28 Ağustos 2010 Cumartesi

DERSİM'DE ORMAN YANGINLARINI DURDURMAK İÇİN AÇIK ÇAĞRI


Dersim yanıyor... Dersim yakılıyor... 38'de ataları katledilen neslin şimdilerde devlet eliyle doğası katlediliyor. Son günlerde Türkiye’nin değişik illerinde çıkan orman yangınları yaygın medyada üçüncü sayfa duyarlılığıyla yer alırken, yakılan ormanlarla ilgili tam bir sansür uygulanıyor. Ormanların yağmasını hızlandıran bu uygulamalar karşısında, iklim değişikliği konusunda hükümetin adım atmasını beklemek ise tam bir hayalperestliğe dönüşüyor. Daha 18 Ağustos 2010 tarihinde, İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu ile ilgili genelge yayınlayarak iklim değişikliğinin “tehlikeli boyutlara vardığı” kabul edilmesine karşın yakılan ormanlar konusunda bir adım atılmıyor. Yanan Kürt coğrafyası olunca ses daha bir kısık çıkıyor, ateş düştüğü yeri yakıyor.
Kürt coğrafyasının yangınları çevrecinin daniskasının bile kulağına gitmiyor. Bir yandan inançları, coğrafyaları, evleri barajlar ile sular altında bırakılan Dersimliler diğer taraftan yanan ormanlarına ağlıyor. Bu sese kulaklarını tıkayanlar, iklim değişikliği konusunda sahici adım atmaktan söz edemeyecektir. Bu sese kulaklarını tıkayanlar, ekosistemlerin parçalanmasının önüne geçilmesi, türlerin çeşitliliğinin korunması gerektiğini dillendirmekte tüm samimiyetini yitirecektir. Ordadoğu’da savaş koşullarını değiştirmeye yönelik bir irade sergilemeden bu coğrafyanın iklimlerinin değişmesinin önü alınamayacaktır.
Dersim yok ediliyor... Yangınları Durdur İklimi Kurtar

Yanan sadece Dersim değil. Kürt coğrafyasını birçok yerinde operasyonların sebep olduğu yangınlar devletin denetiminde devam ediyor. Savaşı kanıksamış bir toplumun çocukları ölen Kürt ve Türk gençlerini, savaş zahiyatı olarak görmeye alışmışken anlaşılan o ki yanan ormanlar da, dur demediğimiz savaşın normal sonucu olarak görüyor. 'Yaşamak istiyorsak enerjiye ihtiyacımız var' diyen zihniyet barajları, nükleer santralleri, hayatımızda normalleştirirken, kendi çözemediği savaşı da her türlü sonucuyla hayatımızda var ediyor.
Karadeniz’deki HES’lerle, Dersim’deki yangınları yaratan zihniyetle, Akkuyu’daki nükleer santrale, 30 yıllık bu kirli savaşta kimyasal silah kullanan zihniyetin varlığına ve her türlü varoluş biçimine topyekun dur demek gerekiyor.
Dersim'in çığlığına ses vermek gerekiyor. Belki de bu ses savaşı kanıksamış vicdanımızın yeniden nefes almasını sağlayabilir. İklim Adaleti için Dersim’de orman yangınlarının sorumluları ortaya çıkarılmalıdır. Orman yakarak, barış sağlanamaz. Orman yangınlarına sessiz kalarak iklim değişkliğine karşı mücadele edilmez. Orman yakmaları karşısında tüm duyarlı toplum kesimleri, ekoloji, çevre ve yeşil örgütlere çağrımızdır.Bu savaş hepimizi yok edecektir.
Orman yangınları konusunda sesimizi yükseltelim, İklim adaletini isteyelim. Orman yangınları karşısında, barışı savunalım. Ormanda yanan her can vicdanımızdır.Ormanda yok olan her canlıyı savunmak aynı zamanda iklimlerin kurtarılması için en sahici adımdır.
Ekoloji Kolektifi