Sosyal konulardan askeri harcamalara kadar bütün harcama kalemlerine kamu bütçesinden ne kadar kaynak ayrıldığını ortaya koymak için kurulan Kamu Harcamalarını İzleme Platformu, 2010 yılına ilişkin raporunu tamamladı. Sosyal devlet olma ilkesi ile övünen hükümetin sosyal koruma harcamalarını bir önceki yıla göre daha da kısarak yüzde 1.19’a çektiğinin, bunun GSYH içindeki payının ise yüzde 12.99 olduğunun vurgulandığı raporda, askeri harcamalarla ilgili kararların üzerindeki denetimin eksik olması eleştirilirken, askeri harcamaların bilinmediğine dikkat çekildi.
Yaklaşık 2 yıl önce İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurhan Yentürk’ün çağrısı ile bir araya gelen ve aralarında Uluslararası Af Örgütü, Çevre Hukuk Derneği, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu gibi sivil toplum girişimlerinin de yer aldığı çok sayıda kurumdan oluşan Kamu Harcamalarını İzleme Platformu bu yıl ki raporunu açıkladı. Kamu kaynaklarından, sosyal korumaya, çocuğa, gençliğe, eğitime ve askeri harcamalara ne kadar pay ayrıldığına yönelik yapılan çalışmanın sonucunu milletvekillerine bir mektup halinde gönderen platform üyeleri, askeri harcamalar üzerindeki sivil ve parlamenter denetimsizliği de eleştiriyor.
PAY, AB ÜLKELERİNİN GERİSİNDE
Türkiye’de 2010 yılında sosyal güvenlik, sağlık, sosyal yardım ve sosyal hizmetleri kapsayan “Sosyal Koruma Harcamaları”nın GSYH içindeki payının yüzde 12.99 olduğu ifade edilen rapora göre, bu oran 27 AB ülkesinin çok çok altında. Yentürk, bu verilerin sosyal koruma alanında çok yetersiz olduğunu ifade ederek, “Siyasi partiler sürekli olarak düzenli gelir sağlama konusunu gündeme getiriyorlar. Partilerin gerekli kaynağı nereden sağlayacaklarını açıklamalarını bekliyoruz” diye konuştu.
SOSYAL YARDIM 1.34’DEN 1.19’DA İNDİ
Raporda, asgari gelirin yükseltilmesi ve sosyal koruma gibi alanlardaki bütçenin yükseltilmesi ile ilgili önerilere de ayrıntılı olarak yer veriliyor. Askeri harcamaların azaltılmasını ve faiz ödemelerinden elde edilecek kaynağın sosyal koruma harcamalarına yönlendirilmesi önerilen raporda, vergi reformunun önemli bir kaynak yaratacağı belirtiliyor. Yentürk, yoksullara yönelik sosyal yardım, sosyal hizmetler ve yeşil kart harcamalarının GSYH içindeki payının 2010’da sadece yüzde 1.19 olduğunu ifade ederek, bu oranın çok yetersiz olduğunu belirtti. Bu oranın 2009’da yüzde 1.34 iken 2010’da 1.19’a düşmesini şaşırtıcı bulan Yentürk, yoksullukla mücadele stratejisinin hazırlanması gerektiğine dikkat çekti.
ASKERİ HARCAMALAR ŞEFFAF DEĞİL
Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfının harcamaları, örtülü ödenekten karşılanan askeri harcamaların düzeyi ve ücretli ve gönüllü köy kurucularına yönelik silah alım harcamaların bilinmediği yönünde bilgilerin yer aldığı raporda, askeri harcamaların GSYH’ya oranı yüzde 2.1 civarında olduğu ve bu oranın NATO Avrupa ortalaması olan 1.7’ye düşürülmesi öneriliyor. Raporda, askeri harcamalarla ilgili kararlar üzerinde sivil ve parlamenter denetim eksikliği ifade edilirken, askeri harcamalara yönelik denetimlerin yayınlanmasına getirilen yasak eleştiriliyor. Askeri harcamaların şeffaf ve izlenebilir olmasını ve STK’ların ve hatta parlamentonun denetimine yeterince açık olması talebinin demokratik bir talep olduğunu ifade eden Yentürk, son olarak 1988 ile 2004 yılları arasında yer alan 15 yıllık harcamaların eğitim harcamalarının üzerinde olduğuna dikkat çekti.
TBMM’ye gönderilen rapora, meclis üyelerinin ne yönde tepki vereceği ise merak konusu. (İstanbul/DİHA)
ÇOCUK YARGILAMA SÜRELERİ 326 GÜN
Raporda, 2009’da Adalet Bakanlı ğına bağlı ceza infaz kurumları içinde 1386 çocuk, çocuklara özgü koşullarda hizmet alırken, 656 çocuğun yetişkinlere özgü koşullarda kaldığı belirtiliyor. Tüm çocukların çocuğa özgü koşullarda hizmet alması için gerekli bütçenin ayrılması gerektiğini anlatan Yentürk, “Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılama süresi ortalama 267 gün iken, çocuk mahkemelerinde bu süre artmakta ve 326 gün olmaktadır. Bu süreyi yetişkin yargılaması ile karşılaştırdığımızda, çocuk yargılamasının çok daha uzun sürdüğü görülmektedir. Bu durum kabul edilemez” diye kaydetti.
Raporda, 2009’da Adalet Bakanlı ğına bağlı ceza infaz kurumları içinde 1386 çocuk, çocuklara özgü koşullarda hizmet alırken, 656 çocuğun yetişkinlere özgü koşullarda kaldığı belirtiliyor. Tüm çocukların çocuğa özgü koşullarda hizmet alması için gerekli bütçenin ayrılması gerektiğini anlatan Yentürk, “Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılama süresi ortalama 267 gün iken, çocuk mahkemelerinde bu süre artmakta ve 326 gün olmaktadır. Bu süreyi yetişkin yargılaması ile karşılaştırdığımızda, çocuk yargılamasının çok daha uzun sürdüğü görülmektedir. Bu durum kabul edilemez” diye kaydetti.
YARDIMLAR ONUR ZEDELEYİCİ
Yentürk, insanların damgalanmadan, yurttaş olmaktan kaynaklı düzenli temel gelir desteğinin geliştirilmesinin yoksulluk ve sosyal dışlanma ile mücadelede önemli olduğunu da savunduklarını sözlerine ekleyerek, “Türkiye’de yardımların yoksullara ulaştırılma yöntemi insanların muhtaç olduklarını kanıtlamak zorunda bırakılarak damgalanmaları, insanlık onurunu kırmakta ve insan hakkı ihlali düzeyine ulaşmaktadır” dedi. “Devleti hayırsever değil sosyal devlet olarak görmeyi tercih ediyoruz” diyen Yentürk, Türkiye’de kişi başına sağlık harcamasının yıllık 479 dolar olduğunu ifade ederek, bu oranla Türkiye’nin AB ülkeleri arasında son sırada olduğunu söyledi.
Kaynak: Evrensel