14 Şubat 2010 Pazar

Ahlaken Yanlış Olmasının Yanı Sıra Hayvan Deneylerinin Bilimsel Araştırmalara Katkısı Yok Denecek Kadar Az.

Kaiss ve Paul York

Toronto Üniversitesi’nin kapalı kapılarının arkasında canlı hayvanlar insanlık dışı bilimsel araştırmaların ve deneylerin özneleri durumundalar. Bağışıklık uzmanları ve tıbbi araştırmacılar; fareler, domuzlar, tavşanlar, primatlar, kaplumbağalar, kobay fareleri ve omurgasız hayvanlar üzerine Tıp Bilimleri ve MaRs binalarında zalim ve gereksiz deneyler yürütüyorlar. Bu deneyler sık sık üniversiteye taleplerini yerine getirmesi için para ödeyen şirketler adına yapılıyor.

Ancak bu zalim uygulamada Toronto Üniversitesi tek örnek değil. Bu tür deneyler her yerde yapılıyor.

Tıbbi deneyler, ürün denemeleri ve eğitim amacıyla hayvanların kullanılması , hem çok tartışılan hem de üzerine çok fikir üretilen bir konu. Meseleler kompleks olsa da, hayvan deneylerinde çekilen acı ne yazık ki çok gerçek. Kanada’da her sene araştırma merkezleri ve üniversitelerde milyonlarca hayvan federal ve özel finans sağlanarak deneylerde kullanılır. Örneğin; rhesus maymunları gibi primatlar (ayrıca makak maymunları olarak da bilinirler) hayatları boyunca laboratuarlarda tutulup ölene dek testlere tabi tutulurlar. Çeşitli deneylerde kullanılırlar, büyük acı çekmelerine sebep olan ve sıklıkla SARS, TB HIV, hepatit ve çeşitli kanser türlerine yakalanmalarına sebep olan klinik ilaç denemelerinde kullanılırlar. Primatlar ayrıca rutin olarak mütemadiyen senelerce yoksunluk deneyleri ve psikolojik deneylerde kullanılırlar.

Çoğu hayvan deneylerden sonra ötenazi ile öldürülür. Hayatlarının bir manası yoktur.

Hayvan deneylerini savunanlar sık sık bu tür deneylerin insan hayatını kurtardığını söyler; ama aslında hayvan deneylerinin çoğunun insanlığa bir faydası yoktur. Bazı hayvan deneylerinin gerekli aşamaları sağladığını gördüğümüz birkaç ünlü örnek var; ancak bu iddiaların açık seçik, net örnekler olduğu söylenemez.

Bir örnek olarak çocuk felci aşısını verebiliriz. Tıp camiasında da aşının maymunlar üzerinde klinik deneyler yapıldıktan önce mi sonra yapıldığına dair tartışmalar sürmektedir. Buna ek olarak, çocuk felci oranının şu an azalmış olmasının sebebi olarak toplumun daha iyi hijyen sağlaması gösterilmektedir, yoksa aşı değildir bu durumun düzelmesinin sebebi. Çiçek hastalığı aşısının da tartışmaya açık bir tarihi var, bazıları klinik deneyler başlamadan iyi sonucun elde edildiğini iddia ediyorlar.

“Dirikesim sayesinde başarılmış hiçbir başarıdan haberim yok, böyle bir barbarlık ve zulüm uygulanmadan elde edilebilecek bilimsel bir keşiften haberim yok.” Bu sözler ünlü Mayo Clinic’in başkan yardımcısının oğlu Dr. Charles Mayo’ya ait.

