19 Ekim 2011 Çarşamba

'Ölümlerin sorumlusu AKP'

Çukurca'da 24 askerin yaşamını yitirdiği saldırıya ilişkin açıklama yapan siyasi partiler, emek ve meslek örgütleri ve insan hakları örgütleri, ölümlerin sorumlusu olarak AKP'ye işaret etti.

Barış ve demokrasi güçleri, Çukurca'da 24 askerin yaşamını yitirmesi nedeniyle duyduğu üzüntüyü dile getirirken, ölümlerden AKP'yi sorumlu tuttu. Siyasi partiler, sendikalar, meslek örgütleri ve insan hakları savunucuları, barış talebini dile getirdi, TBMM'yi göreve çağırdı.

BDP: HÜKÜMETE DE, PKK'YE DE ÇAĞRI YAPIYORUZ

BDP Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş, Hakkari'de yaşanan ölümlerin bir kez daha "barış acilen ihtiyaç olduğunu" gösterdiğini belirterek, "Analarımız bu acıyı hiç bir şekilde hak etmiyorlar. Hükümete de PKK’ye de bir tek saniye daha kaybetmeden acilen savaşı durdurma çağrısı yapıyoruz" dedi.

ESP: TBMM BARIŞ KARARI ALSIN

Ezilenlerin Sosyalist Partisi, AKP'nin Kürt sorununu demokratik yöntemlerle ve muhatapları ile çözmek yerine, büyük bir hoyratlıkla Kürt halkına savaş ilan ettiğini belirtti. ESP, "Çukurca, sözün bittiği noktadır. Artık hükümetten 'son terörist kalıncaya kadar', 'intikamımız ağır olacak' sözlerini değil, Kürt sorunu savaşla çözülmez sözünü duymak istiyoruz. Oslo'da yapılan ama kesintiye uğrayan görüşmeler yeniden başlatılmalıdır. TBMM acilen toplanarak barış kararı almalıdır. AKP Hükümeti başlattığı sınır ötesi kara harekatına son vermeli ve Kürt sorununa demokratik çözüm için sorunun muhataplarıyla görüşmeleri yeniden başlatmalıdır" dedi.

ÖDP: SÖZÜN KIYMETİ KALMADI

Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı Alper Taş, "Gencecik bedenler toprağa düşmeye devam ederken artık hiçbir sözün kıymeti kalmamıştır. İnsanlık ölüyor. Artık bir 'bilek güreşi' olarak süren bu çatışmada en masumlar hayatını kaybederken birileri savaş nutukları çekmekten başka bir şey yapmıyor" dedi.

TKP: SÖZÜMÜZ HALKLARIN KARDEŞLİĞİ

TKP, PKK'nin eylemini kınadığını belirtirken, sınır ötesi harekatın durdurulmasını talep etti. "Gerici bir rejim kurulurken özgürlük taleplerinin karşılanması mümkün değildir" diyen TKP, "Öte yandan sürecin sonunda varacağı noktada yine görüşmeler olacak, Kürtlerin ulusal taleplerini karşılamaya dönük, belki bir kısmı göstermelik, birtakım adımlar atılacaktır. Bu noktaya kan denizinden geçerek gidiliyor olunması da bir başka gerçeği ortaya sermektedir: Türkiye'de insan hayatı, siyaset oyununun küçük bir aletinden ibarettir" dedi. TKP, "bu kıpkırmızı günde bile sözlerinin, halkların kardeşliği olduğunu" belirtti.

KESK: BAŞBAKAN SAMİMİ İSE...

KESK, Başbakan Erdoğan'ın "Barış yaşanır, konuşulmaz" sözlerine karşılık "Eğer Başbakan sözlerinde samimi ise niçin hala denenmiş, iflas etmiş, 40 binden fazla insanımızın yaşamına mal olmuş politikalarda ısrar ettiğinin de cevabını vermelidir. Hamasi nutuklara değil, barış içinde kardeşçe bir arada yaşamaya ihtiyacımız var" dedi.

BES: EMEKÇİLERİN BİRLİĞİ HALKLARI KARDEŞLİĞİNE İHTİYAÇ VAR

BES Genel Başkanı Biçer, Kürt sorununun askeri ve siyasi operasyonlarla çözülemeyeceğini belirterek, "Bugün, bir kez daha barışa ve kardeşliğe her geçen günden daha fazla ihtiyacımız olduğunu görüyor ve emekçilerin birliğine halkların kardeşliğine olan inancımızı bir kez daha yineliyor, Türkiye Büyük Millet Meclisini göreve davet ediyoruz" dedi.

