9 Ekim 2013 Çarşamba

"Önleyici Gözaltıyla Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kalmaz"

Yrd. Doç. Dr. Altıparmak, “önleyici gözaltı” uygulamasının hayata geçmesi durumunda işkence ve kötü muamelenin artabileceğini söyledi ve ekledi: "AİHM ne diyorsa tam tersini yapıyorlar."



Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, polisin, eylem yapma ve olay çıkarma olasılığı olanları hakim, savcı izni olmadan direkt gözaltına alabileceği ve “memura mukavemet”e verilen cezaların artırılacağı yönünde düzenleme yapılmasıyla ilgili olarak “Daha düzenlemeyi net olarak görmedim, haberlerden takip ediyorum. Ancak son derece tehlikeli buluyorum. AİHM ne diyorsa, tam tersini yapıyorlar” ifadelerini kullandı.

“İşkence ihtimali yükselir”

bianet’e konuşan Altıparmak, “önleyici gözaltı”nın iki alt başlıkta önemli sorunlar yaratacağı görüşünde.

“Birincisi herhangi bir meydana giden bir kişinin çantasını arayıp içinde gaz maskesi veya solüsyon bulurlarsa o kişiyi gözaltına alırlar. Bunu da rutin haline getirirler ve beş gün çıkarsan beş gün gözaltına alınırsın. Hem gözaltına alındığın için fişlenirsin hem de Türkiye'de toplantı ve gösteri yürüyüşü diye bir şey kalmaz.

“İkincisi, gözaltına alınan kişinin normalde sorgulanacağı varsayıldığı için bir sürü usul güvencesi var. Normal şartlarda hekime götürülmen, 24 saatte hakim karşısına çıkarılman, gözaltı kaydının yapılması gerekiyor, avukatla görüştürülüyor, vs.

“Önleme soruşturmasında ise sorgu yok diyecekler, o yüzden savunma için avukat görüşmesi muhtemelen olmayacak, hakim önüne zaten çıkarılmayacak, ne zaman kayda alınıp ne zaman kayda alınmadığını kestirmek çok zor olacak.

“Bu da çok büyük tehlikeler yaratacak. İşkence, kötü muamele ihtimalini de yükseltecek.

“AİHS’e de Anayasa’ya da aykırı”

“Anayasa'nın 19. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. maddesine göre bu çerçevede bir düzenleme kesinlikle Anayasa'ya da AİHS’e de aykırı olur.

“Biz bunu idari kolluk ve adli kolluk diye ayırıyoruz. Gözaltı ve tutuklama meselesi Türkiye'de bir suç işlendiğine dair iddianın üzerine yapılıyor. Bu nedenle de bu bir adli mesele sayılıyor. Şimdi burada bahsedilen şey idari, yani önlemeye yönelik bir düzenleme. Daha suç oluşmadan yapılacak şey.

“O nedenle ardından da soruşturma yürütülmeyecek. Bir risk üstüne sadece bunu yapacaklarını söylüyorlar.

“Avrupa’daki gibi istisnai uygulama olmaz”

“İstisnai olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) sözleşmenin 5. maddesinin 1. fıkrasında ‘b’ bendi uyarınca bir vakada bu usulün uygulanabileceğini kabul etti. Ama orada da çok özel koşullar vardı.

“Bir holiganın çok somut verilere dayanarak gerçekten bir olaya katılacağına dair veri toplamışlar ve dört saat gözaltında tutmuşlar. AİHM'de bunu sözleşmeye aykırı bulmamış.

“Ama önerilen şey göründüğü kadarıyla böyle istisnai olmayacak, sistematik herkese yönelik olacak. Muhtemelen de bu kadar ince eleyip sık dokumadan toplantı ve gösteri yürüyüşünü ortadan kaldıracak düzeyde olacak. O nedenle AİHS’e de aykırı olduğunu düşünüyorum.

“AİHM’in dediklerinin tam tersini yapıyorlar”

Diğer mesele de memura mukavemet durumunda ceza artırılmasının öngörülmesi. Zaten Türkiye'de memura mukavemet nedeniyle inanılmaz çok dava açılıyor. İnsanların her türlü hakkı bu şekilde engelleniyor.

“Şimdi memura mukavemet cezasını daha da ağırlaştıracaklarından bahsediyorlar. Sokakta polisten şiddet gören kişi eğer ağır cezalarla cezalandırılma riski varsa gidip şikayet etmez. Bu da kötü muamele uygulamalarını çok artırır ve önü alınamaz hale gelir.

“AİHM kararları Türkiye'ye ne yap diyorsa, bunlar tam zıttını yapıyorlar. Polis şiddetini engellemeleri gerekirken polis şiddetini daha da meşrulaştırıyorlar.

“İnsanların üstlerini, çantalarını yasalara aykırı şekilde arayıp maske, solüsyon gibi malzemeler bulunca gözaltına alıyorlardı. Şimdi bu hukuk dışı uygulamalarına hukuksal zemin hazırlamaya çalışıyorlar.”

Kaynak: Bianet