26 Ekim 2011 Çarşamba

Festus Okey davasına müdahil olun!


20 Ağustos 2007 günü Beyoğlu karakolunda bir polis memurunun silahından çıkan kurşunla öldürülen sığınmacı Festus Okey’in davası dört yıldır devam ediyor. Sanık avukatının Okey’in kimlik bilgilerinin teyit edilmesi talebinin mahkeme heyetince kabul edilmesi ile kilitlenen davada geçen dört yıl içinde ne yazık ki yol alınmadı. Bu da yetmezmiş gibi davaya müdahillik başvurusu yapan yüzden fazla Göçmen Dayanışma Ağı üyesi ve gönüllü avukat hakkında “mahkemeye hakaret ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlaması ile soruşturma başlatıldı. Bütün bu süreç sonunda elde edilen tek -iyi- gelişme, 17 Kasım 2011 tarihindeki 15. celsede kimlik bilgilerinin beklenmeyecek ve savcının esas hakkında mütalaasını verecek olması. Yani dört yıl sonra ilk kez davanın esası görüşülecek! Dört yıldır yerinde sayan dava için küçük de olsa umut verici bir gelişme...

En başından beri davanın peşini bırakmayan Göçmen Dayanışma Ağı, 17 Kasım'daki duruşma öncesinde davayı değerlendirmek üzere, geçtiğimiz Cuma günü bir toplantı düzenledi. Toplantıda Göçmen Dayanışma Ağı adına söz alan Begüm Özden Fırat, Okey cinayetinin bir nefret cinayeti olduğunu hatırlatarak, davanın göçmenler üzerindeki baskı ve şiddeti bir kez daha görünür hale getirdiğini ve -en önemlisi- yargı mekanizmalarının bu konuda nasıl işlediğini gözler önüne serdiğini belirtti.

Davayı en başından beri takip eden gazeteci İsmail Saymaz'ın da söz aldığı toplantıda Saymaz, polisin sokakta ve karakolda gerçekleştirdiği işkenceleri ve infazları hatırlattı. Festus davasının başka bir boyutunun daha olduğuna dikkat çeken Saymaz, emniyet müdürlüğündeki görüntü kayıtları, kanlı gömlek gibi polis aleyhine olan önemli delillerin kaybedildiğini söyledi. Okey davası başta olmak üzere polis şiddetiyle ilişkili pek çok davada polisin aleyhine olan kanıtların yok edildiğinin altını çizdi. Saymaz ayrıca dava boyunca Festus’un yalnız ve kimsesiz bırakılmaya çalışıldığını, öte yandan sanık polis memuru Cengiz Yıldız’ın dönemin emniyet müdürünün tahsis ettiği araç ile duruşmalara getirildiğine işaret etti.

Davaya müdahil olma talebi kabul edilmeyen avukatlardan biri olan Avukat Muhsin Kemal Şimşek ise, bu yetmezmiş gibi bir de dava sürecini olumsuz etkilemeye çalıştıkları iddiasıyla haklarında soruşturma başlatıldığı bilgisini verdi. Şimşek "Müdahillik talebimiz kabul edilseydi bile davanın seyri değişmeyecekti. Çünkü dava zaten devleti ve polisi korumak adına usulen yapılıyor" dedi.

17 Kasım'da yani tam dört yıl sonra ilk kez davanın esası görüşülecek. Sesimizi ne kadar duyurursak o kadar iyi. Festus'u ne kadar yalnız bırakmazsak o kadar iyi. Festus'un davasına müdahil olun: www.gocmendayanisma.org

DAVADA BUGÜNE KADAR NELER OLDU?

20 Ağustos 2007
1982 Nijerya doğumlu, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinden sığınmacı statüsündeki Festus Okey, uyuşturucu madde bulundurma iddiası ile gözaltına alındığı Beyoğlu Asayiş Şube Müdürlüğü’nde bir polis memurunun tabancasından çıkan kurşunla öldürüldü. Silahın sahibi polis memuru Cengiz Yıldız idi.

21 Ağustos 2007
Okey’in ölümüne ilişkin tutanak Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğündeki bir ekip tarafından düzenlendi. Tutanağa göre Yıldız’ın el svapları alınmış ve barut izi bulunamamıştı. Okey’in giydiği gömlek, karakol giriş çıkışları ve hastane girişi görüntülerinde tespit edilmesine rağmen deliller arasında mevcut değildi.

17 Eylül 2007
Okey’in ölümüne ilişkin, ‘bilinçli taksirle adam öldürmek’ suçundan 4.5 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi. Polis memuru Yıldız’ın Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 4.5 yıldan 9 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

