123 aydın, sanatçı, akademisyen ve hukukçu "Vicdani ret bir haktır" başlığıyla imza kampanyası başlatıyor.
Kampanya çağrıcıları, hükümetten "vicdani reddin tanınmasını" talep ederken, Türkiyeli Vicdani Retçiler ise, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın "Ben üniforma giymeyeceğim diyen insanlara bir ceza vereceğiz" sözlerine sert tepki gösterdi.
Türkiyeli Vicdani Retçiler adıyla Taksim Hill Otel'de düzenlenen basın toplantısında bedelli askerlik ile gündeme gelen vicdani ret düzenlemesi ele alındı. Türkiye'de 1990 yılında ilk olarak vicdani retlerini açıklayana Tayfun Gönül ve Vedat Zencir'in de katıldığı basın toplantısında, vicdani reddin bir anayasal hak olarak tanınması istendi.
Banu Güven vicdani reddini açıkladı
Basın toplantısına katılan gazeteci Banu Güven vicdani reddini açıkladı. Güven, Türkiye'de demokratikleşme adına "şaşırtıcı ama şaşırtıcı olmayan adımlar atıldığını" kaydederek, bedelli askerlik düzenlemesine işaret etti. Güven, bu düzenlemenin "Cüzdanı dolu olan eline silah almayabilir" anlamına geldiğini kaydederek, vicdani ret konusunda hükümetin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi maddelerini iyi incelemesi gerektiğini söyledi. Güven, "Vicdani ret için kapı bir kez açıldı. Artık iyice görünür kılınacaktır. Birlikte hareket etmek gerekiyor. Bende vicdani reddimi açıklıyorum. Kadınların da sesini çıkarması gerekiyor" dedi.
İlk vicdani retçiler: Bir karşı koyuştu
Türkiye'de vicdani reddini ilk açıklayana kişilerden biri olan Tayfun Gönül, ilk açıkladığı zaman yaşadıklarını anlattı. "Mars'tan gelmiş muamelesi gördüm. Oysa insanın doğal davranışı bu. Öldürmeyi reddetmek acayip karşılanıyor. Her şey tersyüz edilmiş aslında" diyen Gönül, 20 yıl sonra hükümetin hala vicdani reddi hak olarak değil suç olarak gösterme yoluna gittiğini dile getirdi. Gönül, "Artık bir ters kırılma yaratmak zorundayız. Savaşların, orduların, sınırların olmadığı bir dünya istemeliyiz" dedi. Vedat Zencir ise, açıkladıkları vicdani reddin o dönem için "öldürmeye karşı bir duruş" olduğunu ifade etti. Zencir, "Türbanlı birini başını aç denilmesi neyse, eşcinsellerin gördüğü baskı ve aşağılama neyse vicdani retçinin yaşadıkların aynıdır. Bir Alevi'nin camiye gitmek zorunda kalması gibi" diye konuştu.
'20 yıllık mücadele var'
Türkiyeli Vicdani Retçiler adına basın açıklamasını ise Mehmet Tarhan okudu. Tarhan, bu dönem vicdani reddin her zamankinden daha çok gündeme geldiğini kaydederek, "Uluslararası hukukun yarattığı baskıyla ses çıkarmak zorunda kalan hükümetten, önce yasal düzenleme yapılacağı sonra da Milli Savunma Bakanı ağzından sadece yaptırıma dair tanımlama olup vicdani retçilerin bir kez cezalandırılmalarını sağlamak için getirileceği söylendi" dedi. AİHM'in iç hukuktaki yaptırımı nedeniyle hükümetin köşeye sıkıştığını ifade eden Tarhan, ancak 20 yıllık mücadelede meşruiyetlerini hiç bir zaman AİHM'den almadıklarını kaydetti. AİHM'in vicdani retçilerin askeri mahkemede yargılanamayacağına ilişkin karar aldığını hatırlatan Tarhan, "Askerliği reddeden vicdani retçilerin, askeri mahkemelerde yargılanması çelişkisinin hukuki ve insani olmadığı, böylece devletler hukuku düzeyinde de belirginleşmiş oldu" şeklinde konuştu.
'Yalan düzenin sarsılmasından korkuyorlar'
Bugün yine vicdani reddin insan hakkı olduğu görmezden gelinerek cezai yaptırımla tehdit edildiğini vurgulayan Tarhan, "Rutin olarak çıkardığı bedelli askerlikte, vatan borcunu para karşılığı silerek zorunlu askerliğin ikiyüzlü bir sistem olduğunu kabul eden devlet, 1 milyon düzeyinde asker kaçağının olduğunu, sözleşmeli askerlik başvurusuna ise 1000 kişinin dahi itibar etmediği bu ülkede, vicdani redde geçit verirse yalan düzeninin temelinden sarsılmasından korkuyor" dedi.
'Askerlik kanunu ve 318 madde kaldırılmalı'
Tarhan, Türkiye'nin vicdani ret konusunda atması gereken adımları şöyle sıraladı: "Vicdani ret hakkı herkes için ulaşılabilir ve kullanılabilir temel bir insan hakkı olarak tanınmalıdır. 1111 Sayılı Askerlik Kanunu yürürlülükten kaldırılmalı ve vicdani ret hakkını kapsayacak yeni bir düzenleme yapılmalı. Vicdani retçilerin askeri mahkemelerde yargılanması hukuksuzdur. Tüm davalar düşürülmelidir. TCK'nin 'halkı askerlikten soğutma' suçunu düzenleyen 318. maddesi kaldırılmalıdır. 16 aydır tutuklu bulunan vicdani retçi İnan Süver ve 27 Kasım'da tutuklanan vicdani retçi Muhammed Serdar Delice derhal serbest bırakılmalıdır."
Vicdani ret için kampanya başlıyor
Basın toplantısında "Vicdani ret bir haktır" başlıklı imza kampanyasının da çağrısı yapıldı. Aralarında aydın, gazeteci, akademisyen, sanatçı, hukukçu ve insan hakları savunucusu 123 ismin imzacı ve çağrıcı olduğu imza kampanyasıyla vicdani reddin anayasal hak olarak tanınması isteniyor. Gazeteci ve vicdani retçi Banu Güven, kampanya duyurusuna ilişkin yaptığı konuşmada, bu konuda önümüzdeki günlerde kampanyanın imzaya açılacağını ifade etti. Güven, "Vicdani reddin anayasal hak olarak tanınması, bu hakkın kullanımını mümkün kılacak, cezalandırıcı ve ayrımcı olmayan, vicdanları zorlamayan bir yasal düzenlemenin en kısa sürede yapılmasının" istediklerini belirtti.
DİHA
Kaynak: Yüksekova Haber


















