19 Temmuz 2010 Pazartesi

Makina Mühendisleri Odası: Cumhurbaşkanı Akkuyu Nükleer Santrali Anlaşmasını Onaylamamalı

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, Türkiye'nin enerji alanında yatırımcı şirketlerin çıkarlarını değil, yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı, ulusal ve kamusal çıkarları gözeten kamusal planlama, kamusal üretim, kamusal denetim esaslı strateji ve programlar uygulaması gerektiğine dikkat çekerek, Rusya Federasyonu ile yapılan Akkuyu Nükleer Güç Santrali Anlaşması'nın Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmaması gerektiğini vurguladı

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar tarafından yapılan açıklamada, Türkiye ile Rusya Arasında Akkuyu'da Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşmayı Onaylayan Kanun Tasarısı'nın, TBMM Genel Kurulunda kabul edildiği belirtilerek, yasanın Mersin Akkuyu'da bir nükleer güç santrali kurulması ve işletilmesine yönelik düzenlemeler içerdiği vurgulandı. Çakar açıklamasında AKP iktidarının, nükleer enerji gibi bilimsel ölçütlerin titizlikle ve planlı bir şekilde uygulanması gereken bir alanda, bu yasa ile ülke ekonomisi, ulusal ve kamusal çıkarlar, çevre ve insan faktörlerini dışlayıcı, dışa bağımlığı artırıcı bir karara daha imza attığına dikkat çekti. Bu anlaşma ile Rusya Federasyonu'nun proje şirketine bedelsiz arazi tahsisi yapılması, 15 yıl yüksek fiyatlı alım garantisi sağlanması gibi avantajlarla, yatırımcı Rus firmasına, kendi topraklarından uzakta, her türlü riskten arınmış olarak nükleer santral işletme olanağı elde ettiğini ileri süren Çakar, "Türkiye açısından ise Rusya'ya doğalgazda yüzde 54, petrolde yüzde 30 oranındaki bağımlılığa nükleer enerji eklenmektedir. Uluslararası Atom Enerjisi Komisyonu verilerine göre; ülkelerin nükleer enerji programına geçişleri uzun yıllar süren çok ciddi ve kapsamlı çalışmaları gerektirmektedir. Bu çalışmalar içinde ulusal enerji stratejisiyle bağlantılı nükleer enerji programı, ayrıntılı yasal altyapı, ikincil mevzuat ve düzenleyici altyapı, nükleer güvenlik ve silahsızlanma programları, radyasyondan korunma, ulusal elektrik şebekesiyle bağlantı, insan kaynakları planlaması, halkı bilgilendirme ve aydınlatma çalışmaları, santral sahası ve yardımcı tesisler planlaması, çevresel koruma, acil durum ve emniyet planlaması, nükleer yakıt çevrimi ve radyoaktif atıkların yönetimi ve yerli sanayinin katılımı gibi başlıklar bulunmaktadır. Bu konularda Türkiye'de yapılan çalışmalar sınırlı ve yetersizdir" dedi.

-"SORUMLULUKLARIN YATIRIMCI RUS ŞİRKETİNE BIRAKILMASI GAYRİ CİDDİ BİR DAVRANIŞ"-

İlgili kuruluşlarının kim olduğunun bile kararlaştırılmamış, düzenleyici kuruluşun görev ve yetkileri tanımlanmamışken, bütün bu çalışmaların ve sorumlulukların yatırımcı Rus şirketine bırakılması gayri ciddi ve kabul edilemez bir davranış olduğunu ifade eden Çakar, bunun ulusal egemenlik haklarının ihlal edilmesi olduğunu kaydetti. Nükleer enerji gibi çok ciddi bilimsel içerik ve teknik esaslar dahilinde ele alınması gereken stratejik bir yatırım alanının gecekondu tarzı bir yaklaşımla, ulusal ve kamusal çıkarlar gözetilmeksizin, yalnızca yatırımcı şirketin haklarını korumayı esas alan bir düzenleme ile gerçekleştirilemeyeceğine dile getiren Çakar açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin bir nükleer santral ihale yasası bulunmasına karşın nükleer enerji yasası, nükleer enerji ile ilgili bütünsel bir planlaması ve tamamlanmış düzenleyici mevzuatı bulunmamaktadır. İlk yatırım maliyetleri diğer yakıtlı santrallere göre çok daha pahalı ve yatırım dönemleri (8-15 yıl) çok uzun olan nükleer santraller, teknoloji ve yakıt yönünden de tamamen dışa bağımlı, atıklarının yönetimi ise sorunlu ve pahalıdır. İşletilmeleri teknolojik riskler içeren, ekonomik ömürleri dolunca söküm maliyetleri ilk yatırım maliyetlerini aşabilen nükleer santrallere Türkiye hazır değildir."

-TÜRKİYE'NİN ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIĞINI AZALTACAK ALTERNATİF ENERJİ POLİTİKALARI GELİŞTİRİLMELİ-

Nükleer enerjinin, Türkiye'nin birincil enerji önceliği ve gereksinimi olmadığını ileri süren Çakar, elektrik üretiminde dışa bağımlılık oranının yüzde 60, toplam birincil enerji tüketiminde dışa bağımlılık oranının yüzde 73 olduğu Türkiye'nin enerji gereksiniminin karşılanmasına yönelik yeni kaynak arayışları, bu bağımlılığı azaltacak, yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı alternatif enerji politikalarıyla karşılanabileceğine dikkat çekti. Bu açıdan Türkiye'nin nükleer santralden elde edilecek enerjiden fazlasını sağlayacak yerli kaynak potansiyeline ve alternatif çözüm olanaklarına sahip olduğunu aktaran Çakar açıklamalarına şöyle devam etti:

"Ancak bu gerçekleri dile getiren TMMOB ve bağlı Odaların, bilim insanlarının, duyarlı kurum ve kuruluşların, ülke ve halk çıkarlarını esas alan çağrılarına kulaklar tıkanmakta, nükleer lobilerin kar hırsları doğrultusunda kararlar alınmaktadır. Enerji verimliliği uygulamalarının etkinleştirilmesi ve enerji tasarrufu sağlanması; yeterince değerlendirilmeyen linyit, hidrolik, rüzgar enerjisi, jeotermal ve güneşe dayalı elektrik üretim potansiyelinin harekete geçirilmesi; birincil enerji tüketimi ve elektrik üretiminde dışa bağımlılığın azaltılması, serbestleştirme ve özelleştirmelerden vazgeçilerek kaynakların esas olarak kamusal çıkarlar gözetilerek değerlendirilmesi, kamusal planlama, kamusal üretim ve denetim öncelikli enerji politikası olmalıdır. Yalnızca bu anlayışla ve enerji ile ilgili tüm alanlarda bütünlüklü bir planlama kapsamında, uzun erimli, dışa bağımlılığı ve riskleri azaltılmış bir nükleer enerji/teknoloji planlaması Türkiye'nin ulusal toplumsal çıkarlarına uygun olabilecektir. Bütün bu nedenlerle söz konusu yasa Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmamalıdır."

Kaynak: ANKA