Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Rize İkizdere’de Cevizli Hidroelektrik Santralı’nı (HES) açarken ‘yalan söylemekle’ suçladığı ‘çevreci tip’lerden Başbakan’a jet yanıt geldi. 54 çevreci kuruluşun oluşturduğu Türkiye Su Meclisi Yürütme Kurulu üyesi Güven Eken dün bir açıklama yaparak ‘çevrecilerin neye itiraaz ettiğini’ bir kez daha anlattı: Dereye suyu geri bırakıyoruz diyorlar, evet bırakıyor, 500 metre sonra yeni bir HES için alıyorlar.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Rize İkizdere’de Cevizli Hidroelektrik Santralı’nı (HES) açarken ‘yalan söylemekle’ suçladığı ‘çevreci tip’lerden Başbakan’a jet yanıt geldi. 54 çevreci kuruluşun oluşturduğu Türkiye Su Meclisi Yürütme Kurulu üyesi Güven Eken dün bir açıklama yaparak ‘çevrecilerin neye itiraz ettiğini’ bir kez daha anlattı:
Doğa deliliği dedikleri işte bu: Kimse laf oyunlarıyla Türkiye’nin sularının yerli-yabancı şirketlere satıldığını inkâr etmesin. Dereleri alıyorsunuz, suyunu kapalı tünellerin içine koyuyorsunuz. O tünellerin tek kullanım hakkı dereyi alan şirkete ait. Projeyi şirket çiziyor, parayı şirket buluyor, inşaatı şirket yapıyor, elektriği şirket satıyor. Şirket dışında deredeki suya hiç kimse dokunamıyor. Doğaya ve halka da suyun yüzde 10’u ‘can suyu’ olarak veriliyor. Doğa deliliği dedikleri işte bu. Suyun yüzde 90 ’ını elektrik için alıyorlar, sadece yüzde 10 ’unu doğaya bırakıyorlar. Evet, gerçek bir delilik.
Düşünün bir kere Cumhuriyet 87 yıl önce kuruldu. Siz 49 yıllığına derelerin kullanım hakkını özel sektöre veriyorsunuz. Bu satmak değil de nedir?
Su tacirlerini değil halkı dinleyin: Görünen o ki Başbakan sadece HES tacirlerinden ve Bakan Eroğlu’ndan aldığı bilgilerle konuşuyor. Bir kere olsun HES mağduru olan bir köye gitti mi? Köylünün derdini dinledi mi? HES’ler nedeniyle tarlasının suyu çekilmiş çiftçiyle konuştu mu? Katledilen ormanları gördü mü? Başbakan Türkiye gerçeklerinden o kadar uzak ki kendi suyunu kurtarmak için çalışan köylüsüne ‘bu tipler’ diye hitap edebiliyor. Biz, bu işin arkasında esas hangi tiplerin olduğunu çok iyi biliyoruz. O tipler, dünyanın dört bir yanında suyun ticarileşmesinden para kazanan şirketler, şantiyeciler, çantacılar ve dolandırıcılar.
Su boşa akmaz: Su boşa akar diyorlar. O zaman Başbakan’ın damarlarındaki kan da boşa akıyor. O zaman kanının yüzde 90’ını versin, ondan da enerji üretelim. Dere dediğin kurdun, kuşun, insanın hakkıdır. Can damarıdır. O derede her canlının rızkı vardır.
Suyu bırakıyorlar ama: Dereye suyu geri bırakıyoruz diyorlar. Evet bırakıyorlar. Sonra yeni bir HES için 500 metre sonra tekrar tünellere alıyorlar. Küçücük bir dereye 20’den çok HES yapıyorlar. Dağın tepesinden denizlere kadar dereleri HES çöplüğüne çevirip takır takır kurutuyorlar. Peki suyu ne zaman bırakıyorlar? Su bıraktıkları günler sadece bakanların, valilerin ve basının o bölgeyi ziyaret ettiği günler. O günlerin dışında derelere bir damla su bile vermiyorlar.
Erdoğan: Doğa delisiyiz
Başbakan’ın tepki çeken sözleri şöyle: “Çevreci tipler vatandaşları yalan yanlış bilgilendiriyor. Diyorlar ki ‘Akarsular ve dereler satıldı.’ Tamamen, dört dörtlük bir yalan. Sadece ve sadece suların kullanım hakkı devrediliyor. HES’ler suyu yutmuyor, buharlaştırmıyor, buradan alıp başka yere taşımıyor. Biz doğa âşığıyız, doğa delisiyiz.”
Kaynak: Radikal