12 Nisan 2011 Salı

"Seks İşçileri Haklarını Talep Ediyorlar; Hak İhlallerini Değil!"

Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği bazı sivil toplum kuruluşlarının sokakta seks işçiliği yapan bireylere yönelik yasaklama talebini gündeme getirmeye çalışmaları üzerine bir açıklama yayınladı.


Açıklamanın tam metni şöyle:

"Kamuoyuna;

Son dönemde, bazı sivil toplum kuruluşlarının sokakta seks işçiliği yapan bireylere yönelik yasaklama talebi ile gündeme geldiklerine şahit olmaktayız. Türkiye toplumu ve konu ile ilgili hükümet yetkilileri için tartışılması dahi bir tabu olan seks işçiliği konusu, 5 yıldır Pembe Hayat Derneği tarafından cesaretle sahiplenilmiştir.

Seks işçilerinin gündelik yaşamları veya kamu kurumları ile karşılaşırken yaşadıkları ayrımcılık, nefret suçları ve polis şiddeti gibi konular ile ilgili farkındalık ve görünürlük artırma çalışmalarımıza devam etmekteyiz. En son 5 – 6 Mart 2011 tarihlerinde Ankara Best Otel´de Uluslararası Seks İşçiliği ve İnsan Hakları Sempozyumu´nu düzenleyerek, seks işçilerinin maruz kaldığı ağır hak ihlalleri ile bu ihlallere karşı yasal önerilerimizi içeren raporlarımızın sunumunu gerçekleştirdik.

2006 yılında kuruluşumuzdan bu yana, özellikle Ankara´daki seks işçilerine yönelik derneğimiz avukatları tarafından doğrudan hukuki danışmanlık ve hukuki destek sunulmaktadır. Seks işçilerine yönelik hak ihlallerini izleme ve belgeleme yolu ile raporlamaya da aynı şekilde devam etmekteyiz.

Pembe Hayat Derneği olarak gerçekleştirdiğimiz bütün bu çalışmalar göstermektedir ki, sokakta seks işçiliği yapan seks işçileri de dahil olmak üzere bütün seks işçileri toplumsal dışlanma, her alanda ciddi ayrımcılık, vahşice işlenen nefret cinayetleri, müşteri şiddeti, polisin keyfi gözaltıları ve hukuksuz şekilde yazılan idari para cezaları ile bizzat toplum ve hükümet birimleri tarafından ciddi hak ihlallerine maruz bırakılmaktadırlar. Çeşitli basın duyurularında dillendirilen ve medyada geniş ve "taraf"lı şekilde yer alan, vatandaşların seks işçileri yüzünden mağdur oldukları iddiası hiçbir gerçeği yansıtmamaktadır. Zira, seks işçiliği bizzat mağdur olduğu iddia edilen vatandaşların da dahil olduğu çok geniş bir kesimin ciddi talebi üzerine gerçekleşmektedir.

Sokakta yapılan seks işçiliğinin yasaklanmasına yönelik, tamamı ile insan hakları ihlallerini yoğunlaştıracak, vatandaşların seyahat özgürlüklerini kısıtlayacak, barınma hakkına yönelik saldırıları meşru kılacak, keyfi gözaltılar ile polisin kötü muamelesi ve/veya işkencesini destekleyecek bu gibi talepler, seks işçilerine yönelik hâlihazırda devam eden sistematik ayrımcılık ve nefret suçlarının desteklenmesi anlamına gelmektedir.

Pembe Hayat Derneği´nin uluslararası alanda faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri ile birkaç kez ortak hazırlayıp hükümet yetkililerine ilettiği ve Kabahatler Kanunu´nun uygulanmasındaki keyfiyeti eleştiren mektuplar, sokakta çalışan seks işçilerinin zaten önerilen şekilde iş yapmalarına izin verilmediğini göstermektedir. Trafik Kanunu ile birlikte, açık şekilde seks işçilerine yönelik "cadı avı"na vesile olan bu gibi idari uygulamalar, zaten zor şartlarda para kazanmak zorunda olan seks işçilerini, hak ihlalleri noktasında daha kırılgan bir grup haline getirmektedir.

Sokakta yapılan seks işçiliğinin yasaklanması çağrısında bulunan sivil toplum örgütleri, polisin keyfi ve hukuksuz şekilde, tamamı ile seks işçilerine yönelik cinsiyetleri ya da cinsiyet kimlikleri sebebi ile uyguladıkları idari para cezalarının, seks işçilerinin işlerini yapmayı engellemediğini bilmeleri gerekir. Bu gibi idari uygulamalar, seks işçilerinin zorla kazandıkları paraların polis tarafından kendilerinden "vergi"ymişçesine alınması sonrası yeniden sokağa bizzat devlet tarafından itilmelerine sebep olmaktadır.

