15 Ekim 2010 Cuma

Kadınlar zorla intihar ettiriliyor!

DİYARBAKIR - Dicle Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aytekin Sır, bölgede intihar oranlarının yüksek olduğunu, yaptıkları araştırmada özellikle kadınlarda intihar oranının erkeklere göre 2 kat fazla olduğunu saptadıklarını söyledi.

İntihara sürükleme veya olaya intihar görünümü vermenin de söz konusu olabileceğini belirten Sır, şöyle dedi:

BUNLARI KANITLAMAK ZOR AMA...

''Kişi zehirli buğdaydan ekmek yapıyor, ondan sonra onu kadına yediriyor. Kadın fare zehiri içmiş diye hastaneye gönderiliyor. Bunların kurtarılması şansı olmuyor. Başka yöntemde de kadına 'al namusunu temizle' diyorlar. Bu işi kadına bırakıyorlar. Kadın psikolojik olarak intihara hazırlanıyor. Kadına kötü davranıyorlar, baskı kuruyorlar. Kadın psikolojik baskıya dayanamayarak intihar edebiliyor. Bunların ortaya çıkması çok zor. Çünkü kanıt yok. Bunu kanıtlamak çok zor. Özellikle kadınlara ait intihar vakalarının çok daha titizlikle incelenmesi gerekiyor.''

''İNTİHAR DEĞİL CİNAYETTİ''

Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Rüstem Erkan da 2000-2001 yılları arasında Batman'daki kadın intiharları üzerine araştırma yaptıkları zaman şüpheli bazı intihar vakalarının bulunduğunu, daha sonra aydınlanan bu intiharların, intihar değil de cinayet olduğunun tespit edildiğini söyledi.

Yüksekten atma, öldürüp intihar süsü verme, bir de intihara zorlananların bulunduğunu anlatan Erkan, en önemli olanının intihara zorlananlar olduğunu, herhangi bir nedenden dolayı özellikle bekaret, namus gibi meselelerinde bunların ortaya çıktığını kaydetti.

KADINA "SEN İNTİHAR ET" DİYORLAR

Aileden birinin zarar görmemesi için kadının intihara zorlandığını ifade eden Erkan, şöyle konuştu:

''Kadına diyorlar ki 'sen intihar et'. Aileden biri suç işlemesin diye o işi kişinin kendisine yaptırıyorlar. İntihara zorlananlar var. Butür olayların özellikle kırsal kesimde üzerinin kapatılması çok daha kolay. Bölgede genç kız ve kadın intiharının yüksek olmasının nedeninin altında eşi, ebeveynler tarafından intihara zorlanma gibi bir durum da var. Sadece intihar edeceksin demek de değil. Kadının artık yaşamdan bıktıracak duruma getirilmesi, başka çıkış bulmaması, iyice kuşatarak da kadın intihara sürükleniyor. Örneğin evden dışarı çıkarmıyor, bir yere hapsediyor, sürekli kilitli tutuyorsa bu tür yollarla kadınlar intihara sürükleniyor. Bunların ortaya çıkması çok zor ve kayıtlara intihar olarak geçiyor. Aile tarafından öldürülerek intihar süsü verilen olaylar da var. Onların bir kısmı aydınlanıyor. Ama baskıyla intihara sürüklediği zaman kayıtlara intihar olarak geçiyor. Bunun maddi bir delili yoktur.''

''SERT BİR DUVARLA KARŞILAŞIYORLAR''

Erkan, silahla kadının intihar etmesinin çok az olduğunu, bu yöntemi genellikle erkeklerin kullandığını anlatarak ancak silahla intihar eden kadınların da ortaya çıktığını vurguladı.

Töre ve namus cinayetlerinin önüne geçmek için toplumsal yapının değişmesi gerektiğini, kadın ve ailenin üzerindeki kontrolün, geniş bir çevrenin kontrolü ve geniş bir çevrenin sorunu olarak görüldüğünü anlatan Erkan, bu nedenle işlerin bu noktaya getirildiğini bildirdi.

