Çİftçi-Sen son olarak Kütahya’daki siyanür barajı taşkını olayının da kamuoyu gündemine getirmesiyle, tehlikesi bir defa daha ortaya çıkan siyanürlü liç yöntemi konusunda bir basın açıklaması yayınladı.”Kârı bir kişiye zararı binlerce kişiye ve canlıya olan vahşi politikalar derhal terk edilmeli. Çiftçilerin toprakları, suları zehirlenmeden tarımsal üretim yapma ve topraklarında yaşama hakkı korunmalıdır” ifadelerine yer verilen açıklama şöyle:
Kütahya’da gümüş üretimi yapılan ve özelleştirilerek Söğütsen Seramik A.Ş’ye verilen Eti Gümüş A.Ş’ ye ait tesisteki üç kademeli siyanür barajının setlerinden biri çöktü. İşletmede depolanmış bulunan 25 milyon ton siyanürlü atığın her an son duvarı yıkıp barajı aşma riski var. Bu felaket gerçekleştiği takdirde buradan yayılacak siyanür Sakarya nehri havzasındaki bütün canlı yaşamını ve tarımsal üretimi on yıllar boyunca onarılamaz biçimde olumsuz etkileyecek. Tehlikenin boyutu çok yüksek.
Türkiye’de siyanür liçi yöntemiyle yapılması planlanan madencilik faaliyetlerine karşı yaklaşık 20 yıldır çiftçiler, köylüler, yaşam savunucuları ve bilim insanları tarafından yürütülen bir mücadele var. Bu süreçte, duyarlılıklarını demokratik yollarla ifade eden kitlelere karşı yıpratma, karalama, susturma, baskı kurma kampanyaları düzenlendi. Kendilerinin ve tüm canlıların yaşam hakkını savunan bu insanlara karşı casus suçlamasıyla davalar bile açıldı. Hükümetler prensip kararı adı altında hukuken yok hükmünde kararlar alarak yasadışı biçimde bu işletmelerin faaliyetlerine izin verdiler. İzin vermekle de kalmadılar, Türkiye yüzölçümünün %54’sını madencilik faaliyetlerine tahsis ettiler. Bu faaliyetlerin büyük çoğunluğunu ise başta altın madenciliği olmak üzere siyanür liçi kullanılan faaliyetler oluşturuyor.
Bugün Kütahya’daki felaketin yaşandığı Eti Gümüş A.Ş’ ye ait tesis ise Türkiye’de siyanür liçi yöntemi kullanılan ilk tesistir. Benzer felaketlerin yakın gelecekte başta Bergama’daki altın madeni olmak üzere diğer benzer tesislerde de yaşanması kaçınılmazdır. Şirket yöneticilerinden Bakanlara kadar bir çok yetkili ise bugün hala aynı aymazlıkla hiçbir tehlike olmadığını, herşeyin kontrol altında olduğunu iddia edebilmektedirler. Bin nasihatten ders almayanlar, bugün Kütahya’da ortaya çıkan musibeti de görmezden gelmeye çalışmaktadırlar!
Sırtını hükümete dayamış şirketler, sendikaların uyarılarını kulak ardı ediyorlar, üniversitelerce hazırlanan raporların gereğini yerine getirmiyorlar, halkın tepkilerine aldırmıyorlar. Kârı bir kişiye, zararı binlerce kişi ve canlıya olan maden şirketlerinin tahribatları engellenemiyor. Ne yazık ki AKP Hükümeti döneminde şirketler durdurulamıyor!
Siyanür liçi yöntemi kullanan bu tesisler madencilik adı altında esasında hidrometalurjik kimya sanayii faaliyeti gerçekleştirmektedirler. Tarım arazilerine veya hassas ve zengin ekosisteme sahip bölgelerde inşa edilen bu tesisler, yarattıkları Kütahya’dakine benzer felaketler, ve zaman içerisinde kaçınılmaz olarak tarımsal üretimde kullanılan yeraltı sularına sızdırdıkları zehirli ağır metallerle sadece ekosistemleri değil, tarımı ve tarımla uğraşan çiftçilerin hayatlarını da tehdit etmektedir. Bu tesisler esasında yüzyıllardır insanlığın yaşamını idame ettirebilmesi için gıda üreten çiftçilerin mesleklerinden kopartılarak işçileştirilmesi sürecinin bir parçasıdır. Sadece birkaç yıl kullanılıp terkedilen ama zehirini on yıllar boyunca doğaya bırakacak olan siyanürlü madenciliğe kollarını açan AKP hükümeti yaşama karşı ölümü, sürdürülebilir tarımsal üretime karşı doğanın katlini savunmaktadır.
Bütün canlılar pamuk ipliği sabrıyla birbirine bağlıdır. Doğanın bir parçası olan insanların sabrı hükümet ve şirketler tarafından fazla zorlanmaktadır.
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu olarak diyoruz ki;
1. Başta Kütahya’daki Eti Gümüş A.Ş. tesisleri olmak üzere, Türkiye’de madencilik faaliyetlerinde siyanür liçi yöntemi kullanımında derhal moratoryum ilan edilmelidir.