Bu gibi uygulamalar iddia edildiği gibi Avrupa Birliği müktesebatına uygun değildir; aksine bizzat insan hakları ihlalidir. Pembe Hayat Derneği´nin uzun süredir devam ettirdiği uluslararası insan hakları hareketi ile olan ilişkisinden edindiği deneyim göstermektedir ki, seks işçilerine yönelik devletin bizzat koruma önlemleri alması gerekmektedir. Avrupa Birliği´ne üye devletlerin kendi ulusal mevzuatları arasında çeşitlilik mevcuttur; ancak bu noktadaki çeşitlilik seks işçilerine yönelik hak ihlallerini meşru kılmamaktadır. Avrupa Birliği´ne üye ülkelerin ulusal mahkemelerinde görülen dava sonuçlarına baktığınızda, sokakta seks işçiliği yapan bireylere yönelik bizzat polis tarafından gerçekleştirilen hak ihlalleri çeşitli defalar cezalandırılmıştır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, CEDAW, Avrupa Konseyi'nin ilgili düzenlemeleri, özellikle kadınlara yönelik her türlü ayrımcılık ve şiddetin bertaraf edilmesine yönelik taraf devletlere pozitif sorumluluk yüklemektedir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi´nin 7 Nisan 2011´de deklare ettiği ve kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetin önlenmesine yönelik sözleşme, transkadınlara yönelik her türlü polis şiddeti, nefret suçları, ayrımcılık ve diğer ihlallerin engellenmesi ve bu grubun korunmasına yönelik üye devletlere çağrıda bulunmaktadır. Bu sözleşme, elbette sokakta seks işçiliği yapan transkadınları da içermektedir.

İddia edildiği gibi, İŞ-KUR seks işçilerine nitelikli iş sunmamaktadır. Pembe Hayat Derneği üyeleri çeşitli defalar Ankara ve İstanbul´da İŞ-KUR'a başvurmuştur; ancak bu başvurulara ya yanıt alınamamış ya da seks işçilerinin daha fazla ayrımcılığa ve/veya şiddete maruz kalacakları işler kendilerine önerilmiştir. İş garantili iş edindirme kursları ise, tekrar ediyoruz, seks işçilerini çalışmalarına hiçbir şekilde dahil etmemektedir. Seks işçisi olduğu anlaşılan ya da bilinen birinin kendisine yönelen her türlü ayrımcı ve olumsuz tavır içinde bu kurslara devam etmesi imkansızdır. Seks işçiliği yapan bireyler, bırakın işyerlerini, sokakta dahi tacize, şiddete ya da ayrımcılığına uğramaktadır. Bunun temel sebebi, kişilerin seks işçilikleri üzerinden kendilerine yönelen önyargı ne nefrettir. Dolayısı ile, İŞ-KUR seks işçilerine yönelik hiçbir şekilde sürdürülebilir ya da kabul edilebilir bir olanak sunmamaktadır.

Seks işçiliği bir işçilik biçimidir. Zorunlu şekilde seks işçiliği yapan seks işçileri olduğu gibi, kendi tercihi ile bu sektöre dahil olan kişiler de mevcuttur. Seks işçiliğini tamamı ile önyargılı, "ahlak"çı ve hedef gösterecek şekilde suç haline dönüştürme çabası, bireylerin temel hak ve özgürlüklerine saygılı hiçbir kurumun dahil olmaması gereken bir çabadır. Bu sebeple, bu çağrıyı yapan ´´insan hakları´´ örgütlerini hayretle takip etmekteyiz.

Muhafazakarlaşmanın her alanda kendini hissettirdiği, eşcinsel, biseksüel ve trans bireylere yönelik şiddetin bir çığ gibi arttığı, her ay birkaç seks işçisinin öldürüldüğü, "genel ahlak" ya da "kamu ahlakı" gibi muğlak gerekçelerle seks işçilerinin cezai yaptırımlar ile karşılaştıkları bir ortamda, seks işçiliğinin yasaklanması değil; seks işçilerinin fiziki ve psikolojik şiddetten uzak, bütün temel hak ve özgürlüklerini kullanabildikleri ve yaşamlarını tercih ettikleri meslekler ile kazanabildikleri bir uygulamanın gerçekleştirilmesi talep edilmelidir. Biz insan hakları örgütlerinin temel misyonu, kişilerin mesleklerine bakarak onların yaşam alanlarını yok etmek değil; kişilerin toplumsal yaşam içerisinde temel hak ve özgürlüklerini rahatça kullanabilecekleri bir düzeni talep etmektir.

Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği"
pembehayat.org