35 yaşındaki Mustafa Kılınç’ın yaşamı Süreko Tehlikeli Atık Bertaraf Tesislerinde bir süre çalışmasından sonra değişti. Tesislere en yakın köy olan Esenyazılı olan Mustafa, çobanlık yaparken fabrikada iş bulunca önce sevinmiş. Gelen atıkları gömme işinde çalışan Mustafa’nın üzerine dökülen kendi deyimiyle “kuşkafası” kadarlık bir atık madde, boynunu ve göğsünü kaplamış. “Garibanlık yüzünden” doktora gidemediğini söyleyen Mustafa, bu kazadan bir hafta sonra ise işten çıkarılmış. Eski işine, çobanlığa geri dönen Mustafa’nın peşini fabrikanın zararları burada da bırakmamış.
HALKIN KABUSU OLDU
Kula’nın Sandal Beldesi ve Esenyazı köyleri arasında bir yıldır faaliyetini sürdüren tehlikeli atık bertaraf tesisleri bir yılda bölgede yaşayan halkın kabusu olmuş durumda. Atıkların gömülüp, yakıldığı tesislerin yakınlarındaki köyler kokudan şikayetçi olurken, fabrikanın çalışmaya başlamasının ardından ürünlerinin kurumaya başladığını, hayvanlarında ise sakat ve ölü doğumların olağanüstü bir şekilde artığını söylüyorlar.
Fabrikanın kapatılması için imza toplamaya başlayan Esenyazı köyünden Mustafa Kılınç’ın durumu ise diğerlerinden biraz daha farklı.
KAZANIN ARDINDAN İŞTEN ATILDI
Geçtiğimiz yılın Ocak ayında çöp fabrikasında işe giren Kılınç, 4 ay 15 gün fabrikada çalışmış. Tesislerin hemen yanında hazırlanan geniş havuzlara gelen atıkları gömdüklerini anlatan Kılınç’ın üzerine, kendi deyimi ile kuş kafası kadar bir atık madde sıçramış. Ufacık bir leke olarak başlayan kızarıklığın zamanla sol tarafını, boynundan göğsüne kadar kapladığını söyleyen Kılınç, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Vücudumda kasılma var. Kaşıntıdan duramıyorum. Sabah giydiğim atlet kan içinde kalıyor. Gariban olduğumdan doktora gidemedim. Başka bir gün bir madde geldi, yıktı yıktı indirdi bizi. Hepimizi serdi bayılttı. Yere döktüler, alev alıyordu. Kepçeçi bayıldı. Aradan 15 dakika sonra biz de gittik. Dizlerimiz tutmaz oldu. Bize sonradan bu maddenin hanımların tırnak boyası olduğunu söylediler.” Kılınç kendisi ile birlikte aynı dönemde fabrikada çalışan Ramazan Aras adlı köylüsünün de bacağında kızarıklığın olduğunu söyledi. Kılınç bu kazadan bir hafta sonra iş yok diye işten çıkarıldığını belirtti.
İNSAN NASIL DAYANSIN?
Belediye başkanları ve diğer yetkililerin kendilerine sahip çıkmadığını anlatan Kılınç, şunları sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz köylüyüz. 980 kişi yaşıyor orada. Bu insanlar nereye gider? Toprak kaynıyor, ölüyor! İnsanlar nasıl dayansın? Bugün ben gelirken bile dört kamyon atık gömdüler. Toprağı kepçeyle karıyorlardı. Tonlarca tehlikeli atık gömdüler. Toprak kaynıyor, bilmem bizim halimiz ne olur.”
Atıkların gömüldüğü havuzların altına serilen plastik örtülerin yırtık olduğunu kaydeden Kılınç, “Atıkların suyu aşağıdaki kuyulara kaçınca kuyuyu kapattılar. Mallarımızı suladığımız kuyulardı bunlar. Mallarımız bu yüzden yüksek ateş oluyor” dedi.
HAYVAN ÖLÜMLERİ
İşten çıkarıldıktan sonra çobanlığa başladığını belirten Kılınç, köylerine yaklaşık 3 kilometre uzaklıktaki atık tesisleri nedeniyle hayvanlarının da ölmeye, sakat doğurmaya başladıklarını söyledi.
Kılınç, “Bizim keçilerimiz hayvanlarımız, yüksek ateşten oğlak atıyor. Topal oluyor. On tane oğlağım, iki tane keçim telef oldu. Köyde birçok kişinin hayvanı ölü ya da sakat doğuruyor. İnekler sürekli buzağı atıyor. 13 buzağı iki de inek öldü benim bildiğim. Havada kuşlar ölüyor. Oradan su içen kuşlar uçarken ölüp düşüyor yere” diye konuştu.
KANSER TESİSİ!
Ege Bölgesi’nin yanı sıra Akdeniz Bölgesinden de 11 ilin katı atık, evsel atık ve endüstri atıklarının bertaraf edildiği tesislerin büyük ortağı, Türkiye’de çimento fabrikası yatırımları da olan İtalyan Cementir Holding. AKP’ye yakınlığı ile bilinen Kulalı Eyüp Kaya adlı işadamının da ortak olduğu tesislerin açılışı bizzat Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından yapılmıştı. Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, binlerce ton atığın yakılması sonucu atmosfere yıllarca dioksin ve furan gazı salan tesisin bölgede kanser olaylarının artmasının kaçınılmaz olduğu uyarısında bulunmuştu.
Kaynak: Evrensel