İçişleri Bakanı Şahin, polisin dövdüğü Cengiz hakkındaki haberleri eleştirdi. Bakan’a göre olay münferit, haberler abartılı. Şahin, bir de soru sordu: “Ne isteniyor? Darağacı kurup personeli asalım mı?”
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, İzmir Karabağlar Polis Merkezi'nde dövülen Fevziye Cengiz hakkında yapılan haberleri eleştirdi. Bakan'a göre olay münferit, haberler abartılı.
"24'üncü Reform İzleme Grubu" toplantısına katılmak için Konya'ya giden Şahin, Emniyet Müdürlüğü'nde düzenlenen törende konuştu.
Şahin konuşmasında İzmir'de bir gece kulübünde eğlenirken kimliği yanında olmadığı için gözaltına alınan ve polis tarafından Karabağlar Polis Merkezi'nde dövülen Fevziye Cengiz hakkında yapılan haberlerden bahsetti ve "Ne isteniyor? Konak meydanına darağacı kuralım, personeli darağacında asalım mı?" diye sordu.
Şahin, "Bu olayın şüphelilerine, o görevlilere hukukun öngördüğü cezanın ötesinde bir ceza mı verelim? Yani İzmir Konak meydanına dar ağacı kuralım, personeli dar ağacında asalım mı? Ne isteniyor? İşin orta yerinde durup doğruları bir tarafa, yanlışları bir tarafa koymak anlayışına ne zaman gelebileceğiz. Belki de henüz halledemediğimiz konulardan bir tanesi de budur" dedi.
Bakan'dan "basın ahlakı" dersi
Şahin şöyle konuştu: "Savcılık tahkikatını başlatmıştır. Şüpheliler, sanık durumuna düşmüşlerdir. 17 Temmuz tarihinde disiplin soruşturması başlamıştır. Aradan aylar geçmiştir, bu ay içinde bir görüntü kasedine ulaşılmıştır. 3 Aralık tarihinde. Bu kaset üzerinde bir yayın başlanmıştır."
"Ele geçen bu kaset gizli kaset mi? Hayır. Dışardan birinin çekimi ile oluşmuş bir kaset mi? Hayır. Bu kaset İzmir Karabağlar Karakolu'nda, bizim de görmediğimiz tutum ve davranışların sahibi polislerin hal ve haraketlerini kayıt altına alan, İzmir Karabağlar Karakolu'ndaki devletin orada çalışan kaseti. Bu kaset, olayın delili olarak ilgili savcılığın dosyasındaydı. Bu kaseti vermemiz gereken yere vermişmiyiz? Savcılığa teslim etmişiz. Takdir kendisinin."
"Bu kasete 3 Aralık tarihinde ulaşıp yeni bir olaymış gibi kamuoyuna taktim etmek, kamuoyunu zaman yönünden yanıltmaya hakkımız var mı? Kim olursak olalım. İster devlet kurumu olalım, ister medya olalım. 'Bu kaset Karabağlar Karakolu'ndan alınarak savcılığa verilmiştir' demek gibi bir erdem gerekmiyor mu?"
"Genel ahlak ve basın ahlakı bunu gerektirmiyor mu? Eskiden karakolda ayna var denilirdi. Biz o aynaları kırdık. Şimdi karakolda kaset var, kamera var. Türkiye, polisi, jandarması bu noktada."
"Kamera kayıtları yok edilebilirdi"
Bakan Şahin, Karabağlar Karakolu'ndaki polislerin, güvenlik kamerası kayıtlarını yok etmesinin mümkün olduğunu ama kasedin yok edilmediğinin altını çizerek, suç delili sayılan kamera kayıtlarını imha etmemenin olumlu bir anlayış olduğunu belirtti.
"Polis, kendini farklı konumda görüyor olsaydı, o kamerayı pekala yok etmeyi düşünebilirdi. Belki düşünen de olmuştur. Olabilir. Ama o düşünce değil, o kaydın o kasedin yok edilmeden, kendi arkadaşlarının aleyhinde bile olsa savcılığa teslimini gerekli gören bir anlayış Karabağlar Karakolu'nda da, İzmir emniyetinde de vardır. Olan budur."
"Ben de özür dilerim"
Bakan, Cengiz'in katıldığı televizyon programını da eleştirdi. Cengiz'in ruh halini "sıkıntılı" olarak tanımlayan Şahin, "İnsanlar güya program adıyla meşgul ediliyor" dedi. Şahin, "Türkiye'ye yakışmayan başka olaylar"ın haberlerinin yapılmadığından şikayet etti.
"İnsan hakları adına bu ülkede yapılmış hatalara örnek olarak veriliyor ve verilmeye çalışılıyor. Belli ki ruh hali sıkıntılı bir konuk alınmış. İnsanlar güya program adıyla meşgul ediliyor. Bir olay üzerinde yüzbinlerin teşkilatı, imaj yönünden zedelenmeye ve üzerinden bir yerlere bazı mesajlar verilmeye çalışılıyor."
"İyi bulaşık yıkama özelliği olan bu programcıya şunu sormak istiyorum. Siirt'te, Eylül ayında hain teröristler tarafından taranarak hayatını kaybeden kızlarımız, Batman'da Mizgin hanım karnında bebeğiyle saldırıda bomba ile hayatını kaybetti. 2010 Eylül ayında Hakkari de yolculuk yapan kırmızı minibüste hayatını kaybeden anne ve onun hayatta kalan kızı Zeynep, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü Bingöl'ün Genç İlçesi'nde bir kadın terörist bomba yükü patladı. Ona müdahil olmak isteyen bir anne Hatice Belgin, dört yetim bıraktı geride. İnsan hakları adına bu ülkede daha çok sayabiliriz. Hayatına kast edilen kadın örneği yok mu? Soruyorum. Karabağlar'daki olayı tasvip etmiyoruz. Kaset yayınlandıktan sonra görevlileri görevden uzaklaştırdık. Özür de diledik, İzmir Valiliği üzerinden. Ben de özür diliyorum. Bu olay Türkiye'ye yakışmıyor doğrudur da, Türkiye'ye yakışmayan başka olaylar yok mu? Onları neden görmüyoruz."
Bakan Şahin, Karabağlar Polis Merkezi'ndeki olayın münferit olduğunu söyledi ve "Karabağlar olayı, Karabağlar olayıdır. Kendi sınırları içinde değerlendirilmiştir ve değerlendirilmeye de devam edecektir. Yargı ve disiplin soruşturması devam ediyor. Ama bu ülkede başka konular var. Onları yok sayıyorsunuz. İnsan hakları haftasında o anneler yok sayılıyor" dedi.
*16 Temmuz'da olan olay sonrasında şiddet uygulayan polislerin beş ay boyunca görevden alınmaması kamuoyunda tepki yaratmış, şiddet görüntülerinin basına yansımasından sonra İzmir Valiliği, ikisi sivil, üç polis memurunun 9 Aralık 2011 tarihi itibariyle görevden uzaklaştırıldığını, konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı'ndan müfettiş talebinde bulunulduğunu açıklamıştı.
Kaynak: Bianet