Hrant'ın Arkadaşları, "Bu davayı bu şekilde bitirmeye kalktıklarında alınlarına sürülecek şeyi sadece kurban kanı sanıyorlar. Halbuki o, ne yapsalar kazıyıp atamayacakları bir utanç lekesi olacak" dedi.
İstanbul Şişli'de 19 Ocak 2007'de Agos gazetesi önünde öldürülen gazeteci Hrant Dink cinayeti davasının 22. duruşması bugün (5 Aralık) Beşiktaş Adliyesi'nde görülüyor.
"Hrant'ın Arkadaşları", duruşma öncesinde, ellerinde "Bu dava öyle bitmez" dövizleriyle Beşiktaş İskelesi önünde toplandı.
Aralarında Rakel Dink, Alper Taş, Gülten Kaya, Yıldırım Türker, Ufuk Uras, Gençay Gürsoy, Pakrat Estukyan, Ümit Kıvanç, Necmiye Alpay, Cengiz Aktar, Tayfun Görgün, Garo Paylan, Erdoğan Aydın, Hakan Tahmaz'ın olduğu grup, Dolmabahçe'den iskeleye yürüyen diğer grupla birleşerek, "Bu dava ne zaman başlayacak", "Öldür diyenler yargılansın", "Muammer Güler, Celalletin Cerrah yargılansın" sloganları eşliğinde Beşiktaş Adliyesi'ne yürüdü.
"Öldürmeye karar verenleri nerede aramalıyız?"
Hrant'ın arkadaşları adına basın açıklamasını okuyan Banu Güven, dört yıl 10 ay önce Hrant'ı öldürmeye karar verenleri "Nerede aramalıyız" dedi ve şöyle devam etti:
* Elebaşı konumundaki sanıkları Trabzon McDonalds bombalamasından itibaren avucunun içine almış Emniyet'te mi? Cinayet ihbarını hasıraltı eden, kullanılacak silahın özelliklerini henüz cinayet işlenmeden bilen jandarmada mı? Yoksa hepsinin üstündeki bir yerlerde mi?
* Başından beri iki vahim durum, adaletin yolunu tıkıyor. İlki şu: Cinayetin işleneceğini bildiği ortaya çıkmış resmî görevliler, bırakın yargılanmayı, her türlü soruşturmadan korundu. Yetmedi, terfi aldı.
* İkincisi, bunlar hakkında pek sınırlı bazı soruşturmalar yapıldı, dava da açıldı, ama sanki bunların cinayet davasıyla ilgisi yokmuş gibi davranıldı. Olaydaki rolü gayet şaibeli olan jandarma komutanı Ali Öz hakkındaki dava bile buradaki esas cinayet davasıyla birleştirilmeden bitti. Albay Öz'e ödül mü verildi, ceza mı, bilemedik.
"Bir utanç lekesi olacak"
Güven, Rakel Dink'in en başta dediği "Adalet için cesaret gerekir" sözünü hatırlatarak, "Sadece İstanbul Emniyeti'ne, yok ettiği kamera kayıtlarını ısrarla ve sahiden sormak belki de her şeyi aydınlatmaya yetecek" dedi ve ekledi:
* Şu içeride yargılananları örgütleyen, onlara "öldür!" emri verenler her kimse, polis de asker de savcı da yargı da hükümet de, bunların ortaya çıkmasından çok korkuyor.
* Yargıtay, vaktiyle bizzat yaptıkları yetmiyormuş gibi, Hrant'a çamur atan Maraş katliamı davasının bir numaralı sanığı Ökkeş Şendiller'i korumakla meşgûldür. Kendine yalan söylemekten utanan, cesur yargıçların, savcıların ortaya çıkması lâzım. Devlet ve hükümet içerisinde, kendine yalan söylemekten utanan, vicdan ve adalet duygusu sahibi birileri varsa ortaya çıkmaları lâzım.
* Bu davayı bu şekilde bitirmeye kalktıklarında alınlarına sürülecek şeyi sadece kurban kanı sanıyorlar. Halbuki o, ne yapsalar kazıyıp atamayacakları bir utanç lekesi olacak."
* Haberin videosu için tıklayın.
* Basın açıklamasının tam metni için tıklayınız.
Kaynak: Bianet