Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi'nde hükümlü Hanefi Kuzu, kameralar karşısında işkence gördüğünü ve gazetemize gönderdiği mektup ve fakslara el konulduğunu belirtti. Söz konusu kamera görüntülerinin Adalet Bakanlığı tarafından incelenmesi talebinde bulunan Kuzu, Erdoğan'ın işkencenin görüleceğini ifade etti.
Kandıra F Tipi'nde tutukluya kamera karşısında işkence
Hak ihlalleriyle gündemden düşmeyen Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi'nden işkence iddialarına bir yenisi daha eklendi. Ailesi aracılığıyla İHD Amed (Diyarbakır) Şubesi'ne mektup gönderen hükümlü Hanefi Kuzu, cezaevi yönetimi tarafından kendisine işkence yapıldığını söyledi. Kuzu gönderdiği mektubunda, 4 ay önce kantine bakan bir gardiyanın, adli bir hükümlünün kolisini kendisinin adına gönderilmiş gibi gösterdiğini, bunun fark edilmesiyle birlikte ilgili Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunduğunu ancak dilekçenin işleme konulmayarak, yolsuzluğa göz yumulduğunu ve bunun üzerine konuya ilişkin infaz hakimliğine dilekçe gönderdiğini söyledi.
İşkence timi iş başında!
4 Şubat'ta cezaevi müdürüyle görüşme talebinde bulunmadığı halde cezaevi idaresi tarafından odasından zorla alınarak tutuklu ve hükümlülerin görüştüğü odaya götürüldüğünü belirten Kuzu, "Sorgusuz ve sualsiz hakaret, tehdit ve şantaj yapmaya başladılar. Dilekçemi geri çekmeyeceğimi söylediğimde işkence timi olarak bilinen kişiler bana kameraların olduğu yerde işkence uyguladılar" dedi. Kamera görüntülerinin Adalet Bakanlığı tarafından incelenmesini talep eden Kuzu, "Belirttiğim bu husus cezaevi 2. müdürü olan Servet isimli kişi tarafından yapıldı" dedi. Kendisine bir görüşten men cezası için soruşturma açıldığını belirten Kuzu, "Yaptıkları işkenceler yetmiyormuş gibi 4 Nisan'da doktorla randevum olmasına rağmen bana doktorun izne ayrıldığını söylediler" diye ifade etti.
'Başbakan kameralara baksın'
Son bir ay içerisinde durumuna ilişkin İHD'ye ve gazetemiz Özgür Gündem Genel Yayın Yönetmenleri'nden Hüseyin Aykol'a gönderdiği faks ve mektupların basit gerekçelerle el konulduğunu ifade eden Kuzu, idarenin mektuplara el koymasını ise "kirli çamaşırların gizlenmesine dönük" olduğunu belirtti. Kendisine yönelik yapıldığını belirttiği durumların sorumlusunun ise "Cezaevi 1. müdürü Mehmet Karakaya, Sosyolog Özlem Altın, Psikolog Deniz Enül'ün talimatları doğrultusunda işkence uygulandı" ifadesinde bulundu. Hükümetin Türkiye'de işkenceye sıfır tolerans sözlerini hatırlatan Kuzu, "Başbakan Erdoğan buradaki kameralara baksın ve görsün. İşkencenin nasıl sistemli olduğunu göreceklerdir" dedi.
Tutuklu Kürt gazeteci açlık grevinde
İran'da tutuklu bulunan Kürt gazeteci Kemal Şerifi, cezaevi koşullarını ve uğradığı hak ihlallerini protesto amacıyla açlık grevine girdi. Kemal Şerifi'nin kardeşi Mahnaz Şerifi, Farda radyosuna yaptığı açıklamada açlık grevinin mayıs ayının sonundan bu yana devam ettiğini duyurdu.
Halen Minab Cezaevi'ndeki tek siyasi mahkum olan Şerifi'nin hayatının tehlikede olduğunu belirten Mahnaz Şerifi, kardeşini görme yönündeki taleplerinin de reddedildiğini ifade etti. Ailenin başvurduğu mahkemenin hakimi açlık grevi konusunda Şerifi ile görüşmek isteyen ailesinin talebini reddederken "Bırakın adam ölsün" ifadelerini kullandı.
