4 Mayıs 2011 Çarşamba

Dersim Katliamı'nın 74. yılı

4 Mayıs, '38 Dersim Katliam kararının alınışının yıl dönümü. Başbakan 'katliam' tanımını yapsa da tarihle yüzleşme konusunda herhangi bir adım atılmadı. Tunceliler, Dersim Katliamı'nın yıl dönümünde eylemde olacak.


Yarın '38 Dersim katliamını başlatan harekat kararının alındığı 4 Mayıs 1937'nin yıl dönümü. Başbakan geçtiğimiz yıl yaptığı bir konuşmasında 1938'de Dersim'de yaşananları 'Dersim Katliamı' olarak tanımlamıştı.

Başbakan'ın bu açıklamasının ardından AKP'nin 30 soruda demokratik açılım kitapçığında ise Başbakan'ın 'Dersim Katliamı' dediği saldırılar 'Dersim Olayları' olarak geçti. Başbakan'ın ve Hükümetin Tunceli ile ilgili açılımlarına rağmen Dersim Katliamının aydınlatılması konusunda herhangi bir değişim yaşanmadı.

DERSİM KATLİAMINDAKİ ASKERLER KONUŞTU (VİDEO)

'72 YILLIK İNSANLIK SUÇU SON BULSUN'

Seyit Rıza'nın mezarının yeri devlet arşivlerinde mevcut ancak 72 senedir açıklanmıyor. Ailenin avukatı Hüseyin Aygün, 2007 yılında Elazığ Valiliği'ne Seyit Rıza'nın mezar yerinin açıklanması ve aileye teslim edilmesi için müracaat etti. Valilik talebe yanıt bile vermedi. Bunun üzerine Elazığ İdare Mahkemesi'ne dava açıldı. Mahkeme tarafından "Devlet kurumlarının elinde herhangi bir bilgi yok. Dolayısıyla valiliğin kararında hukuka aykırı bir taraf bulunmuyor. Valilik görevini yapmıştır" şeklinde karar verilerek dava reddedildi. Yerel mahkemenin kararı temyiz edildi ve dosya Danıştay'a geldi. Danıştay, aradan geçen zamana rağmen dosyayı hala karara bağlamadı.

İLK KARAR: ZAMAN AŞIMI

Annesi ve kardeşlerini 1938'de kaybeden Efo Bozkurt, sorumluların yargılanması için Hozat Başsavcılığı'na başvuruda bulundu. Savcılık ise "Soykırım yok, cinayetler zaman aşımına uğradı" diyerek takipsizlik kararı verdi.


DERSİM 'ÇIBAN BAŞI'

Şimdiki adıyla Tunceli olan Dersim'i hükümetin gözünde 'çıban başı' yapan, Dersimlilerin özerk yaşamak istemeleri, devlete vergi ve asker vermeye yanaşmamalarıydı. Ama Cumhuriyet kadroları işi kökten halletmeye kararlıydılar. 1925 Şeyh Said, 1926-1930 Ağrı isyanlarının bastırılmasından sonra sıra Dersim'e gelmişti. Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey, Şubat 1926'da hükümete sunduğu raporda, "Dersim, Cumhuriyet hükümeti için bir çıban başıdır. Bu çıban üzerinde kesin bir ameliye yapmak ve elim ihtimalleri önlemek, memleket selameti için mutlaka lazımdır" demişti. 1931'de Birinci Umumi Müfettişi İbrahim Tali (Öngören) yöntemi açıkladı: "A. Bütün Dersimin hariçle münasebetini kat ederek (keserek) bu yüzden taarruzlarına ve ticaretlerine mani olmak, aç kalacak halkı zamanla kendiliğinden ilticaya icbar etmek (zorlamak) ve şu suretle Dersimi fenalardan tahliye. B. Her tarafı esaslı surette kapadıktan sonra ihata çemberini tedricen darlaştırmak ve fenalıklardan dolayı yakalananları derhal Dersimden çıkarak Garba atmak ve serpiştirmek."

14 Haziran 1934'de Türkiye'yi etnisite esasına göre üç bölgeye ayıran 2510 sayılı İskan Kanunu ile 25 Aralık 1935'de çıkarılan 2884 sayılı Tunceli'nin Yönetimi Hakkında Kanun, diktatörlük rejiminin kanunları olmuştur. Önce, Dersim'in adı Tunceli ('Tunç Eli') olarak değiştirilir, ardından Birinci Umumi Müfettişlik bölgesi kapsamında bulunan Elazığ, Tunceli, Erzincan ve Bingöl'ü içeren Elazığ merkezli Dördüncü Genel Valilik kurulur. Bu genel valiliğin başına General Abdullah Alpdoğan atanır.

