İHD Diyarbakır Şubesi 2011 yılı ilk 6 ayında Kürt illerinde yaşanan hak ihlalleri raporunu açıkladı. Rapora göre, 2011 yılı ilk 6 aylık süreçte 16 bin 482 ihlal yaşanırken, bu rakam geçen yıl yaşanan 13 bin 219 rakamını bile geride bırakarak rekor kırdı. Özellikle gözaltı sayısı ile işkence ve kötü muamelede başdöndürücü artış gözleniyor.
İHD Diyarbakır Şubesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi, 2011 yılı ilk 6 ay hak ihlalleri raporunu düzenlediği bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı. Dernek binasında düzenlenen basın toplantısına İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, İHD MYK Üyesi ve Diyarbakır Şube Yöneticisi Av. Serdar Çelebi, Şube yöneticileri Necibe Güneş Perinçek ve Av. Pınar Dalkuş katıldı.
İhlal raporu öncesi hazırlanan basın açıklamasını okuyan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, her ihlal raporunun açıklamasında olduğu gibi, yine iç açıcı olmayan veriler sunmanın üzüntüsünü yaşadıklarını belirtti. Kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrar eden statükonun AKP eliyle yürüttüğü politikaların gelinen aşamada da şiddet ve gerilim ortamını daha da büyüttüğünü kaydeden Bilici, "2011 yılına girerken de barış ortamının oluşması ve çözüme dair umutlarımızı her zaman diri tutmaya çalıştık. Ağustos 2010'da PKK tarafından ilan edilen ve daha sonraları sürekli uzatılan eylemsizlik kararları, ölümlerin olmaması, hak ihlallerinin yaşanmaması ve barış ortamının hayat bulması konusunda bizleri daha da umutlandırmıştı. Ancak ne yazık ki aradan geçen bunca zamana rağmen bu talep ve istemlerimiz gerçekleşmemiştir" dedi.
AKP hükümetinin de daha önceki hükümetler gibi sorunu sürüncemede bırakma yöntemiyle çözeceğini düşünerek büyük bir yanılgıyı tekrarladığını ve ciddi ihlallere imza attığını ifade eden Bilici, "Nitekim bu politikaların sonucu dün Silvan İlçesi'nde meydana gelen kapsamlı operasyon ve büyük çatışma, kaygılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu göstermektedir. Burada yaşamını yitiren 20'ye yakın genç bu ülkenin kaybıdır; hepimizin kaybıdır, hepimizin acısıdır. Her gün bu kayıpları yaşamak zorunda değiliz. Bunun için sorunun bir an önce çözümü için siyaset kurumunun daha aktif rol alması gerekmektedir" diye konuştu.
KRİTİK BİR EŞİKTEYİZ
"Geldiğimiz noktada yine kritik bir eşikteyiz" diyen Bilici, açıklamasını şöyle sürdürdü: "12 Haziran'da yapılan Genel Seçimlerde ortaya çıkan tablo her ne kadar bizi bir kez daha umutlandırmış olsa da, yaşanan hukuksuzluklar ve adaletsizlikler, iradenin hiçe sayılmasıyla tavan yapmıştır. 80 bine yakın oy alan Hatip Dicle'nin vekilliğinin düşürülüp yerinin AKP'li birine verilmesi ve tüm bu hukuksuzluklara ek olarak bu milletvekilinin insan hakları komisyonunda görevlendirilmesi otokratik-diktatöryal rejimlerde görülebilecek bir hoyratlık halidir. AKP hükümetinin bu tutumu halkın iradesini yok sayması demektir. Kamuoyunda tartışma yaratan bir süreçten sonra milletvekili mazbatasını alan bir şahsın insan haklarına ne kadar duyarlı olacağı ayrıca biz insan hakları savunucularını kaygılandırmaktadır. Tüm bu yaşananlar halkların geleceğine bir şey kazandırmayacağı ortadadır."
Tutuklu vekillerin hala cezaevlerinde oluşu yargı bürokrasisinin keyfiyetçi tutumunu bir kez daha açığa çıkardığını vurgulayan Bilici, "Siyasal iktidar yargı bürokrasinin bu keyfiyetçi tutumuna karşı 'yargı bağımsızdır biz yargıya karışamayız' demekle sorumluluktan kurtulamaz. Yüzde 50 oyla tekrar iktidara gelen AKP hükümetinin yaşanan tüm hukuksuzlukları ortadan kaldıracak bir irade göstererek, tüm anti-demokratik yasaları kaldırarak ulusal mevzuatın evrensel hukuk normlarına uyumlu hale getirmesini acilen bekliyoruz" dedi.
