8 Kasım 2010 Pazartesi

Hepiniz soğukkanlı birer katilsiniz!

Tüketiminizin sesi vadide gece gündüz hiç durmadan çalışan kepçe ve dozer sesleriyle yankılanıyor. Prize taktığınız fişlerin ucu, doğa ananın en bakir köşelerine kadar uzanmış durumda. Tüketiminizin seslerini dinliyorum 24 saat hiçdurmadan, yuvarlanarak dere yatağında parçalanan, parçalanırken ormandaki sincapları, karıncaları, kaplumbağları ve deredeki balığı, kurbağayı parçalayan kayaların seslerini... Ağaç motoruyla kesildikten sonra devrilirken çıkardığı sesler yankılanıyor vadide yaşlı ağaçların. Üzerlerinde yuvası olan kuşların yavrularının çığlığı, taş kırma makinasının vadiyi sarsan sesinden ürken gebe bir geyiğin düşük yaparkenki çığlığına karışıyor.

Sizler tükettiklerinizle birer katilsiniz. Günlük yaşantılarınızda farkındasızca attığınız her adımda acımasız birer katilsiniz. Çocuğunuzdan yaşlınıza, zengininizden fakirinize, çevrecilerinizden hükümetlerinize, dindarlarınızdan ataistlerinize, faşistlerinizden anarşistlerinize, hepiniz ikiyüzlü ve soğukkanlı birer katilsiniz. Elleriniz, evleriniz, sokaklarınız, kıyafetleriniz temiz gözükebilir. Tüketiminizin ne kadar kanlı olduğuna ben 24 saat gece gündüz şahitim.

Sosyal ortamlarınızda en güzel zannettikleriniz bile buralardan çok çirkin görünüyor. Çirkinsiniz. Onun için belkide bu çirkinliklerinize devam edebilmek için tüm güzellikleri yok ediyor attığınız her adım. İkiyüzlüsünüz. Başka konuşup, başka yaşıyorsunuz. Bolluk içinde açsınız. Doymuyor tatmin olamıyorsunuz. Attığınız her adımda milyonlarca canlı her an acı içinde yokolurken, siz süslenip sokaklarda zevk peşinde dolanıyorsunuz. Komiksiniz aslında. Trajikomik. Yokettiklerinizden biri olmama rağmen, vadideki tüm akrabalarım gibi sizlere acımaktan kendimi alıkoyamıyorum. Üzerine ağaç motoruyla gelenlere karşı direnmeyen ağaçlar gibiyim. Tüketiminizin yarattığı bu yıkımdan ve seslerden kaçmıyoruz biz.

Mutluyuz, huzurluyuz. Barış doluyuz ölümümüze karşı. Yabancı bilmediğimiz, heran çıplak ayak üzerinde yürüdüğümüz, bizi besleyen, büyüten toprak anaya kavuşmamız bizim sevdiğimize kavuşmamızdır. Sizler, ruhsuzlar, sevimsiz korkaklar, öldürdüklerinizle her gün ölüsünüz. Hiç yaşamadınız bile. Duymadınız, görmediniz, koklamadınız, aşık olmadınız aslında birkez bile. Bizler akrabalarımızla el ele her anında aşk ile dans ettiğimiz bu topraklara gireriz bir gün elbette.

Tekrar doğmak için birlikte.

Kendi yaratısı bu yıkım seslerinden korkup kaçan dost bildikte oldu zamanında aynı yolda yürüyor gözüken. Kendilerinden kaçıyorlar aslında. Korktuklarıda kendileri. Onun için kaçtıkları her yerde olacak her an içlerinde taşıdıkları samimiyetsizlikleri. İkiyüzlü ve bahaneli kandırılmışlıkları. Ve sizlerin yarattığı bu kepçe ve dozer sesleri bizleri temizliyor aslında. İkiyüzlü dostlar bu seslerden kaçıp uzaklaşırken, kardeşler çıka geldi doğa anamızın dört bir kucağından. Varlıklarına şükürler olsun. Beraber ölmekten onur duyduğum.

Alakır'dan yaban domuzu