Alpdoğan, 1936'da Tunceli'nin Amutka, Pulur, Karaoğlan, Sin, Haydaran, Danzig ve Burnak gibi stratejik merkezlerinde askeri kışlalar ve karakollar inşa ettirmeye başlar. Bu merkezlerden biri de eskiden Mazgirt'e bağlı olan Mamikan (Mameki) köyüdür. Bu köy adı Tunceli olarak değiştirilen Dersim'in yönetim merkezi olarak seçilir. Demenan aşireti ile bazı Nazımiye aşiretleri kendi bölgelerinde yapımı başlatılan karakollara baskınlar düzenlemeye başlarlar. Çatışma böyle başlar (1936).

ATATÜRK'ÜN KIZI UÇAKLA BOMBALIYOR

Seyit Rıza, askeri vali Alpdoğan'dan tekrar tekrar Tunceli Kanunu'nun iptalini (olağanüstü rejimin lağvını) ve Dersim'in ulusal haklarının tanınmasını talep eder. Alpdoğan'ın buna yanıtı, işgalci orduları Dersim'e sürmek olur. Diyarbakır'dan kalkan uçaklar Dersim'e bomba yağdırır. Çatışmalar her tarafa yayılır. Kışın gelmesiyle zorunlu olarak kesilen çatışmalar, 1937'de tekrar başlar.

Dersim katliamı kararı ise 4 Mayıs 1937'deki Bakanlar Kurulu'nda alınır. "Gayet Gizlidir" ibareli yarım sayfadan oluşan "Tunceli Tenkil Harekatına Dair Bakanlar Kurulu Kararı"nda şu ifadeler yer alır:

"Sadece taarruz hareketiyle ilerlemekle iktifa ettikçe isyan ocakları daimi olarak yerinde bırakılmış olur. Bunun içindir ki, silah kullanmış olanları ve kullananları yerinde ve sonuna kadar zarar vermeyecek hale getirmek, köyleri kamilen tahrip etmek ve aileleri uzaklaştırmak lüzumlu görülmüştür."


ŞARK RAPORU

Bölgeye dair izlenim ve önerilerini 1935'de hazırladığı 'Şark Raporu'nda belirten Başbakan İsmet İnönü, 18 Haziran 1937'de Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak'ın da katıldığı Bakanlar Kurulu toplantısında ise Dersim için 'Islahat Programı'nı açıklar. Programa göre, "Dersim'i 'haydut yatağı' durumuna getirenler, Batı illerine nakledilecek, orada iskân edilip, namuslu, eğitilmiş vatandaşlar haline getirileceklerdi. Dersim tamamen boşaltılacak ve burada Bakanlar Kurulu'nun izni olmadan kimse oturmayacak ve yerleşmeyecekti. Böylece, resmi tarih tezine göre 'Horasan'dan gelme öz Sünni Türk olan ama sonradan Kızılbaş Kürtlere dönüşen Dersimliler', asıl çevrelerine, benliklerine kavuşacaktı." İnönü'nün açıkladığı önlemler arasında "Dersim'in Türk yuvası haline getirilmesi" de vardı.

Dersim katliamı, 1938 Eylül'ünde binlerce ölü ve toplu sürgünlerin ardından sonlandırıldı. Dersim, başında askeri sömürge valileri olan olağanüstü bir rejimle yönetilmeye başlandı ve Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından 10 yıl için "Yasak Bölge" ilan edildi. Mustafa Kemal, hastalığı dolayısıyla Celal Bayar tarafından okunan 1 Kasım 1938'deki Meclis açış konuşmasında Tunceli'de 'haydutluk ve eşkıyalık olaylarının bitirilerek ulusal egemenliğin sağlanmasından duyduğu kıvancı' dile getirmiş, İsmet İnönü "Dersim müşkilesinden kurtulduk" demiştir.

KATLİAM LANETLENECEK

Tunceliler, 4 Mayıs'ı katliamın yıl dönümü olarak kabul ederek anma etkinlikleri gerçekleştirecekler. Eyüp Tunceliler Derneği Başkanı Mesut Gerçek ETHA'ya yaptığı açıklamada, Dersim derneklerinin uzun zamandır tarih belirleme konusunda tartışma yürüttüğünü belirterek, son olarak 4 Mayıs Dersim Harekatının başlama kararı olan bu günü anma günü olarak kabul ettiklerini açıkladı. Gerçek, "24 Nisan Ermeniler için ne ifade ediyorsa 4 Mayıs da Dersimliler için aynı şeyi ifade ediyor" dedi.

Gerçek yarın saat 12.00'de Dersimliler Federasyonu'nun çağrısıyla Beyoğlu Tünel'den Taksim Meydanı'na yürüyüş düzenleyeceklerini belirtti.

Kaynak: ETHA