Türkiye’de siyanür liçi yöntemiyle yapılması planlanan madencilik faaliyetlerine karşı yaklaşık 20 yıldır çiftçiler, köylüler, yaşam savunucuları ve bilim insanları tarafından yürütülen bir mücadele var. Bu süreçte, duyarlılıklarını demokratik yollarla ifade eden kitlelere karşı yıpratma, karalama, susturma, baskı kurma kampanyaları düzenlendi. Kendilerinin ve tüm canlıların yaşam hakkını savunan bu insanlara karşı casus suçlamasıyla davalar bile açıldı. Hükümetler prensip kararı adı altında hukuken yok hükmünde kararlar alarak yasadışı biçimde bu işletmelerin faaliyetlerine izin verdiler. İzin vermekle de kalmadılar, Türkiye yüzölçümünün %54’sını madencilik faaliyetlerine tahsis ettiler. Bu faaliyetlerin büyük çoğunluğunu ise başta altın madenciliği olmak üzere siyanür liçi kullanılan faaliyetler oluşturuyor.
Bugün Kütahya’daki felaketin yaşandığı Eti Gümüş A.Ş’ ye ait tesis ise Türkiye’de siyanür liçi yöntemi kullanılan ilk tesistir. Benzer felaketlerin yakın gelecekte başta Bergama’daki altın madeni olmak üzere diğer benzer tesislerde de yaşanması kaçınılmazdır. Şirket yöneticilerinden Bakanlara kadar bir çok yetkili ise bugün hala aynı aymazlıkla hiçbir tehlike olmadığını, herşeyin kontrol altında olduğunu iddia edebilmektedirler. Bin nasihatten ders almayanlar, bugün Kütahya’da ortaya çıkan musibeti de görmezden gelmeye çalışmaktadırlar!
Sırtını hükümete dayamış şirketler, sendikaların uyarılarını kulak ardı ediyorlar, üniversitelerce hazırlanan raporların gereğini yerine getirmiyorlar, halkın tepkilerine aldırmıyorlar. Kârı bir kişiye, zararı binlerce kişi ve canlıya olan maden şirketlerinin tahribatları engellenemiyor. Ne yazık ki AKP Hükümeti döneminde şirketler durdurulamıyor!
Siyanür liçi yöntemi kullanan bu tesisler madencilik adı altında esasında hidrometalurjik kimya sanayii faaliyeti gerçekleştirmektedirler. Tarım arazilerine veya hassas ve zengin ekosisteme sahip bölgelerde inşa edilen bu tesisler, yarattıkları Kütahya’dakine benzer felaketler, ve zaman içerisinde kaçınılmaz olarak tarımsal üretimde kullanılan yeraltı sularına sızdırdıkları zehirli ağır metallerle sadece ekosistemleri değil, tarımı ve tarımla uğraşan çiftçilerin hayatlarını da tehdit etmektedir. Bu tesisler esasında yüzyıllardır insanlığın yaşamını idame ettirebilmesi için gıda üreten çiftçilerin mesleklerinden kopartılarak işçileştirilmesi sürecinin bir parçasıdır. Sadece birkaç yıl kullanılıp terkedilen ama zehirini on yıllar boyunca doğaya bırakacak olan siyanürlü madenciliğe kollarını açan AKP hükümeti yaşama karşı ölümü, sürdürülebilir tarımsal üretime karşı doğanın katlini savunmaktadır.
Bütün canlılar pamuk ipliği sabrıyla birbirine bağlıdır. Doğanın bir parçası olan insanların sabrı hükümet ve şirketler tarafından fazla zorlanmaktadır.
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu olarak diyoruz ki;
1. Başta Kütahya’daki Eti Gümüş A.Ş. tesisleri olmak üzere, Türkiye’de madencilik faaliyetlerinde siyanür liçi yöntemi kullanımında derhal moratoryum ilan edilmelidir.
2. Yerleşim bölgelerinin, tarım havzalarının ve hassas ekolojik bölgelerin yakınlarında verilmiş olan ve özellikle siyanür liçi yönteminin kullanılması planlanan tüm madencilik izinleri derhal iptal edilmelidir.
3. Bu tür faaliyetler madencilik kapsamında değil zehirli atık içeren kimya sanayii tesisi kapsamında değerlendirilmeli, ve Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’ne tabi tutulmalıdır.
Kârı bir kişiye zararı binlerce kişiye ve canlıya olan vahşi politikalar derhal terk edilmeli. Çiftçilerin toprakları, suları zehirlenmeden tarımsal üretim yapma ve topraklarında yaşama hakkı korunmalıdır. Bölgede yaşayan köylerin güvenliği sağlanmalı, gereken önlemler acilen alınmalı. Anadolu’nun pek çok yerinde siyanür liç yöntemi ile çalışan altın ve gümüş madenleri kapatılmalıdır, sorumlular hakkında savcılar gerekeni yapmalıdır!
Abdullah Aysu Çiftçi-SEN Genel Başkanı
Ali Bülent Erdem Çiftçi-Sen Genel Sekreteri
Kaynak: Karasaban
Kârı bir kişiye zararı binlerce kişiye ve canlıya olan vahşi politikalar derhal terk edilmeli. Çiftçilerin toprakları, suları zehirlenmeden tarımsal üretim yapma ve topraklarında yaşama hakkı korunmalıdır. Bölgede yaşayan köylerin güvenliği sağlanmalı, gereken önlemler acilen alınmalı. Anadolu’nun pek çok yerinde siyanür liç yöntemi ile çalışan altın ve gümüş madenleri kapatılmalıdır, sorumlular hakkında savcılar gerekeni yapmalıdır!
Abdullah Aysu Çiftçi-SEN Genel Başkanı
Ali Bülent Erdem Çiftçi-Sen Genel Sekreteri
Kaynak: Karasaban