Hayvan özgürlüğünü yakından ilgilendiren iki
kitap Veganizm ve Etin Cinsel Politikası bu ay okurlarla
buluştu. İkisinin de Türkçe yazına getirdiği ilkler var: Veganizm isimli kitap,
veganlığın felsefesi ve politikası hakkında Türkçe yazılmış ilk kitap olma
özelliği taşıyor. Etin Cinsel Politikası ise feminizm ve hayvan özgürlüğü
mücadelelerinin kesişme noktasını Türkçe literatüre taşıyor.
Zülal Kalkandelen ve Can Başkent tarafından
söyleşi tekniği ile hazırlanmış olan Veganizm, Propaganda Yayınları'ndan
e-kitap olarak çıktı. Veganlığın beslenme boyutuna, ekonomik/politik açılımına
ve etik boyutuna değinen üç bölüm, kitabın temel bölümlerini oluşturuyor. Şu bağlantıdan
satın alınabileceği gibi buradan
ücretsiz de okunabilir.
ABD’li yazar Carol J Adams 1990 yılında Etin
Cinsel Politikası’nı yazdığında yaklaşık yüz yıl önce etkisi hissedilen
feminist hayvan özgürlüğü savunuculuğunun üstüne toprak örtülü olduğundan kitap
şok etkisi yaratmıştı. Adams, yaklaşık 15 yılını verdiği kütüphane çalışmasıyla
hem 18. YY’da vejetaryen olduğu için deli yakıştırması alan düşünürleri hem de
feminizmin dünyada adını duyurmaya başladığı günlerde ataerkinin yansıma
alanlarından birinin de et yeme ve avcılık olduğunu tespit ederek hayvan
hakları savunucusu olan birçok feminist kuramcıyı gün ışığına çıkarıyor.
İngilizce ve Türkçe dışında dört dilde daha yayınlanan bu kitabın merkezinde kayıp gönderge kavramı var. Adams’a göre et yiyeni yediği hayvandan hayvanı da markette satılan biçiminden yalıtan kültürel duvara kayıp gönderge denir. Kimse kahvaltısının en büyük keyfi olan sucuğunun bir zamanlar nefes alan ve ne zaman özgür kalacağı beklentisi ile esaret altında günlerini geçiren bir canlıdan geldiğini ve sucuk olabilmek için korkunç ve kanlı bir süreçten geçmesi gerektiğini düşünmek istemez; çözümü göndergeyi kaybettirmekte bulur. Kayıp göndergenin var olabilmesi için nesneleştirme-parçalama-tüketme biçimindeki şiddet döngüsünün tamamlanması gerekir.
Pornoda parça parça tüketilen kadın bedeni ile sofrada parça parça yenen hayvan bedeni arasında her ikisinin de özünde sömürülmemesi gereken varlıklar olduğunu yadsıyan erkek egemen zihniyet vardır. Erkeklik inşasının bir kısmı et yemek ise, bir başka kısmı da ötekileştirilmişlerin bedenlerini denetim altında tutmaktır. Güray Tezcan ve Mehmet Emin Boyacıoğlu’nun Türkçe’ye kazandırdığı cinsiyetçilikle türcülük arasındaki bağlantıya ışık tutan bu kitap Ayrıntı Yayınları’ndan piyasaya çıktı ve şuradan indirimli olarak edinilebilir.
İngilizce ve Türkçe dışında dört dilde daha yayınlanan bu kitabın merkezinde kayıp gönderge kavramı var. Adams’a göre et yiyeni yediği hayvandan hayvanı da markette satılan biçiminden yalıtan kültürel duvara kayıp gönderge denir. Kimse kahvaltısının en büyük keyfi olan sucuğunun bir zamanlar nefes alan ve ne zaman özgür kalacağı beklentisi ile esaret altında günlerini geçiren bir canlıdan geldiğini ve sucuk olabilmek için korkunç ve kanlı bir süreçten geçmesi gerektiğini düşünmek istemez; çözümü göndergeyi kaybettirmekte bulur. Kayıp göndergenin var olabilmesi için nesneleştirme-parçalama-tüketme biçimindeki şiddet döngüsünün tamamlanması gerekir.
Pornoda parça parça tüketilen kadın bedeni ile sofrada parça parça yenen hayvan bedeni arasında her ikisinin de özünde sömürülmemesi gereken varlıklar olduğunu yadsıyan erkek egemen zihniyet vardır. Erkeklik inşasının bir kısmı et yemek ise, bir başka kısmı da ötekileştirilmişlerin bedenlerini denetim altında tutmaktır. Güray Tezcan ve Mehmet Emin Boyacıoğlu’nun Türkçe’ye kazandırdığı cinsiyetçilikle türcülük arasındaki bağlantıya ışık tutan bu kitap Ayrıntı Yayınları’ndan piyasaya çıktı ve şuradan indirimli olarak edinilebilir.