4 Aralık 2011 Pazar

100 işkence yönteminden 70'i uygulandı

Dünya üzerinde tespit edilen 100'ün üzerinde işkence yönteminden 70'i 12 Eylül askeri darbesi sonrası Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde uygulandı. Sosyolog Üstündağ, o günler için "Diyarbakır Cezaevi'nde devlet bütünsel olarak canavarlaştı" diyor.

Diyarbakır Askeri Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu'nun düzenlediği "Türkiye, Diyarbakır Askeri Cezaevi Gerçeği ile Yüzleşiyor" adlı sempozyum devam ediyor.

Sempozyumda konuşan Yrd. Doç. Dr. Nazan Üstündağ, Diyarbakır Cezaevi'nde uygulanan işkence yöntemlerinin 1970'lerin sonu ve 1980'lerin ilk yarısında özellikle Latin Amerika'daki uygulamalarla benzerlik taşıdığını belirtti.

"Bu açıdan bakıldığında 12 Eylül rejimi 80'ler sonrasında geliştirilen dünya güçler politikasından bağımsız değildir" diyen Üstündağ, Diyarbakır Cezaevi gerçeğinin devam ettiğini söyledi.

Üstündağ, Diyarbakır Cezaevi'nde görevli komutanların yargılanmadıkları gibi üst düzeyde görevler almaya devam ettiklerini ifade ederek, 12 Eylül rejiminin, sivil hayata geçildikten sonra da son bulmadığını kaydetti.

'AHLAKİ KODLAR YOK EDİLDİ'

Diyarbakır Cezaevi'nin, devletin tanındığı yer olduğunu belirten Üstündağ, şöyle konuştu: "Kürtlerin, devlet zulmünü konsantre ve sistematik olarak gördüğü yer oldu. Diyarbakır Cezaevi'nde devlet bütünsel olarak canavarlaştı. İşkence ve baskı öncelikle dile yöneltiliyor. Marş ezberletme, Kürtçe yasağı çokça dile getiriliyor. Ancak dilden yoksunluk, yiyecekten içecekten giyecekten yoksunluk, pislikle iç içe yaşamak, bedensel ve cinsel işkence ile birleşince sadece Kürtlere değil insanlığa da yöneltilmiş oluyor. Devletin tüm sembolleri de işkence yapmak için kullanılıyor. Adeta kanlılaştırılıyor. Sorun sadece zulüm değil. Kürtler daha önce de zulüm gördü. Asıl sorun ahlaki kodların tamamen yok edilmesi."

VAHŞİ BİR TOPLUMSAL MÜHENDİSLİK PROJESİ

Celalettin Can ise dünya üzerinde 100'ün üzerinde işkence türü olduğunu, bunlardan 70'inin Diyarbakır'da uygulandığını söyledi. İnsanlıkla ilgili bütün sembollerin yok edilmek istendiğini belirten Can, "Vahşi bir toplumsal mühendislik projesi uygulandı" dedi.

Celalettin Can, Türk halkının, aydınların bu vahşete yeterli tepki göstermediği eleştirisinde bulunarak, "Adeta töhmet altında kaldı" dedi ve ekledi: "Başka bir halkın acılarına karşı duyarlılık geliştirmeyen bir halk, kendi acılarını da zamanla unutur."

Kaynak: ETHA