27 Kasım 2007
1. celse. Yargılanan polis memuru Cengiz Yıldız, mahkemeye dönemin Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürü Tuğrul Pek tarafından, kendi resmi plakalı makam aracı ile getirildi. Sanık Yıldız, ifadesinde, 20 Ağustos’ta uyuşturucu ticaretini araştırdıklarını belirtip, şöyle dedi: “Konuyla ilgili doğu kökenli ve siyahi vatandaşların etkileri var. Siyahi vatandaşlar üzerine daha dikkatli çalışıyorduk.” Yıldız, ‘siyahi vatandaşlar’ ifadesinden memnun kalmamış olacak ki, ifadeyi ‘siyahi şahıslar’ diye düzeltip, Okey ve Oga’yı gözaltına aldıklarını anlattı. Yıldız’ın aktardığına göre, Okey, kamera bulunmayan avukat görüşme odasına alınmış ve iç çamaşırından 13 paket kokain çıkmış. Diğer polis, amirine haber vermek için çıktığında Yıldız belinde bir el hissetmiş: “Silahın kabzasına yapıştı. Eli tetikteydi. Silahı kurtarmak için geri çekince namludan tuttu. Bir adım çekildim, dizleri üzerine çöktü. Silahın patlamaması için elimi tetikten uzak tutuyordum. Tetiği ben çekmedim.” Savcı Esen, Yıldız’ın savunması, tanık beyanları, Adli Tıp Kurumu tarafından verilen ölüm raporuna göre Okey’in kanında uyuşturucu ve alkole rastlanılmaması, ve silahın bitişik mesafeden uzaktan sıkılmış olmasını dikkate alarak, Yıldız’ın ‘taksirle adam öldürme’ suçunu düzenleyen TCK’nın 85. maddesiyle değil, ‘kasten adam öldürme’ suçunu düzenleyen TCK’nın 81. maddesinden yargılanmasını istedi. Mahkeme heyeti cinayetin “kasten adam öldürme”ye girdiğini belirtip görevsizlik kararı verdi.

14 Şubat 2008
1. celse. Beyoğlu 4. Ağır Ceza Mahkemesinden görülmeye başlanan davada, sanık avukatı Festus Okey’in kimlik talebini istedi. Mahkeme isteği kabul etti ve Nijerya Büyükelçiliğinden gerekli bilginin alınmasını istedi.

13 Mayıs 2008
2. celse. Okey’in hangi atış mesafesinden öldürüldüğünü ve dolayısıyla ölümün meydana geliş şeklini ortaya koyacak olan ancak hastanede kaybolan gömlek ile ilgili soruşturmada mahkeme takipsizlik kararı verdi. Okey’in avukatı olmadığından karara itiraz edilmedi.

11 Eylül 2008
3. celse. Mahkeme silaha el koydu. İdari soruşturma açılmıyor.

16 Aralık 2008
4. celse. Okey’in kimliğine istinaden, Dışişleri Bakanlığı, mahkemeye Nijerya ile Türkiye arasında adli yardım sözleşmesi olmadığı için bilgi alınamadığını bildirdi. Mahkeme bilginin doğrudan Nijerya’dan istenmesine karar verdi.

7 Nisan 2009
5. celse. Nijerya’dan yanıt gelmediği için duruşma ertelendi.

9 Temmuz 2009
6. celse. Nijerya’dan yanıt gelmediği için duruşma ertelendi.

29 Eylül 2009
7. celse. Nijerya’dan yanıt gelmediği için duruşma ertelendi.

29 Aralık 2009
8. celse. Nijerya’dan yanıt gelmediği için duruşma ertelendi.

1 Nisan 2010
9. celse. Nijerya’dan yanıt gelmediği için duruşma ertelendi.

29 Haziran 2010
10. celse. Göçmen Dayanışma Ağı’nın da gözlemci olarak davaya katılımı ile mahkeme heyeti Nijerya’dan gelmeyen yazının akıbetinin sorulması istedi.

4 Kasım 2010
11. celse. Mahkeme heyeti, davaya “vatandaş olarak manevi zarar gördükleri” gerekçesi ile davaya müdahil olmak isteyen Göçmen Dayanışma Ağı aktivistleri ve ÇHD avukatlarından Güray Dağ hakkında mahkemeye hakaretten suç duyurusunda bulunulmasını istedi.

27 Ocak 2011
12. celse. Mahkeme heyeti, davaya “vatandaş olarak manevi zarar gördükleri” gerekçesi ile davaya müdahil olmak isteyen, aralarında Göçmen Dayanışma Ağı aktivistleri ve ÇHD avukatlarının da bulunduğu 35 kişiye, mahkemeye hakaretten suç duyurusunda bulunulmasını istedi.

26 Nisan 2011
13. celse. Mahkeme heyetti davaya müdahillik talebinde bulunan İstanbul ve Ankara Baroları ile Helsinki Yurttaşlar Derneği, Yeryüzüne Özgürlük Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın taleplerini reddetti. Mahkeme heyeti ayrıca davaya vatandaş olarak manevi zarar gördükleri” gerekçesi ile müdahil olmak isteyen Göçmen Dayanışma Ağı aktivisti 70 kişiye de mahkemeye hakaret gerekçesi ile suç duyurusunda bulunulmasını istedi.

12 Temmuz 2011
14. Celse. Savcı bir dahaki oturumda Okey’in kimlik bilgilerinin mahkemeye iletilmesine bakılmaksızın esasa ilişkin mütalasını vereceğini açıkladı. Mülteci-Der’in müdahillik talebi reddedildi. Müdahillik dilekçesi veren kişileri temsilen salonda bulunan avukatların usule ilişkin yaptıkları itirazın değerlendirilmesi amacı ile verilen arada mahkeme heyeti oturumu avukatlar salonda olmaksızın bitirdi. Avukatların salondan polis zoru ile çıkarılmaya çalışıldığı Baro Avukat Hakları Merkezi'nden temsilcilerinin hazırladığı tutanak ile tespit edildi.

Ece Temelkuran
Kaynak: Habertürk