EĞİTİM SEN: AKP SAVAŞI BÜYÜTÜYOR

Eğitim Sen, "Son dönemde özellikle Başbakan ve kimi hükümet yetkilileri tarafından daha fazla kan ve gözyaşı dökmekten başka bir anlamı olmayan açıklamalar yapılması, savaş dilinin barış dilinden daha baskın hale gelmesinin bedelini, bu ülkenin daha hayatının baharında olan gençleri yaşamları ile ödemektedir" dedi. Yaşanan acılara artık yeter denilmesi gerektiğini belirten Eğitim Sen, "Yoksul emekçi halkımız ve onların çocukları daha ne kadar bedel ödeyecektir" diye sordu.

Eğitim Sen, AKP hükümetinin tüm halkın barış ve akan kanın durması yönündeki taleplerini görmezden geldiğini, yaşanan ölümleri arttırdığını, savaşı büyüttüğünü ifade etti. Yıllardır yaşanan ölümlerin sorumlusu olarak siyasileri göstere Eğitim Sen, siyasilerin toplumda karşılıklı kin, nefret ve düşmanlık duygularını pekiştirecek açıklamalar yapmak yerine, barış ve kardeşlik duygularının güçlendirilmesi için somut adım atmalarını istedi.

SES: SAVAŞ DİLİNİN BEDELİNİ GENÇLER ÖDÜYOR

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), açıklamasıda şu ifadeler yer verdi: "Son dönemde Cumhurbaşkanı, Başbakan ve kimi hükümet yetkilileri tarafından daha fazla kan ve gözyaşı dökmekten başka bir anlamı olmayan açıklamalar yapılması, savaş dilinin barış dilinden daha baskın hale gelmesinin bedelini, bu ülkede daha hayatının baharında olan gençler yaşamları ile ödemektedir. Türkiye'nin dört bir yanındaki ocaklara düşen ateş hepimizin yüreklerini dağlamıştır. Artık çocuklarımızın ölmesini istemiyoruz."

DİSK: KIŞKIRTMAYA GELİNMEMELİ

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, savaşın önce halkı vurduğuna ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğine dikkat çekti, yaşanan gelişmeler sonrasında etnik çatışmalara neden olabilecek hiçbir kışkırtmaya gelinmemesi konusunda uyarıda bulundu. Savaşa ve silahlı 'çözümlere' son verilmesini isteyen Görgün, "Anaların gözyaşını dindirecek olan şey savaşın değil barışın konuşulmasıdır" dedi.

TMMOB VE TTB: BARIŞ DEMOKRASİ İLE GELİR

TMMOB ve TTB, "Barışın çığlığını yükseltme zamanıdır" dedi ve ekledi: "Barış ancak demokrasi ortamında sağlanabilir. Başta Meclis ve Hükümet olmak üzere tüm siyasi partileri, emek ve meslek örgütlerini, sorunlarımızın çözümü yönünde barışı esas alan tüm demokrasi güçlerini ve demokratik Türkiye özlemi taşıyan herkesi 'silahlar sussun, akan kan dursun' diye yüksek sesle söz söylemeye, barışı egemen kılmak için çaba göstermeye çağırıyoruz."

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, barış ve demokrasi ortamının ancak emekten ve halktan yana, emperyalizmden bağımsız politikalarla aşılabileceğine inandıklarını ifade etti.

İHD: CUMHURBAŞKANI DÜŞMANLIĞI MEŞRULAŞTIRIYOR

İHD, "Çatışma bölgelerinden her gün polis ve asker cenazeleri gelirken, ayağından bağlanarak sürüklenmiş aynı ülkenin çocuklarına, aynı devletin yurttaşlarına ait 'düşman' cesetleri teşhir edilirken, daha çok insan ölümüne yol açacağı muhakkak olan kara harekatı başlatılıyor. Kara harakatı başlatanlar, 30 yıllık savaş politikalarının devamı olan bu harekatı destekleyenler, gelecek asker tabutlarına isyan etme, onlara ağıtlar yakma hakkına sahip değildirler. Çünkü, onlar hiç ölmeden sürekli öldürmenin mümkün olmayacağını biliyorlar. Bile bile asker gönderiyorlar" dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "intikam" açıklamasına tepki gösteren İHD, Cumhurbaşkanı'nın bu söylem ile nefreti, düşmanlığı, savaşın kaynağını meşrulaştırdığını kaydetti. İHD, "Devlet intikam almaz. Yasa yapar, yurttaşlarının güvenliğini sağlar" dedi.

Kaynak: ETHA