21 Haziran 2011 Salı

Mahkumlara "1 Mayıs'ta Gereksiz Slogan" Cezası


63 tutuklu ve hükümlü, Sincan 1 No.lu F Tipi Cezaevi'nde 1 Mayıs'ı marşlar ve sloganlarla kutlayınca, "gereksiz slogan atmaktan" bir ay iletişim ve ziyaretçi yasağıyla cezalandırıldı.

Ankara'daki Sincan 1 No.lu F Tipi Cezaevi'nde 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı, dışarıdaki arkadaşları gibi sloganlar ve marşlarla kutlamak isteyen tutuklu ve hükümlülere ceza yağdı. 57 mahkûm bir ay "iletişimden men", altı mahkum da bir ay "ziyaretçi yasağıyla" cezalandırıldı.

Cezaevinin A, B ve C bloklarında kalan 63 siyasi tutuklu ve hükümlü, 1 Mayıs'ı marş söyleyerek ve slogan atarak kutlayınca, cezaevi yönetimi, bu mahkûmlar hakkında tutanak tuttu ve soruşturma açtı. Ankara 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu, soruşturmanın sonucunda 63 tutuklu ve hükümlünün cezalandırılmasına karar verdi.

Kurul, 57 tutuklu ve hükümlünün, "Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun"un 42. maddesine göre cezalandırılmasına karar verdi. Kanuna göre, ceza alanlar, "bir ay boyunca mektup, faks ve telgraf almak ve yollamaktan, televizyon izlemekten, radyo dinlemekten, telefon etmekten ve diğer iletişim araçlarından yararlanmaktan" men edilecek.

Altı mahkûm da haklarında daha önceden "iletişimden men" cezası verildiğinden, bir aylığına ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılmakla cezalandırıldı. Karara İnfaz Hakimliği'nde itiraz edildi.

"Gerekli marşlar" hangileri?

bianet'e konuşan Avukat Evrim Deniz Karatana, bu cezalar kesinleştiğinde mahkûmların infaz süresinin de etkileneceğini açıkladı. Hükümlülerin ceza aldıkları bir aylık süre, cezaevinde kalmaları gereken süreden düşüleceğinden, bir ay fazladan hapishanede kalacaklar. Karatana, özetle şunları söyledi:

* Yasa metni sorunlu çünkü yasada "gereksiz slogan" diye muğlak ve keyfi uygulamalara açık bir ibare yer alıyor. Marş söylemenin "gerekli olduğu durumlar" konusunda yasa metninde bir açıklık yok. Ayrıca, insanlar tabii ki " Mayıs'ta atacakları sloganlara kendileri karar verecek.

* Cezaevi yönetimi de kendilerine tanınan bu hakkı sonuna kadar kullanıyorlar ve sık sık bu tür keyfi uygulamalarda bulunuyorlar. Tutuklu ve hükümlüler sürekli bu cezalara maruz kalıyor. Bu insan haklarına aykırı.

* Mahkûmların talep ettiği ve haklarında toplatılma ya da yasaklama kararı çıkmamış kitap ve dergilerin verilmesi de tamamen idarenin keyfiyetine dayalı. "Cezaevi güvenliğini tehdit eder" gerekçesiyle birçok yayının mahkûmlara verilmediğine tanık olduk.

* Bu olanlar, tecrit uygulamalarının sonucudur. Tutuklu ve hükümlüleri baskı altına almayı, günlük yaşantılarını zorlaştırmayı ve düşünceyi "ıslah etme" amacı taşıyan uygulamalar...

"Kitap ölüm orucuna özendirebilir"

Sincan 1 No.lu F Tipi Cezaevi'nde, Şubat ayında, Avukat Güçlü Sevimli'nin "Hayata Dönüş Operasyonu, Koğuştan Hücrelere" isimli kitabının mahkûmlara verilmesine yasak getirilmişti.

Türkiye'de F tipi cezaevlerine geçiş sürecini ve Hayata Dönüş Operasyonu'nu anlatan kitabın, "hücre tipi cezaevini kötü gösterdiği, ölüm orucunu özendirdiği ve hükümlüleri aynı eylemler konusunda cesaretlendireceği" gerekçeleriyle alınmadığı açıklanmıştı.

Karatana, kitabın yasaklanmasıyla ilgili yaptıkları itiraz başvurusunun değerlendirildiğini, süreç tamamlandığında sonuç olumsuz olursa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuracaklarını söyledi.

Kaynak: Bianet