7 Ekim 2011 Cuma

Koza Altın’ın hızına hukuk yetişemiyor

Bergama Ovacık Köyü yakınlarında ve Kozak Yaylaları‘nda altın işletmeciliği yapan KOZA Şirketi‘nin izinlerine karşı açılan davalarda yine skandal sayılabilecek bir gelişme yaşandı.

19 No’lu ruhsatın iptal davasının görüldüğü duruşmada hukukçuların önüne 40 No’lu ruhsatla geliniyor! 20 yılda 40 ruhsat alan şirket bu ruhsatları da o kadar hızlı elde ediyor ki, yargı kararlarının uygulanması için verilen 30 günlük süre anlamını yitiriyor. Hukukçular, iptal edilen bir ruhsata karşın altıncı şirkete 29. günde yeni ruhsat çıkarma olanağının tanınmasını “Görülen bütün davaların anlamının fiilen yitirdiği” şeklinde yorumluyor. Hukukçular bu uygulamaların KOZA Şirketine hukuksal dokunulmazlık kazandırdığını da dile getiriyor.

Bergama yakınlarında bulunan KOZA Altın Şirketine ait Ovacık Altın Madeninin 21 sayılı Gayri Sıhhi Müessese (GSM) Ruhsatının iptali davası ve aynı şirkete ait Kozak Yaylasındaki Gelintepe Altın madeni ocağının ÇED izni davası önceki gün gerçekleştirildi.

İzmir 3. idare Mahkemesinde görülen duruşmada hukukçular, Ovacık Altın Madeni’nin 20 yılı bulan sürecinde hukuksal kazanımların ve yargı kararlarının siyasi iktidarlar tarafından etkisiz hale getirildiğini söyledi.

MAHKEME KARARI NASIL ETKİSİZLEŞTİRİLİYOR

Altın madeninin hukuksal geçmişinin yanı sıra, bölgede yarattığı tahribatın teknik verilerle de mahkeme heyetine sunulduğu duruşmada, altın madeninin GSM ruhsatı iptal davasında ilginç bir olay yaşandı. 5 Ekim 2009 tarihli GSM 21 sayılı ruhsat iptali davasının duruşmasında İzmir İl Özel İdaresi avukatı, söz konusun ruhsatın Özel İdare tarafından geri alındığı, bunun yerine temmuz 2011 tarihinde 40 No’lu ruhsatın verildiğini açıkladı. Bu bilgi üzerine davacı avukatları, bu gelişmenin mahkeme kararlarının etkisiz hale getirmek amacıyla yeni yeni izinler verilmesine somut bir örnek olduğuna dikkat çektiler. Avukat Arif Ali Cangı, daha önce de 19 No’lu ruhsat hakkında yürütmeyi durdurma kararı verildiği sırada, 21 No’lu ruhsatın verildiğini, şimdi de 21 No’lu ruhsatın iptali olasılığı karşısında 40 no’lu ruhsat düzenlendiğini belirterek, “40 No’lu ruhsatın iptali aşamasında da başka bir ruhsat verilme olasılığıı çok yüksek” diye konuştu.

KOZA’YA HUKUKSAL DOKUNULMAZLIK KAZANDIRILIYOR

Davacılardan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası ve TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası vekili olarak duruşmada söz alan Av. Mehmet Horuş; 20 yıldan bu yana devam eden Bergama davalarında elde edilen hukuksal kazanımların Türkiye’de Çevre Hukuku’nun gelişimine büyük katkılarının olduğunu söyledi. Çevre ve Orman Bakanlığının işletmeci şirketler lehine her defasında yargı kararlarını işlevsiz kılan yeni izinler vermesinin, ülkenin hukuk sistemi açısından da bir geriye gidişi ifade ettiğini belirten Horuş şunları söyledi; “”Bergama’da dava konusu ÇED raporu 29 günde tamamlandı. Böylece Anayasanın 138. maddesinde yargı kararını uygulamak için öngörülen 30 günlük sürenin bir anlamı kalmadı. Bu mantık içinde çevresel etki değerlendirme süreci bir formaliteye dönüştürüldü. Şirketler, iptal kararlarının uygulanması gereken 30 günlük süre içerisinde yeni bir ÇED izni alma olanağının tanınması, fiilen görülen bütün davalarının anlamını yitirmesine yol açmaktadır. Bu durumda Anayasanın 125. maddesindeki idarenin yargısal denetiminin bir anlamı kalmamaktadır.”

Horuş, “Koza şirketine hukuksal bir dokunulmazlık kazandırılmaya çalışılmaktadır” diye konuştu.

HUKUK ARKAYA DOLANMAYA ARTIK İZİN VERMEMELİ

Bergama Köylülerinin Avukatı Senih Özay hakimlere “Sizlerin vicdanına sesleniyorum” diye başladığı konuşmasında şunları söyledi; “Artık bu davanın teknik yanını tartışmaya gerek yok.. Çevreye zarar veriyor mu? Evet. Hukuk defalarca karar verdi mi? Evet… artık hukuk, arkaya dolanmaya izin vermemeli… kararını vermeli… altınlı toprak velev ki bitmiş olsa da” diye konuştu.

Jeoloji Yüksek Mühendisi Tahir Öngür’ün, atın madeninin bölgede yarattığı riskler ve özellikle aşırı su kullanımının yaratacağı tehlikeler konusundaki sunumunun ardından söz alan davacılardan EGEÇEP Derneği Başkanı Ertuğrul Barka, altın madencisi şirketlerin sadece ülkemizde değil dünyanın birçok az gelişmiş ülkesinde benzer yol ve yöntemlerle, çevreyi, hukuku ve toplumsal yaşamı kirlettiklerini söyledi. 3 saati aşan duruşmalar sonunda mahkeme kararın daha sonra yazılı olarak bildirileceğini belirterek duruşmaları bitirdi.

Kaynak: Evrensel