Şerifi 2009 yılında İran'ın Saqız şehrinde tutuklanmış ve İran Kürdistan Demokrat Partisi'ne üye olma suçundan 30 sene hapse mahkum edilmişti.
Kandıra F Tipi'nde tutukluya kamera karşısında işkence
Hak ihlalleriyle gündemden düşmeyen Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi'nden işkence iddialarına bir yenisi daha eklendi. Ailesi aracılığıyla İHD Amed (Diyarbakır) Şubesi'ne mektup gönderen hükümlü Hanefi Kuzu, cezaevi yönetimi tarafından kendisine işkence yapıldığını söyledi. Kuzu gönderdiği mektubunda, 4 ay önce kantine bakan bir gardiyanın, adli bir hükümlünün kolisini kendisinin adına gönderilmiş gibi gösterdiğini, bunun fark edilmesiyle birlikte ilgili Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunduğunu ancak dilekçenin işleme konulmayarak, yolsuzluğa göz yumulduğunu ve bunun üzerine konuya ilişkin infaz hakimliğine dilekçe gönderdiğini söyledi.
İşkence timi iş başında!
4 Şubat'ta cezaevi müdürüyle görüşme talebinde bulunmadığı halde cezaevi idaresi tarafından odasından zorla alınarak tutuklu ve hükümlülerin görüştüğü odaya götürüldüğünü belirten Kuzu, "Sorgusuz ve sualsiz hakaret, tehdit ve şantaj yapmaya başladılar. Dilekçemi geri çekmeyeceğimi söylediğimde işkence timi olarak bilinen kişiler bana kameraların olduğu yerde işkence uyguladılar" dedi. Kamera görüntülerinin Adalet Bakanlığı tarafından incelenmesini talep eden Kuzu, "Belirttiğim bu husus cezaevi 2. müdürü olan Servet isimli kişi tarafından yapıldı" dedi. Kendisine bir görüşten men cezası için soruşturma açıldığını belirten Kuzu, "Yaptıkları işkenceler yetmiyormuş gibi 4 Nisan'da doktorla randevum olmasına rağmen bana doktorun izne ayrıldığını söylediler" diye ifade etti.
'Başbakan kameralara baksın'
Son bir ay içerisinde durumuna ilişkin İHD'ye ve gazetemiz Özgür Gündem Genel Yayın Yönetmenleri'nden Hüseyin Aykol'a gönderdiği faks ve mektupların basit gerekçelerle el konulduğunu ifade eden Kuzu, idarenin mektuplara el koymasını ise "kirli çamaşırların gizlenmesine dönük" olduğunu belirtti. Kendisine yönelik yapıldığını belirttiği durumların sorumlusunun ise "Cezaevi 1. müdürü Mehmet Karakaya, Sosyolog Özlem Altın, Psikolog Deniz Enül'ün talimatları doğrultusunda işkence uygulandı" ifadesinde bulundu. Hükümetin Türkiye'de işkenceye sıfır tolerans sözlerini hatırlatan Kuzu, "Başbakan Erdoğan buradaki kameralara baksın ve görsün. İşkencenin nasıl sistemli olduğunu göreceklerdir" dedi.
Tutuklu Kürt gazeteci açlık grevinde
İran'da tutuklu bulunan Kürt gazeteci Kemal Şerifi, cezaevi koşullarını ve uğradığı hak ihlallerini protesto amacıyla açlık grevine girdi. Kemal Şerifi'nin kardeşi Mahnaz Şerifi, Farda radyosuna yaptığı açıklamada açlık grevinin mayıs ayının sonundan bu yana devam ettiğini duyurdu.
Halen Minab Cezaevi'ndeki tek siyasi mahkum olan Şerifi'nin hayatının tehlikede olduğunu belirten Mahnaz Şerifi, kardeşini görme yönündeki taleplerinin de reddedildiğini ifade etti. Ailenin başvurduğu mahkemenin hakimi açlık grevi konusunda Şerifi ile görüşmek isteyen ailesinin talebini reddederken "Bırakın adam ölsün" ifadelerini kullandı.
Şerifi 2009 yılında İran'ın Saqız şehrinde tutuklanmış ve İran Kürdistan Demokrat Partisi'ne üye olma suçundan 30 sene hapse mahkum edilmişti.