Kanada’daki hayvanları koruma kanunları hayvan denekleri korumak için neredeyse hiç bir şey yapmıyor. Kanada Hayvanları Koruma Konseyi, Kanada’da araştırma hayvanlarının kullanılmasını düzenlemek ve izlemek amacıyla kurulmuş federal bir kuruluş. Konsey, laboratuar hayvanlarına uygulanması gereken temek standartların altını çiziyor, ama burada esas olan rıza gözetmek. Bu konseyi eleştiren Brock üniversitesi sosyoloji bölümü hayvan hakları etiği uzmanı ve profesör David Sztybel insancıl olmayan davranışları engellemek amacıyla konan engellerin bir çok sebepten ötürü yetersiz olduğunu söylüyor. Mesela; emsal taramalar hayvanların çektiği acıya karşı duyarsızlaşan aynı bilim adamları tarafından yapılmaktadır. Bilimsel gelişme olarak kabul edilen standartlar oldukça düşük. Araştırma kuruluşları sistemli bir şekilde deneylere alternatif olabilecek yolları araştırma konusunda başarısızlık gösteriyorlar. Bazı araştırmacılar da finansal teşviklerle hibe parası elde etmelerini sağlayak klinik deneylere olumlu gözle bakmaktadır. Styzybel eleştirisini Konsey’in önlemek yerine hayvanlara uygulanan zulmü meşrulaştırdığını söyleyerek bitirir.

Hayvan deneyleri sayısız bilimsel çıkmaz sokaklara girilmesine yol açmıştır, daha insancıl tekniklere yönelmekten hem dikkatleri hem de finansal destekleri kendine doğru çevirmiştir. Gerçekte hayvan deneyleri nadiren ilaçların ve diğer ürünlerin insanlar için güvenli ve etkili olmasını garantiler. Düzenleyiciler insanlarda hastalığa ya da ölüme yol açması ve tepkiler sebebiyle bir çok ilacı piyasadan çekmiştir, bu hastalık ve ölümler daha önceki hayvan deneyleri tarafından tahmin edilememiştir. Örneğin, Thalidomide hiçbir olumsuz etki görülmeden binlerce hayvan üzerinde denendi; ama ardından piyasaya çıkarıldığında insanlarda ciddi deformasyonlara yol açtı. Bir ilacın bir insan üzerinde ne gibi bir etkisi olacağını bilmek için bu ilacın bir insan üzerinde uygulanması gerekir. Bu da şu anda piyasada bulunan ilaçların çoğunun ister laboratuarda ister dışarda olsun herhangi bir türe zarar vermesini haklı çıkarıp çıkarmadığı sorusunu ortaya koyuyor.

Hayvan deneylerine etik gerekçelerle karşı çıkanlar bir diğerine faydası olması için bir türe zarar vermeyi ahlaken yanlış buluyorlar. Söz konusu zarar vermek olunca insanlar ve hayvanlar arasında bir fark yoktur: hepimiz acı çekeriz, hiç birimiz esir tutulmak ve işkence görmek istemez. Eğer rıza gözetmeden yapılan deneyler ve işkenceye insanların maruz kalması etik olarak yanlışsa o zaman bunu hayvanlara yapmak da aynen yanlıştır. Ahlakbilimci Peter Singer şöyle söylüyor, “ya hayvanlar bize benzemiyorlar ve bu yüzden hayvan deneylerinin bizlere faydalı bir bilgi verdiği yok, ya da onlar bizim gibi, bu durumda deneyler kesinlikle yapılmamalı”.

Dahası, hayvan deneylerine alternatif olacak metodlar da mevcut. Modern ve yenilikçi metodlar arasında gelişmiş bilgisayar teknolojisi ve mikrocerrahi modelleri ve geribesleme mekanizmalarına sahip mankenler var, bu metodlar bir çok üniversitede norm haline gelmiş durumda. Bir çok üniversitede hiçbir hayvan laboratuarı bulunmayan müfredat programları kullanılıyor. John Hopkins Üniversitesi laboratuar hayvanları kullanmak yerine, acı ve stresi azaltmak için daha iyi testler yapmak ve deneylerde kullanılan hayvan sayısını azaltmak için yerine yeni metodlar arayan bilim adamlarıyla çalışıyor.Toronto Üniversitesi de bu örneği izlemeli ve kendisini bu insanlık dışı antika araştırma pratiklerinden kurtarmalıdır.

Çeviri: CemC

http://www.hayvanozgurlugu.com/news.php?extend.440