Ülkede yaşanan tüm bu siyasal gerilimlerin 2011 yılının ilk 6 ayında hak ihlallerinde meydana gelen artış ile kendisini bariz bir şekilde hissettirdiğini belirten Bilici, özellikle tutuklama, işkence, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine yapılan müdahalelerde açığa çıkan ihlallerin bir önceki yılın ilk altı ayına nazaran yüzde yüz oranında artış yaşanmasının çarpıcı olduğunu söyledi.
PKK'nin sürdürdüğü eylemsizlik kararına rağmen, Mart ayından itibaren askeri operasyonların artırılarak sürdürülmesinin devletin Kürt sorununa yaklaşımını ve çözümsüzlük politikasını bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayan Bilici, şunları söyledi: "61 insanımız yapılan operasyonlar sonucu yaşamını yitirmiştir. Son olarak, 15 yaşında işkenceyle tanışan, mahpusluk yatan, kiminin 'taş atan çocuklardan' kiminin de 'TMK mağduru çocuklardan' dediği Mazlum Erenci'nin henüz 19'unda iken bu kente cenazesinin gelmesi, 'daha kaç kuşak çocuğumuzu yitireceğiz?' endişesini artırmıştır. Biz insan hakları savunucuları, çocuklarımızı yaşatamadığımız, koruyamadığımız, bombalarda - serbest patlayıcılarda-mayınlarda yitirdiğimiz bir coğrafyanın kimseye mutluluk getirmeyeceğini tekrarlıyoruz. Tek bir çocuğun düşlerini, gülüşlerini yarım bırakmamak adına dahi olsa artık bu sorun diyalog, barış ve adaletle çözümlenmelidir."
İŞKENCE KORUNUYOR
2011 yılının ilk 6 ayında gerek gözaltında olsun, gerekse gözaltı yerleri dışında ve toplumsal olaylarda olsun işkence ve kötü muamelenin haddini aşan bir düzeye ulaştığını ifade eden Bilici, açıklamasında şunlara yer verdi: "Ulaştığımız işkence vakaları bir önceki yıllara göre yüzde 200'lere varan artış göstermiştir. Özellikle toplumsal olaylarda ve gözaltına alınma işlemleri sırasında vatandaşların kolluk kuvvetleri tarafından darp edilmeleri, işkencenin artık sokağa taştığını gözler önüne sermektedir. Can ve uzuv kaybıyla sonuçlanan gaz bombası kullanımı, polisin PVSK'dan da (Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu) aldığı güçle, aşırı ve orantısız güç kullanımını aşan 'öldürme kastıyla' ateş açmaya dönüşmüştür. Gençlerimizi sokak ortasında vuran, bebelerimizi annelerinin sütünü emerken katleden güvenlik görevlileri ellerini kollarını sallayarak aramızda gezmektedirler. Polisin sokak ortasında insanlara uygulamış olduğu işkenceye sessiz kalan AKP hükümeti ve yargı organları polisin sokak ortasında insanlara işkence yaparken çekilmiş bir fotoğrafının billboardlarda teşhir edilmesine dahi katlanamadılar. Zira 26 Haziran İşkence Haftası nedeni ile asılan ve birkaç polisin sivil bir insanımızı copladıkları bir fotoğrafın emniyet teşkilatını aşağıladığı gerekçesi ile işkencecileri koruyan yargı organlarınca verilen bir karar sonucunda toplatılmıştır. Aynı yargı organları sivil vatandaşı coplayan, insanlık onurunu ayaklar altına alan polis memurları hakkında ise maalesef hiçbir işlem yapma gereği dahi duymamışlardır. İşkencenin bu kadar artmasının temel nedeni de siyasal iktidar ve yargı organlarının işkencecileri korumasından kaynaklanmaktadır. Yargının failleri koruma/aklama/cezasız bırakma pratiğine derhal son vermesi germektedir."
