26 Mart 2013 Salı

Sevag “Kaza” ile Öldürülmüş

Sevag Balıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili görülen davada Balıkçı’nın kazayla öldürüldüğü kararı çıktı ve sanık Ağaoğlu’na 4 yıl 5 ay ceza verildi.


Ermeni soykırımının 96. yıldönümünde, 24 Nisan 2011’de zorunlu askerlik yapan Sevag Balıkçı’nın ölümüne neden olan er Kıvanç Ağaoğlu 4 yıl 5 ay ceza aldı.

Diyarbakır 2. Hava Taktik Komutanlığı’ndaki Askeri Mahkeme’de görülen davanın 12. duruşmasında mahkeme heyeti Ağaoğlu’nun Balıkçı’yı kasten öldürmediğine, ölümün kazayla gerçekleştiğine hükmetti.

Diyarbakır'da duruşmayı takip eden "Sevag İçin Adalet Girişimi"nden Ermeni okulları yöneticisi Garo Paylan, önceki duruşmada savcının Ağaoğlu’nun Balıkçı’yı kasten öldürdüğüne ilişkin emareye rastlanmadığını belirtmesi üzerine kendi mütalaalarını mahkemeye avukatlar aracılığıyla sunduklarını söyledi.



“Bu mütalaada G3 tüfeğinin kurma kolunu çekip, mermiyi ağzına verip, zorla yapılabilen tetiği doğrultarak çekmenin bir kaza olarak gösterilmesinin mümkün olamayacağını söyledik.

“Ayrıca 24 Nisan ve Paskalya olan bir günde ırkçı reflekslerle işlenmiş bir cinayet olma olasılığını da mahkemenin yeterince incelemediğini söyledik.

“Fakat bunların hiçbiri dikkate alınmadı. Maalesef kazayla insan öldürmekten dört yıl beş ay hapis cezası verildi. Bu da 3 yıl hapse tekabül ediyor.

Olası bir ırkçı cinayetin yeterince incelenmeden bir hüküm kurulması sonucu gerçeğin ortaya çıkarılmadığını dile getiren Paylan, Balıkçı Ailesi’nin de olayın yeterince aydınlatılmaması nedeniyle çok üzgün olduğunu söyledi.

“Dava süresince tanıklar önceden vermiş oldukları ifadeleri üzerlerine kurulan baskı nedeniyle değiştirdiler. Tüm bunlar ailenin huzursuzluğunu katladı.

“Çok büyük ihtimalle ırkçı bir cinayetle öldürülen çocuklarının yeterli inceleme yapılmadan kazayla öldürüldüğüne dair hüküm verilmesi aileyi çok zor durumda bıraktı.

“Hrant Dink cinayetinden sonra bir sembol cinayet daha yaşandı ve 100 yıllık acı hikayemizle ilgili iki hezimetle daha karşı karşıya kaldık.

“Dink cinayeti belki tüm devlet kademelerinin içinde olduğu bir cinayetti ama Sevag cinayetinde gördük ki, çok büyük olasılıkla ırkçı hislerle işlenen bir cinayeti aydınlatma yolunda devlet maalesef refleks göstermedi ve yine üstünü örttüler.

“Tüm bunlar bizim travmamızı artırıyor. Bir Ermeni’ye karşı olan suçun aydınlatılmaması, saf tutulması adalet açısından ayrımcılığa uğradığımızı gösteren işaretler.” 

Kaynak: Bianet

Okunan basın açıklamasının tam metni:


Sevag Balıkçı, Ermeni Soykırımı’nın 96. yıl dönümü olan 24 Nisan 2011’de, zorunlu askerliğini yaparken ‘silah arkadaşı’ Kıvanç Ağaoğlu’nun silahından çıkan kurşunla hayatını kaybetti. Diyarbakır 2. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki Askeri Mahkeme’de görülen davada savcı mütalaasını verdi.

İki yıla yakındır devam eden davada, görülen 11 duruşmada yargılanan iki sanıktan biri olan katil zanlısı Kıvanç Ağaoğlu, Sevag Balıkçı’yı ‘bilinçli taksirle’ öldürmekten, Sevag’ın öldürüldüğü gün görevli astsubay olan Sadrettin Ersöz ise ‘görevini yerine getirmemek’ suçlamasıyla yargılanıyor.

