Samatya saldırılarının şüphelisi M.N. ile görüşen avukat Eren Keskin, dosyadaki gizlilik kararının kaldırılmasını ve şüphelinin ruh sağlığının yerinde olup olmadığının araştırılmasını talep etti.
Avukat Eren Keskin, Samatya'daki saldırılarla ilgili tutuklanan Ermeni M. N.'nin dosyasındaki gizlilik kararının kaldırılması gerektiğini bu sayede kafadaki soru işaretlerinin ortadan kalkabileceğini söyledi.
Samatya'da yaşlı kadınlara yönelik biri Maritsa Küçük'ün cinayeti ile sonuçlanan saldırılarla ilgili Ermeni M. N. geçtiğimiz hafta tutuklandı.
"M.N.'nin yanında başkaları var mıydı?"
Konuyu başından beri takip eden İnsan Hakları Derneği (İHD) binasında yapılan toplantıda M.N.'yi cezaevinde dün ziyaret eden avukat Eren Keskin söz aldı.
Keskin, M.N.'nin görüşme sırasında sürekli ağladığını "Sen mi yaptın?" sorusuna "Hiçbir şey hatırlamıyorum ancak polisler öyle diyorsa yapmışımdır" dediğini aktardı.
"Benim izlenimim, M.N.'nin hasta bir kişiliğe sahip olduğu yönünde. Bu saldırıların sorumlusu M.N. olabilir de olmayabilir de. Eğer o ise bu saldırıları tek başına yapmamış da olabilir. Çünkü fiziksel olarak tek başına yapabilecek olduğu izlenimine kapılmadım. Görgü tanıkları da arabada iki kişinin beklediğinden bahsediyordu. Ayrıca M.N. madde bağımlısı ve bir müddet tedavi görmüş. Yani kullanılmaya müsait bir kişilik yapısı var."
"Neden dosyada gizlilik var?"
Keskin, dosyada neden gizlilik kararı olduğunu anlayamadıklarını kamuoyundan neyin gizlenmek istediğini anlamadıklarını belirtti ve bu gizlilik kararının kafalardaki "şüphe ve soru işaretlerinin ortadan kaldırılması için kalkması gerektiğini belirtti.
M.N.'nin ruhsal yapısının bozuk olduğuna dair kuvvetli emareler olduğunu belirten Keskin, şüphelinin bu saldırıları tek başına yapıp yapmadığına ilişkin ruhsal yapısının Adli Tıp Kurumu'nda incelenmesi gerektiğini ifade etti.
"Şüpheler ortadan kaldırılmalı"
İHD adına basın açıklaması yapan Ayşe Günaysu, saldırganın saldırıları "hırsızlık amaçlı" yaptığının belirtildiği ancak İHD'nin birebir mağdur yakınları ile yaptığı görüşmede bunun aksi ifadelerin yer aldığı hatırlatıldı.
"Turfanda Aşık, evin arka odasına çekilerek dakikalarca dövülmüş ancak evde hiçbir eşya karıştırılmamış, hiçbir şey çalınmamıştı. Sultan Aykar, dövülmüş, tekmelenmiş ancak saldırgan elindeki çantayı almaya teşebbüs etmemişti. "
Günaysu, saldırının bir Ermeni tarafından yapılmasının bu saldırıların "ırkçı saiklerle" yapılmadığına bir kanıt teşkil etmediğini Emniyet'in sorunu çözülmüş olarak kabul etmemesini, M.N.'nin "kullanılmış" olabileceğine dair şüphelerin ciddiyete alınması ve olayın aydınlatılmasını talep etti.
Ne olmuştu?
* 87 yaşındaki Turfanda Aşık, 28 Kasım'da evinde dövülerek darp edilmiş, iki hafta yoğun bakımda kalmış ve bir gözünü kaybetmişti.
* 84 yaşındaki Maritsa Küçük, 28 Aralık'ta evinde darp edilip yedi yerinden bıçaklanmış olarak bulundu.
* 6 Ocak'ta, (Apostolik Ermenilerin Noel'i kutladığı gün) ise yine yaşlı bir kadın, üç kişi tarafından kendisine para vereceklerini söyleyerek kaçırılmaya çalışıldı.
* 22 Ocak'ta 83 yaşındaki Sultan Aykar'a, evine girerken bir kişi arkasından gelerek saldırdı. Bir gözünü kaybetti.
Kaynak: Bianet