16 Aralık 2011 Cuma

Festus davasında ilk son

Festus Okey davasında önemli bir sürecin sonu gelindi. Dört yıl iki ay hapis verildi polis hakkında… Hatırlayalım: Festus Okey adıyla bilinen Nijerya uyruklu bir genç, 20 Ağustos 2007 tarihinde İstanbul Beyoğlu Polis Merkezi’nde bir polisin kurşunuyla hayata veda etmişti.

Suçlanan polisin de imzasını taşıyan tutanaklar var dosyada. Hepsi de Festus’un ölümünden sonra düzenlenen tutanaklar.

Polisler Beyoğlu’nda “siyahi” iki kişiden şüpheleniyorlar ve onları polis merkezine götürüyorlar. Polis “siyah”tan şüphelenmekte haklı çıkıyor! Çünkü öldürdükten sonra düzenledikleri tutanakta Festus’un üzerinden uyuşturucu çıktığını yazmışlar! Savcılar bu uyuşturucu bulunması ve gözaltına alma olaylarından Festus öldük/öldürüldükten sonra haberdar oluyorlar.

Aksiliğe bakın ki o tarihlerde, - ta Nisan 2007 tarihinden beri, nezarethaneler tamirat ve tadilattadır. O nedenle (!?) Festus’u avukat görüş yerinde tutarlar. O odada kamera vardır ama kayıt yapamamaktadır. Diğer yerlerdeki kamera kayıtları da çalışmamaktadır. Dolayısıyla tabanca ile ateş sonucu ölüm ile ilgili tanık da yoktur, kamera kaydı da yoktur. Aynı zamanda orada yapılan aramada bacak arasında zulalandığı iddia edilen uyuşturucunun da üzerinde gerçekten bulunduğu ve orada çıktığı da tespit edilememektedir. Geriye suçlanan polisin anlatımı kalıyor. O da, arkamı döndüğümde silahıma sarıldı, karşılıklı çekiştirirken silah ateş aldı demektedir. Festus, Taksim İlk Yardım Hastanesi'ne götürülür. O sırada polisler tutanak tutmaktadırlar. Festus hastaneye üzerindeki gömlekle getirilir. Ama sonra, ölümü sonrasında gömlek kayıplara karışır. Adli Tıp, ‘atış, bitişik olmayan mesafeden yapılmıştır’ der. Yani boğuşma anlatımını desteklemeyen bir durum var. Adli Tıp mesafe için gömleğin kendilerine verilmesini ister. Gömlek yoktur. Savcılık soruşturma açar ve soruşturmada gömlek sorumlu diye gösterilen kişiler hakkında takipsizlik kararı verilir. Sorumlu yoktur. En önemli delillerden birisini gizleyen, yok eden kimdir, bilinemez; aramaktan vazgeçer yetkililer. Dosya takipsizlik kararı verilerek kapatılır. Bütün bu durumlar Festus’u öldürmekle suçlanan polis lehinedir. “Siyahi” şahısta uyuşturucu çıkarılması, kameraların çalışmaması, çalışanların kayıt yapamaması, ölümün ölenin arkadan saldırı sonucu boğuşma sonucu olması, bunun tersini gösterebilecek delilin-gömleğin yok edilmesi…

Bununla da sınırlı değil olan biten. Taksirli suç diye Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan dava, ölümün bitişik olmayan atış sonucu olduğuna dair Adli Tıp raporu nedeniyle ağır cezaya alınır. Ama dört yıl Festus’un kimlik bilgilerinin gelmesi beklenir. Her defasında dava ertelenir... Bu konuda Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre mahkemeye 10 gün içinde yanıt verilmelidir. Verilmezse suç işlenmiş olur. Ama dört yıla yakın süre mahkeme, cmk ve tck hükümlerini hatırlatmamıştır. Suç duyurusunda da bulunmamıştır. En sonunda bilgiler gelmese de savcının mütalaasını vereceği ve eldeki verilere göre karar verileceğine karar vermiştir. Öldürülen kişinin nüfus bilgilerinin Nijerya’dan istenmesinin bir zorunluluk olmadığı görülüyor ama yaklaşık dört yıl böyle geçmiştir.

Festus’un cenazesini Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri, mesela Almanya Büyükelçiliği yetkililerine teslim etmediler, Nijerya Büyükelçiliği yetkililerine teslim ettiler. Dolayısıyla Festus’un kimliği ile bilgiler Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinde vardı. Mahkeme kimlik bilgilerini Adalet ya da Dışişleri ya da İçişleri yetkililerine sormadı.

Festus’a yapılan muamelenin kabul edilemezliğine inanan Göçmen Dayanışma Ağı, davaya müdahillik çalışmasını başlattı. Ankara ve İstanbul baroları ile Çağdaş Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Yeryüzüne Özgürlük Derneği, Mazlumder, Mülteci-der, Helsinki Yurttaşlar Derneği kurumsal olarak müdahillik başvurusunda bulundular. Mahkeme reddetti. Gerçek kişiler olarak, akademisyenler, yazarlar, gazeteciler, üniversite öğrencileri ve pek çok meslekten kişiler müdahillik başvurusunda bulundular. Mahkeme reddetti ve  müdahillik başvurularını reddettiği 120 kişi hakkında suç duyusunda bulundu. Bununla da sınırlı değil kaydı gerekenler. 17 Kasım günü Festus’un kardeşinin vekaletini sundu avukatlar, müdahil olmak istediler. Mahkeme veraset ilamı istedi, "isim farklı" dedi. Müdahillik talebini reddetti.

17 Kasım’da savcı mütalaasını bildirdi. "Taksirle insan öldürme" dedi. "Kasıt yok" dedi. Birkaç yıllık bir ceza istedi.

13 Aralık’ta Festus davasında bir ilk son yaşandı. Az daha beraat kararı çıkacaktı. Çıkmadı, çıkmış kadar oldu ama. Dört yıl iki aylık bir hapis cezasıydı, insan hayatına son vermenin cezası… Şimdi, “ilk son”dan sonraki yeni  süreç başlıyor. Festus’un hakkı, Festus’a teslim edilecek.

Kesinlikle…
Festus, kardeşim…
Siyah, iyi ve güzeldir!

Hüsnü Öndül
Kaynak: Evrensel