TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, Kütahya'da gümüş tesisindeki çökme sonrasında siyanür sızıntısının Köprüören Köyü su kaynaklarına ulaştığını açıkladı.Çevre Mühendisleri Odası, Kütahya’da içme suyunda müsaade edilen limitin yüzde 40 üzerinde siyanür bulunduğunu duyurdu.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Kütahya'daki Eti Gümüş A.Ş'ye ait gümüş işletmesinde 7 Mayıs'ta siyanürlü çamur barajında meydana gelen kaza sonrasında siyanürün yer altı suyuna karışıp karışmadığını tespit etmek amacıyla bölgedeki içme suyundan 12 Mayıs'ta numune alındığı belirtildi.
Numune alma işleminin Greenpeace yetkilileri tarafından yapıldığı ve numunenin, akredite olmuş bir laboratuarda analiz ettirildiği belirten TMMOB, “Analiz sonucuna göre, kazanın 5. gününde siyanür sızıntısı 4.5 kilometre ötedeki Köprüören köyü su kaynaklarına ulaşmıştır. İçme suyunda normalde hiç bulunmaması gereken ancak en fazla 0,050 ppm (milyonda bir birim) düzeyinde olmasına müsaade edilen siyanür miktarının Köprüören köy çeşmesinden alınan su numunesinin analizi sonucunda 0,071 ppm olduğu görülmüştür" dedi.
Kütahya’da içme suyunda müsaade edilen limitin yüzde 40 üzerinde siyanür bulunduğunu ifade eden TMMOB şöyle dedi: “Kazanın 10. gününde siyanür miktarının yer altı suyunda belireceği ve ilerleyen her günde de yer altı suyundaki siyanür miktarının artacağı öngörülmektedir. Türk gıda kodeksine göre bölgedeki yeraltı suyu içilemez durumdadır. Konu ile ilgili bölge halkı muhtarlıklar aracılığı ile uyarılmıştır.”
Kütahya Valiliği’nin bölgeye bir an evvel içme ve kullanma suyu göndermesi gerektiği uyarısı yapan TMMOB, Valiliğin, bölgede yaptırdığı analizlerin sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmasını istedi.
Bölgede yaşayan halkın yanlış bilgilendirilmesi ve suyu kullanması durumunda yaşanacaklardan Kütahya Valiliği’nin sorumlu tutulacağı da kaydedilen açıklamada şöyle denildi: “Kütahya Valiliği’nin yeraltı suyu analizlerini yaptırdığı Kütahya İl Halk Sağlık Laboratuarı, siyanür ölçme ile ilgili akredite olmadığı için Kütahya’da yapılan ölçümlerin güvenilir olmadığı düşünülmektedir. Bir an önce tesisin çevresinde yaşayan halkın ve tesiste çalışanların kanlarındaki siyanür ve ağır metal miktarlarının da ölçülmesi gerekiyor. Bu durumda 'siyanür barajından bir gram bile sızıntı yoktur' gibi halkı yanıltıcı açıklamaların yapılmaması gerekmektedir. Bölgede yaşayan halkın, büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğu ortadır.”
Numune alma işleminin Greenpeace yetkilileri tarafından yapıldığı ve numunenin, akredite olmuş bir laboratuarda analiz ettirildiği belirten TMMOB, “Analiz sonucuna göre, kazanın 5. gününde siyanür sızıntısı 4.5 kilometre ötedeki Köprüören köyü su kaynaklarına ulaşmıştır. İçme suyunda normalde hiç bulunmaması gereken ancak en fazla 0,050 ppm (milyonda bir birim) düzeyinde olmasına müsaade edilen siyanür miktarının Köprüören köy çeşmesinden alınan su numunesinin analizi sonucunda 0,071 ppm olduğu görülmüştür" dedi.
Kütahya’da içme suyunda müsaade edilen limitin yüzde 40 üzerinde siyanür bulunduğunu ifade eden TMMOB şöyle dedi: “Kazanın 10. gününde siyanür miktarının yer altı suyunda belireceği ve ilerleyen her günde de yer altı suyundaki siyanür miktarının artacağı öngörülmektedir. Türk gıda kodeksine göre bölgedeki yeraltı suyu içilemez durumdadır. Konu ile ilgili bölge halkı muhtarlıklar aracılığı ile uyarılmıştır.”
Kütahya Valiliği’nin bölgeye bir an evvel içme ve kullanma suyu göndermesi gerektiği uyarısı yapan TMMOB, Valiliğin, bölgede yaptırdığı analizlerin sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmasını istedi.
Bölgede yaşayan halkın yanlış bilgilendirilmesi ve suyu kullanması durumunda yaşanacaklardan Kütahya Valiliği’nin sorumlu tutulacağı da kaydedilen açıklamada şöyle denildi: “Kütahya Valiliği’nin yeraltı suyu analizlerini yaptırdığı Kütahya İl Halk Sağlık Laboratuarı, siyanür ölçme ile ilgili akredite olmadığı için Kütahya’da yapılan ölçümlerin güvenilir olmadığı düşünülmektedir. Bir an önce tesisin çevresinde yaşayan halkın ve tesiste çalışanların kanlarındaki siyanür ve ağır metal miktarlarının da ölçülmesi gerekiyor. Bu durumda 'siyanür barajından bir gram bile sızıntı yoktur' gibi halkı yanıltıcı açıklamaların yapılmaması gerekmektedir. Bölgede yaşayan halkın, büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğu ortadır.”
Kaynak: Haberlink