Çekirdek aile yapısı ve bireyleşmeyle bu sorunun giderilebileceğini belirten Erkan, bir kişinin davranışında bütün aşiretin sorumlu olması, karar alma mekanizmalarına bütün aşiretin girmesinin kadına yönelik baskıyı arttırdığını, aileler çekirdek aile yapısına dönüştükçe baskının ve kontrol mekanizmasının da azalacağını dile getirdi.

Bölgede özellikle Diyarbakır ve Batman'da hızlı bir değişim olduğunu, bu değişime direnen bir yapının bulunduğunu aktaran Erkan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Kadınların talebi yükselmiş. Değişmek isteyen, başka türlü yaşamak isteyen bir kadın var. Aynı zamanda da çok sert bir geleneksel yapı ile karşılaşıyor. Bu geleneksel yapı kırmaya çalışan bir yapı var. Bunu kırmaya çalışınca sert bir duvarla karşılaşıyor. Böyle olunca bu tür sorunlar ortaya çıkıyor. Ama değişim eğilimi yüksek.''

Özellikle genç kadın intiharlarına mutlaka şüpheyle bakılması gerektiğini dile getiren Erkan, ''Bir fail bulmadan öte o çevrede neler olmuş ona bakmak gerekiyor. Kadını o ortama getiren mutlaka bir yapı ve durum ortaya çıkmıştır. Onun için şüpheyle bakmak bu sorunun çözümü için de yararlıdır. Böyle durumları çok doğal karşılamamak lazım'' diye konuştu.

ŞEKİL VE YÖNTEM DEĞİŞTİ

Bağlar Belediyesi Kardelen Kadın Evi Koordinatörü Mukaddes Alataş da kadın intiharında şüpheli vakaların bulunduğunu, cezalar ağırlaştırıldığı için töre ve namus cinayetlerinin şekli ve yönteminin değiştiğini söyledi.

Töre ve namus cinayetlerinin bazen 14-15 yaşındaki çocuklara yaptırıldığını, cezalar ağırlaştırılınca kadının ya intihara zorlandığını ya da intihar süsü verilerek öldürüldüğünü vurgulayan Alataş, bunların organizeli olduğunu belirtti.

Bütün vakalara şüpheyle baktıklarını anlatan Alataş, şöyle konuştu:

''Bir kadın intiharına şüpheli bakmak gerekiyor. Kadına yönelik çalışma yapan kurumların şüpheli bakması lazım. Şüphelerin bir araya getirmesi gerekiyor. Çoğunda zorlama var, mahalle baskı var. 'Kim ne der' gibisinden baskı var. Evin içerisinde tecrit edilme var. Kadınlar intihara itiliyor. Aile fertlerinden birinin cinayeti işlemesi ve intihar süsü verilmesi olayları da yaşanıyor. Mesela 'kadın silahla kendisini vurmuş' diyorlar. Kadın uzun namlulu bir silahı kendisine doğrultamaz. Kendisine doğrultsa bile eğer solak ise sağ eliyle kendisine ateş edemez. Böyle bir vaka vardı. Bir vakada da kadına önce tecavüz etmişlerdi, sonra da intihar süsü vererek öldürmüşlerdi. Ancak daha sonra Adli Tıp Raporunda ortaya çıktı.''

GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKMASI ÇOK ZOR


Diyarbakır Barosu Kadın Komisyonu Başkanı Zeynep Atlı Alar ise özellikle intihara sürüklenen kadınlar konusunda olayın gerçek yüzünü öğrenemediklerini, bu tür olayların yargı boyutuyla ilgilendiklerini, bu tür vakaların şekil değiştirerek karşılarına çıktığını söyledi.

Genellikle bu tür olayların aile içi olduğu ve ailenin fail ile aynı görüş içerisinde olduğunu anlatan Alar, ''Bunun sebebini bizim bilmemiz çok zor oluyor. Bunlar planlanarak yapılıyor. Kaza veya intihar süsü veriliyor. Ama bu gerçeğin ortaya çıkması aile içi ve namus sorunu olduğu için çok zor oluyor '' dedi.

Kaynak: Haberlink