5 Ekim 2011 Çarşamba

İthal rezalet!

Canlı hayvan ithalatının arkasında bir dram gizli. Türkiye'nin sınır kapıları vahşete sahne oluyor...



Bir süredir Türkiye’de ‘ithal et’ meselesi konuşuluyor. Tartışma konuları arasında ithal etin yeterince sağlıklı olup olmadığı, Türkiye’deki hayvancılığı nasıl bitirdiği ve hayvanların İslami prensiplere göre kesilip kesilmediği var. Ancak konunun bir de üzeri örtülen, karanlık tarafı var… Binlerce inek, okyanusları aşarak Avustralya’dan, Uruguay’dan buralara nasıl geliyor? 


Canlı hayvan ticaretinin bu karanlık yüzüyle mücadele eden Yeryüzüne Özgürlük Derneği’nden konuyla ilgili dehşet verici bilgiler öğrendim. İşte bunlardan bazıları: Tarım Bakanlığı’nın canlı hayvan ithalatındaki gümrük vergisi oranını yüzde 15’e düşürmesiyle birçok ülke Türkiye’ye hayvan ihraç etmeye başlamış. Bu aşırı talep hayvan ithalatının kısa sürede bir vahşete dönüşmesine neden olmuş. Çeşitli hayvan hakları kuruluşları, Türkiye’nin sınır kapılarında canlı hayvan nakilleri sırasında yaşanan felaketi belgelemiş. Türkiye’de yapılan gizli çekimler, Avustralya’da infial yaratmış. Olay üzerine Avustralya Büyükelçisi Tarım Bakanlığı’nı ziyaret etmiş. 



Kimin tarafından çekilip internet ortamına yüklendiği belli olmayan ve ‘Zulmü Görüntüle’ logosuyla servis edilen görüntülerde, hayvanların kesim öncesinde, esnasında ve sonrasındaki içler acısı hali kayıt altına alınmış. Bu görüntülerde, koyunlar kesim öncesinde yerlerde sürükleniyor, darp ediliyor, sığırlar dakikalarca boynu kesik bir şekilde havada bekletiliyor.

Yeryüzüne Özgürlük Derneği’nin pek çok başka sivil hareketin desteğini alarak yaptığı basın açıklamasında şu saptamalara yer veriliyor:

“Türkiye’ye kara ve denizyoluyla başta Avustralya ve Uruguay olmak üzere çok sayıda ülkeden büyükbaş ve küçükbaş hayvan ihraç edilmesi, hayvan hakları ihlallerini de beraberinde getirmiştir. Temmuz ayında, ithal hayvanlarla dolu gemiler Mersin Limanı’nda tam bir hafta, Bandırma Limanı’nda ise dört gün boyunca denizde bekletilmiştir. Bekletilen gemilerde, hayvanlar alt alta üst üste, aç susuz, hiçbir yaşamsal ihtiyaçları giderilmeden ve hiçbir güvenlik tedbiri alınmaksızın bulundurulmakta, yaralanmakta ve hayatını kaybetmektedir. Birçok hayvan kötü muamele nedeniyle sakatlanmakta, limanlarda yine günlerce bekletilerek kamyonlara tıka basa yüklenip çiftliklere nakledilmektedir.”

Tarım Bakanlığı bu gelişmeler karşısında suskun ve Türkiye’deki hayvan refahı standartlarının uluslararası standartların üzerinde olduğunu iddia ediyor. Yakın zamana kadar Anadolu’da insanlar bir karıncayı bile incitmemek gerektiğini bilirdi. İnsanlar rızıklarını çıkarırken hiçbir canlıya zarar vermemeye özen gösterirdi. Türkiye nasıl oldu da muasır medeniyetlere doğru koştuğunu zannederken, kendi medeniyetinin üzerine kalın bir çizgi çekti? İşte bu denklemde benim hiç anlayamadığım şey bu...

Güven EKEN
Kaynak: Radikal