KADINA ŞİDDET POLİTİKTİR
Son yedi yılda kadınların yaşam haklarına yönelik yaşanan büyük artışların, bir kadın kırımının yaşandığının açık ispatı olduğunu kaydeden Bilici, "Eski eşin, yeni eşin, sevgilinin, babanın, erkek kardeşin, kadınların katili olduğu bir ülkede yaşanmanın utancı içindeyiz. Kadına yönelik şiddet, ister ev içi olsun, ister sokakta, ister gözaltında olsun; politiktir. Bir kadından bahsederken kullandığı üslubun son derece eril olmasından, mantalitesinin de erkek egemen olduğunu bildiğimiz bir Başbakan'ın yönettiği bir ülkede işimizin ne kadar zor olduğunun da bilincindeyiz. Son olarak zaten etkinliği tartışılan Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanlığın lağvedilerek yerine Aile ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Bakanlığın kurulması, açıkça "kadın"a tahammülsüzlüğün bir ifadesidir. Kadını yok sayıp aile içine hapseden bir zihniyetle önümüzdeki dönem daha da etkin biçimde mücadele edeceğimiz açıktır" diye konuştu.
Hazırladıkları raporda ortaya çıkan tabloyu demokrasi adına, adalet adına, geleceğin eşit biçimde tesisi adına kaygıyla açıkladıklarını belirten Bilici, "Gerçekleşen tüm ihlallerin takipçisi olduğumuzu bu vesileyle bir kez daha duyurur, aydınlık geleceğimiz olan çocuklarımıza duyduğumuz sorumlulukla anti-demokratik zihniyetle mücadele etme kararlılığımızı bildiriyor, ölümlerin ve hak ihlallerinin yaşanmadığı bir ülkede yaşama dileğimizi yineliyoruz" dedi.
ALTI AYDA 16 BİN 428 İHLAL YAŞANDI
Bilici'nin ardından İHD MYK Üyesi ve Diyarbakır Şube Yöneticisi Av. Serdar Çelebi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2011 yılı ilk 6 ay İnsan Hakları İhlalleri Raporu'nu açıkladı. Çelebi'nin açıkladığı raporda bazı başlıklar ve ihlal rakamları şöyle;
* Çatışmalarda yaşamını yitiren güvenlik güçleri: 12 ölü, 43 yaralı
* Çatışmalarda yaşamını yitiren PKK militanı: 49 ölü, 3 yaralı
* Faili meçhul cinayet, yargısız infaz, silah kullanma yetkisinin ihlali: 11 ölü, 61 yaralı
* Mayın ve serbest patlayıcı: 5 ölü 22 yaralı
* Resmi hata ve ihmal sonucu: 18 ölü
* Asker-polis intiharı: 15 ölü, 3 teşebbüs
* Kadın intiharları: 36 ölü, 6 teşebbüs
* Erkek intiharları: 27 ölü, 10 teşebbüs
* Çocuk intiharları: 18 ölü, 10 teşebbüs
* Namus cinayetleri: 4 ölü
* Gözaltına alınanlar: 4 bin 15
* Tutuklananlar: 1,145
* İşkence ve kötü muamele: 1010
* Soruşturma, dava ve cezalara maruz kalan kişi sayısı: 1555
* Cezaevlerinde yaşanan ihlaller: 476
* Toplumsal olaylara müdahale: 335 müdahale, 762 yaralı
* Gözaltına alınan sığınmacı ve göçmenler: 2 bin 486
* Arazi yayla mera ve otlak yasağı: 95
* Askeri operasyonlar sonucu yaşanan ihlaller: 22
* Toplu mezar iddiası-85 toplu mezar: 1330 kişi
* Militanların cenazelerine yönelik uygulamalar: 24
* Diğer ihlaller: 2 bin 789
Toplam ihlal sayısı: 16 bin 482
2010 RAPORU
2010 yılının aynı döneminde Kürt illerinde 13 bin 218 hak ihlali yaşanmıştı. Karşılıklı olarak yaşanan çatışmalarda 139 kişi yaşamını yitirkmiş157 kişi yaralanmıştı. 2011 yılında gözaltına alınanların sayısı ile işkence ve kötü muamelelerde de ciddi artış yaşandığı görülüyor. Bir önceki yılın ilk altı ayında 2 bin 430 kişi gözaltına alınırken, 433 işkence ve kötü muamele vakası kaydedildi.
Kaynak: ANF