Kimileri sahibi tarafından terk edilmiş, kimileri vahşi hayattaki binlerce tavşanın vurulup, derin donduruculara konularak İsveç’te bir ısıtma ünitesinde yakıldığı ortaya çıktı. Stockholm’de bu şekilde profesyonel avcılık yapan Tommy Tuvunger, Alman dergisi Spiegel’e, şehir yönetimi için bu şekilde avcılık yaptığını ve kontrol edilemeyen tavşan sayısının bu şekilde 6000′den 3000′e indiğini belirtti. Tavşanların avlandıktan sonra donduruculara konulduğunu ve belli bir sayıya ulaşılınca ilgili nakliyecinin gelip aldığını ekledi. Tuvunger hayvan ölülerinden yakıt imâlini normal bulduğunu da belirtti. Nakliyecinin sadece tavşan değil, kedi, geyik, at ve inek de aldığını ekledi. Medya raporları, dondurulmuş tavşanların Karlskoga’da hayvanların biyoyakıta dönüştüğü bir ısıtma merkezine görütüldüklerini ve evlerin bu şekilde ısıtıldığını söylüyor. Bu merkezdeki sözcü yorum yapmaktan çekindi. Merkezin tedarikçisi, hayvanlardan biyoyakıtı üreten bir firma olan Konvex’e de yorum için ulaşılamadı.
Konvex, Daka Biodiesel adlı Danimarkalı bir gruba bağlı. Grubun web sitesinde biyodizel ve biyoyakıtın “mezbahalar ve temel tarımdan” gelen hayvanların yağından üretildiği ve pazarlandığı belirtiliyor.
İsveç’teki Vahşi Tavşanları Koruma Derneği ise tavşanlarla mücadelenin onları öldürmeden de yapılabileceğini belirtirken, tavşanların bir endüstriyi besleme tehlikesine işaret ediyor.
Biyoyakıt nedir?
Biyodizel hayvan ve bitki yağlarının alkol ile reaksiyonu sonucu ortaya çıkan yağ asidi metil esterlerinden (YAME) oluşuyor. Alkol olarak metanol, bazen de etanol kullanılıyor. Biyoyakıtların bitkisel kaynakları odun (çeşitli ağaçlar), yağlı tohum bitkileri (kolza, ayçiçek, soya v.b), karbohidrat bitkileri (patates, buğday, mısır, pancar, enginar, v.b.), elyaf bitkileri (keten, kenaf, kenevir, sorgum, miskantus, v.b.), protein bitkileri (bezelye, fasulye, buğday v.b.), bitkisel artıklar (dal, sap, saman, kök, kabuk, v.b.) kullanılıyor. Hayvansal kaynaklar ise literatürde “hayvansal atıklar” olarak geçiyor.
Petrolden elde edilen yakıtın hava kirliliği açısından en önemli olumluluğu karbondioksit yayılımını yüzde 75 düzeyinde azaltması. Biyodizelin bu şekilde küresel ısınmaya yol açan sera etkisindenki ana bileşen olan karbondiyoksitin azaltılacağı düşünülüyor. Ancak biyodizelin teşvik edilmesinin arkasındaki esas nedenin petrol fiyatlarındaki artışlarla ilgili olarak, “enerji güvenliği” ihtiyacının da olduğu düşünülüyor.
AB 2010 itibariyle yakıt kullanımın yüzde 5.75′inin biyodizel olmasını hedefledi. 2020 için ise hedef yüzde 10. ABD’de biyodizel üretimi 2000 yılında 2 milyon galonken 2005′de 75 milyon galon ve 2008′de 700 milyon galon oldu.
Besinler insanları değil araçları doyuruyor
Biyoyakıtların gıda fiyatlarını yükselttiği, son yıllardaki kuraklıkla birlikte gıda arzını azalttığı iddiası oldukça sık dillendiriliyor. Sözgelimi AB’nin biyodizel ihtiyacı için az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin toprakları ayrılıyor. Buradaki çiftçilere daha fazla destek verildiği için bu ülkeler kendilerini besleyecek yerel ürünler yerine AB’nin biyoyakıtı için ürün yetiştiriyorlar. Halihazırda Danimarka’dan daha büyük bir alan bu şekilde biyoyakıt hammadesi üretimine ayrılmış durumda.
Castro’dan uyarı
Fidel Castro, 2007 yılında Bush’un biyodizel kullanan arabaların teşvik edilmesi ve biyodizel üretiminin arttırılması konusunda otomotiv baronlarıyla yaptığı konuşmadan hemen sonra yaptığı konuşmada sorunun enerjinin maliyetini indirmek değil, yiyeceklerin enerjiye çevrilmesi olduğunu belirtmişti. Dünyada 3 milyar insanın açlık ve susuzluktan erken öldüğünü belirten Castro, sözgelimi mısırdan biyodizel üretimi endüstri haline geldiğinden dünyada milyonlarca aç insanın artık mısır yiyemeyeceğini belirtmişti. Hatta mısır ekiminin teşvik edildiği durumda birçok ülkede ağaç kalmayacağını ve iklim değişimleri yaşanacağını öngörmüştü. Castro, enerjinin maliyetini düşürmenin yanında tüketiminin azaltmanın yollarının da düşünülmesini önermişti.
İş hayvan katliamına dönüşebilir
İsveç’te tavşanların yakıt üretimi için kullanılması ise, bu sektörün hammaddesi haline gelen hayvan soyunun tükenmesi tehlikesini akla getiriyor. Söz konusu şirket, sadece tavşanlardan biyoyakıt üretmiyor. Şirket için hayvan toplayan taşeron, kedi, geyik, at ve inek gibi hayvanları da topluyor. Dünyanın doğal kaynakları en fazla tüketen sektörlerinden olan yakıt üretiminin, hayvanları öldürüp yakıta çevirmekte sınırının ne olacağı henüz tam olarak bilinmiyor.
Kaynak: Karasaban