21 Aralık 2011 Çarşamba

Gıdalar ne kadar güvenli?

Türkiye'de gıda güvenliğinden bahsetmenin mümkün olmadığını söyleyen uzmanlar, ülkede bulunan 50 bin gıda işletmesi ve yaklaşık 450 bin civarındaki gıda satış noktasını denetlemek için sadece 5 bin gıda denetçisinin olduğuna dikkat çekiyor.

Konya- Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman, Türkiye'de bulunan 50 bin gıda işletmesi ve yaklaşık 450 bin civarındaki gıda satış noktasını denetlemek için sadece 5 bin gıda denetçisinin olduğunu söyledi.

Ataman, bir programa katılmak için geldiği Konya'da yaptığı açıklamada, insan sağlığını riske atmayacak gıda maddelerinin, güvenli gıda olarak tanımlandığını belirtti.

Gıda güvenliğinin, sadece tüketim aşamasında değil, üretim, işlenme, dağıtım, depolanma ve satış süreçlerini de kapsadığını ifade eden Ataman, gıda güvenliğinin, tüm gıda zinciri boyunca insan sağlığını tehdit eden fiziksel, kimyasal ve biyolojik risklerin gerekli önlemler alınarak engellenmesi veya insana zarar vermeyecek minimum düzeye indirgenmesi olduğunu vurguladı.

Türkiye'de gıda güvenliğinin sağlanmasında çeşitli sorunların olduğuna işaret eden Ataman, ''Sorunların başında, kayıt dışılık geliyor. Kayıt dışılık bir çok sektörde olduğu gibi gıda sektöründe de önemli bir problem. Türkiye'de bulunan 50 bin gıda işletmesi ve yaklaşık 450 bin civarındaki gıda satış noktasını denetlemek için sadece 5 bin gıda denetçisi var. Bu denetçilerin içerisinde ise bu konuda eğitim almış gıda mühendisi oranı çok düşük'' dedi.

Basında da, gıda ve sağlık ilişkisi konusunda tüketicileri yanıltan ve bilgi kirliliğine yol açan birçok haberin yer aldığını söyleyen Ataman, şunları kaydetti:

''Hiç kimsenin, tüketicide yanlış algılar oluşturmaya, tüketiciyi yanlış yönlendirmeye hakkı yok. Uzman olmayan kişilerin yaptığı bilgilendirmeler kimi zaman gıdaları ilaç gibi sunarak olumsuzluklara neden olmakta. Bu alanda giderek yaygınlaşan bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi için ilgili tüm kurum ve kuruluşlar azami çaba sarf etmeli, bunun toplumsal bir sorumluluk olduğu unutulmamalı.''

Ataman, sorunların aşılması için, devletin birçok kurumunun bir arada çalışması gerektiğini sözlerine ekledi.

Çevre kirliliği, gıdaları da kirletiyor

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Karakaya ise dünya nüfusunun hızlı artışına paralel, çevre kirliliğinin de arttığını, buna bağlı olarak da havanın, suyun, toprağın kirlendiğini belirtti.

Kirli topraktan yetişen ürünleri tüketen insanlar için ciddi manada riskler bulunduğunu anlatan Karakaya, güvenli gıdalar elde etmek için, hayvanların ve bitkilerin temiz ve sağlıklı ortamlarda yetiştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Karakaya, gıda güvenliği için denetimin şart olduğunu dile getirerek, ''Ülkemizdeki gıda denetim mekanizması mutlaka yeniden gözden geçirilmeli. Hızlı, etkin ve caydırıcı bir denetim mekanizması kurulmalı'' diye konuştu.

Hijyenik olmayan ortamlarda sağlıksız üretim yapanların, devletin ilgili otoritelerince engellenmesi ve mutlak caydırıcı cezaların uygulanması gerekliliğini ifade eden Karakaya, şöyle devam etti:

''Bu uygulamalar yapılmadığı sürece Türkiye'de gıda güvenliğinden bahsetmemiz mümkün değil. Güvenli gıda için, çevre kirliliği önlenmeli, zirai ilaç ve gübre kullanımı azaltılmalı. Merdiven altı üretim gerçekleştirenlerin yetkili otoriteler tarafından engellenmesi, denetimlerin çok sık yapılması gerekir. Tarladan, bağdan, bahçeden, kümesten, ağıldan, ahırdan başlayarak, taşıma, muhafaza ve son ürün haline gelinceye kadar her aşamada denetim yapılmalı. Bu noktada mutlaka gıda konusunda yetişmiş uzman denetim elemanları yeterince istihdam edilmeli. Gıda işletmeleri ve gıdayla ilgili tüm birimler yılda bir kez değil, mümkünse her ay veya her üç ayda bir denetlenmeli.''

Cumhuriyet 
Kaynak: Haberlink