için ısrar etmeye hep devam ettik ve edeceğiz. Çünkü barış hepimiz için su gibi ihtiyaçtır.

Barış herkes için ihtiyaçtır.

Biz kadınlar, erkek egemen sistemin bileşenleri olan başta iktidar partisi olmak üzere,  tüm militarist sivil ve askeri güçleri ve sermayedar egemenleri, Kürt halkının en meşru talepleri için adım atmaya yanaşmayanları bu savaşın sorumluları olarak görüyoruz.

Apaçık görünüyor. 30 yıldır devam eden savaş yüzünü tam barışa dönecekken, savaştan çıkarı olanların ve yandaşı medya tarafından savaş çığırtkanlığı ile yerini bir kez daha savaşa, ölümlere, göçe, halklar arasında düşmanlığa bıraktı.

Artık iyice artan bir şekilde iktidar partisinin açılım diye diye seçim sürecinde başlattığı cinsiyetçi, şovenist, militarist ve heteroseksist politikaları devam ediyor. Bildik savaş senaryoları bir kez daha devreye sokuldu.

Barış için ısrar ısrar ediyoruz.

Seçim sürecinde meydanlarda urgan atanlar, günlerdir süren askeri operasyonları ayakta alkışlamakla kalmıyor, savaş kışkırtıcılığı da yapıyor. Türkiye’de bir arada yaşamaya çalışan halkları, toplumun bağrına ekmeye çalıştıkları düşmanlık tohumlarıyla zehirlemeye çalışıyorlar.

Yazık ki, bir dönem hepimizi umutlandıran 'acaba barışa yaklaştık mı' hissiyatı, son askeri operasyonlarla yerini derin bir hüzne ve öfkeye bıraktı.

Savaş, kadınlar için yaşanan yerlerden sökülüp atılmak, hayatın iyice kıyısına itilmek, zorunlu seks işçiliği yapmak anlamına geliyor. Savaş, evde ve sokakta askerileştirilen erkeklerin şiddetinin, tecavüzünün artması anlamına geliyor.  Kadın intiharları artıyor. Savaş, işşizlik, açlık ve yoksulluk sınırında yaşamak zorunda kalmak, sosyal hakların gaspedilmesi, kadınların ihtiyaç ve talepleri, savaşın ihtiyaçları karşısında görünmez olması anlamına geliyor. Kadınların eşitlik ve özgürlük istedikleri bir anayasanın savaş koşullarında asla mümkün olmayacağı ortada. Bütün bunları görmek için daha ne gerekiyor.

Savaşa karşı barışa söz ver..

Savaştan ya katil ya da ölü olarak dönmemek mümkün değil. Yine gencecik bedenler ölümle buluştu, yine kadınlar öldürüldü, yine çocuklar patlayan mayınla, tüfekle hayattan koparılıp alındı. Savaşın yaşadığımız toprakları hiç kimsenin güvende olmadığı bir cehenneme çevirdiğini anlamak için daha ne gerekiyor.

Savaş bahanesiyle demokratik hak ve özgürlükler gaspedilecek,  bütün ülkede anti-demokratik uygulamalar meşrulaştırılacak.

Bizler tarafız. Savaşa karşı barışın, ölüme karşı hayatın tarafıyız. Bir tek canımızı daha kaybetmek istemiyoruz. Yeter, artık asker, gerilla ve sivillerin cenazelerini kaldırmayalım. Tüm canlı hayatı tahrip ve tehdit eden bu savaş devam edemez. Meclis açılmayı beklemeden bir an önce toplanmalı ve barışı sağlayacak bütün adımlar atılmalıdır.

Bizler söz bitti diyenlere inanmıyoruz. Sözü bitirmek isteyenleri dinlemiyoruz.  Söz bitmedi, bitemez diyoruz. Bu savaşın acilen bitirilmesi, ancak karşılıklı söyleyerek, dinleyerek, konuşarak mümkün. Savaşın bitmesi, bombaların insanların üzerine yağmaması, silahların bırakılması ve özgür bir yaşamın kurulması için, sınır boylarında, mahallelerde, meydanlarda biz kadınların sözü var.

Savaşa karşı söz barışın olsun!

Barış için ısrar ediyoruz!

Em ji bo aştiye bi ısrar in

Yaşasın kadınların dayanışması!

Biji yekitiya jiyan..

İstanbul Barış İçin Kadın Girişimi

Kaynak: RedHaber