Bugünkü 12. duruşma, karar duruşması olacak ama cinayet halen aydınlatılmadı. Mahkeme heyeti, bir önceki duruşmada müdahil avukatların ‘baskı altındaki tanıkların ifadeleri birbiriyle çelişiyor’ ve ‘olay yerinde herkesin katıldığı bir canlandırma yapılmadı’ gerekçeleriyle istediği soruşturmanın genişletilmesi talebini, “davayı gereksiz yere uzatır” gerekçesiyle reddetti.

Sevag’ın vurulmasının ardından komutanların, bir buçuk saat arayla, birbiriyle çelişen iki tutanak düzenlediği ortaya çıktı. İlk tutanakta, katil zanlısı Ağaoğlu’nun silahını Sevag’a doğrulttuğu, düzenlenen diğer tutanaktaysa Sevag’ın “kazara öldüğü” yazılmıştı. İki tutanak arasındaki bu farklılık, delillerin karartıldığını gösteriyor. Görgü tanıkları ise, Ağaoğlu’nun akrabalarının ve komutanların “Kıvanç lehine ifade verilmesini” söylediklerini belirtti. Komutanların, olay yeri incelemesi yapılmadan silahı ve boş kovanları karakola götürmesi yine olayı örtbas etmeye yönelik çabalardır.

Kışlada, “kazayla veya şakayla öldüğü” ya da “intihar ettiği” öne sürülen kişilerin büyük çoğunluğunun Kürt, Alevi ve Ermeni olması hep tesadüf! Bir Ermeni’nin 24 Nisan günü öldürülmesi tesadüf! Peki Ağaoğlu’nun, 24 Nisan’da, bir Ermeni ile şakalaşması, silahı ona doğrultarak dolduruşa alması ve ‘kazayla’ ateş alması da mı tesadüf? Bu kadar tesadüfü adil bir mahkemenin araştırması gerekirdi. Araştırmadılar!

Sevag'ı unutturmayacağız!

Savcılar, Sevag’ın avukatlarının tüm taleplerinin reddini istediler. Yargılama boyunca mahkeme heyetinde ise sürekli değişiklikler oldu. Tüm bu müdahale ve tavırlar, devletin kararı çoktan verip Sevag’ın katil zanlısını kurtarmanın planlarını kurmuş olduğunu açıkca ortaya koyuyor.

Gerek Hrant Dink davası, gerekse KCK, Eva Aksoy, Pınar Selek gibi davalarda yaşanan hukuksuzluklar yargının bağımsız olmadığını bize pek çok kez gösterdi. Sevag davasında da bir Askeri Mahkeme’nin “Evet, askerde bir Ermeni genç, Ermeni olduğu için kasten öldürülmüştür” hükmünü veremeyeceği çok açıktır. Askeri Mahkemeler adaletin tesisi için en temel şart olan yargının bağımsızlığı ilkesiyle çelişmektedir. Kışla cinayetlerinin son bulması adaletin tesisi ile yani ancak askeri mahkemelerin kaldırılıp yargılamaların bağımsız sivil mahkemelerce yapılmasıyla mümkün hale gelebilir.

Türkiye ve Dünya kamuoyunu, hukukçuları, insan hakları savunucularını Sevag’ın öldürülmesinin ardındaki gerçeklerin açığa çıkartılması için dayanışmaya çağırıyoruz.

Bizler, bu topraklarda barışın, özgürlüğün, eşitliğin ve en nihayetinde kardeşliğin mücadelesini yükseltmek, Sevag Balıkçı’yı unutturmamak ve ailesiyle dayanışmak için alanlara çıkıyoruz. Bugün taleplerimiz reddedilse, cinayet örtbas edilmeye çalışılsa dahi bizler adalet talep etmeye, katillerden hesap sormaya devam edeceğiz!

Sevag’ı unutmayacağız, unutturmayacağız!

NOR ZARTONK / ՆՈՐ ԶԱՐԹՕՆՔ
İSTANBUL ve DİYARBAKIR