22 Mayıs 2011 Pazar

Topyekûn Özgürlük Adına



Vegina

Biz veganizmle pasifize edilen bir hareketiz. Evet, yoldaşlığı destekleyip temel besinleri elde etmek için ölümü reddeden bir hayat tarzını benimsemek elbette önemli. En azından buna ihtiyacımız var; ama daha fazlasına da ihtiyacımız var. Topyekûn özgürlüğe ihtiyacımız var bizim.

Hayvan özgürlüğü ancak topyekûn özgürlük olduğunda gerçekleşebilir. Topyekûn bir özgürlük olmadıkça eşitsizlikle dolu bir dünyada yaşamaya, iktidardakilerin kitleleri esir ve kontrol etmek için elinden geleni yaptığı bir dünyada yaşamaya devam edeceğiz. Cinsiyet ayrımcılığı ve ırkçılık, yaşlılara yönelik ayrımcılık , engelli ve özürlülere yönelik ayrımcılık, heteroseksizm ve milliyetçilik veya iktidar sahiplerinden daha farklı oldukları için hedef alınan diğer dezavantaj ya da istismar biçimleri daima, her zaman reddedilmek zorunda. Gözlerimizi hayvan özgürlüğüne dikmeli ve bodoslama dalmalıyız, yumruklarımızı diğer eşitsizlik biçimlerinin suratına indirmeliyiz. Eğer özgür bir dünya istiyorsak her bir eşitsizlik bizler için aşılması gereken bir barikat anlamına geliyor.Toplumsal adalet uğruna mücadele eden herkesi, grupları, feministleri, ırkçılık karşıtlarını ve anarşistleri yoldaşımız yapmalıyız. Ellerini tutmalıyız onların, hedeflerimize yönelmek için onların zulümlerine tutunmamalıyız. Topyekûn özgürlüğün eğer biz herkes için özgürlük diye bir şeye kesinlikle inanıyorsak gerçek olabileceğini kabul etmemiz gerek; bu bazen kendi konfor ve avantajlarımızdan vazgeçmek anlamına gelse bile.

Yarım ölçütlerden ya da kurgulanmış hakikatlerden memnun olmamamız lâzım. Daha büyük kafesler kimseyi kurtarmaz, tam tersine değişime giden yolu uzatır; iddialarımızı istismarları, eşitsizlikleri, kitlesel soykırımlar ve işkenceleri meydana getirip meşrulaştıran sömürü sistemlerinin içerisinde kurumsallaştırırlar, oysa biz bunlara karşıyız, öyle söylüyoruz. Özgürlük bu sistemler tarafından bir kez kurumsallaşıp da kucaklandığı zaman artık olsa olsa refahçılıktan başka bir şey olamaz.



Kendimiz için isteyeceklerimizden daha azını hayvanlar adına kabul etmeye tenezzül etmemeliyiz. Boş kafesler yerine daha büyük kafesler istediğimiz zaman zulme uğrayanları içinde tutan kafeslerin kilitlerini sağlamlaştırıyoruz demektir, oysa biz bunu zalimlere yapmak istiyorduk, eğer böyle yapacak olursak hayvanların esir edilmesi ve mülkiyetine hiç el sürmemiş, dokunmamış oluruz.

Özgürlük mücadelesinde ısrarcı olduğumuzda artık korkacak birşey yok demektir, ümit etmek için herşeyimiz var demektir. Evet, doğru, iktidar sahipleri bizi eziyor, ezmeye de devam edecekler. Onların bu baskısı, korkularının bir işareti. Onların korkusu bizim için bir ümit işareti. Etkili olduğumuzun ve daha çok bastırmamız gerektiğinin, korkuyla sinmememiz gerektiğinin bir kanıtı. Saklanma sakın, korkma, kendini sessizliğe mahkûm etme. Evinin içinde saklanıp kalma sakın; öne çıkıp da sesini yükseltirsen seni de kilit altına alacaklarından korkma. Onların hayvanları kafese tıktıkları gibi sen de kendini kafeslere tıkma. Özgür ol, ve o özgürlük anlarında sesini barınaklarda öldürülen tavşanlara, kedilere ve köpeklere ödünç ver, en acı dolu yaşamları yaşayan ve vücutları “yiyecek” olsun diye en şiddet dolu ölümlerle karşı karşıya kalan domuzlara, keçilere, koyunlara, ineklere ve tavuklara ver sesini; sahnede insanlar için gösteriler sergileyene dek dövülen fillere, kaplanlara, ayılara ver; sesini her gün hiç kimseye faydası olmayan ve hiç birşey çözmeyen deneylerde işkence gören kobay farelerine, sıçanlara, kedilere, köpeklere, tavşanlara, timsahlara, maymunlara, balıklara ver…

Bizim bir sorumluluğumuz var. Milyarlarca hayvanın işkence görüp öldürülmesindeki deliliği idrak etmiş olan herkesin bildiği gibi, bu konuda birşeyler yapmak zorundayız. Yapmamız gereken şey, topyekûn bir özgürlük için mücadele etmek. Asla hedeflerimizden ya da kendimizden taviz vermek zorunda değiliz. Veganizm ve ortak yaşam biçimlerimiz asla bizi tanımlayan yegâne şey olmamalı. Kendimizi başkalarını özgürleştiren için yaptığımız şeylerle tanımlamalıyız. Veganizm, topyekûn özgürlük adına ortaya koyduğumuz çalışmanın temeli olmalı. Ortaklaşa yaşama biçimlerimiz kendimizi güçlendirmek, zulme karşı ortaklaşa mücadele etmek için birlikler kurmak için bir araya geldiğimiz yerler olmalı.

Her birimiz sahip olduğumuz yetenekleri ve beceriler hayvanlar için daha iyi mücadele edebilmek adına kullanmalıyız. Kendi kapasitelerimiz ve eğilimlerimiz hakkında dürüst olup en iyi nasıl yardım edebileceğimiz konusunda karar vermeliyiz. Ayrıca farklı insanların farklı şekillerde yardım edebileceğini de kabul etmemiz gerekiyor, böylece hem destek hem de birlik anlamında önyargılı olmadan aynı mücadeleyi verenlerin birbirine farklı noktalardan bakabilmesi mümkün olur.

Dünya artık trajik bir yer. Çevresel yıkım, insanın sebep olduğu vahşetler ve bireysel nefret ve şiddet her yanımızda, sürekli artışta. Ya bu bağlamda bütün ümidimizden vazgeçeriz ya da değişim adına mücadele ederiz. Evet, hatalar yapacağız, ve evet , bazen başarısız olacağız. Ama denemek zorundayız. Topyekûn özgürlük adına mücadele etmekten vazgeçtiğimiz an, lifestyle tarzı seçimlerimizle pasifize edildiğimiz an, sessizliğimiz zulmü desteklemekten başka bir işe yaramayacak çünkü.

Çeviri: CemCB
Kaynak: Hayvan Özgürlüğü Hareketi ve Felsefesi