23 Nisan 2014 Çarşamba

Meksika Körfezi'ni mahveden BP'ye ABD'den ödül gibi karar

Amerikan Çevre Koruma Ajansı, Meksika Körfezi'nde 2010'da yaşanan çevre katliamından bu yana askıya aldığı BP'nin devlet ihalelerine katılma hakkını ödül gibi bir kararla geri verdi.

20 Nisan Deepwater Horizon patlaması denen çevre felaketinin yıl dönümü... Dört yıl önce, 20 Nisan 2010'da Londra merkezli petrol devi BP'nin ihmali yüzünden yaşanan patlamada 11 işçi yaşamını yitirmiş ve devam eden üç ayda Meksika Körfezi'ne yaklaşık 5 milyon varil petrol sızmıştı.



BP, yaklaşık 4 yıldır ABD'deki petrol ihalelerine katılamıyordu; ancak 13 Mart 2014'te sondaj hakları için Amerikan devletinin açacağı yıllık ihalelere bir hafta kala BP'ye uygulanan ambargonun kaldırıldığı ortaya çıktı. Tarihin en feci petrol sızıntısı olarak kayda geçen felaketten ihmali sebebiyle sorumlu olan ve maddi yaptırımın yanı sıra Meksika Körfezi'nden uzaklaştırılan BP, şimdi aynı körfeze 43 yeni sözleşme ile geri döndü. Meksika Körfezi'nde BP'nin mecbur bırakıldığı ve şu ana dek 14 milyar Dolar harcadığı temizlik çalışmalarına karşın hala temizlenmemiş milyonlarca galon ham petrol olduğu belirtiliyor.

Deepwater Horizon, BP'nin kusurlu bulunduğu ilk büyük felaket değil. BP, 2005'te Teksas kentinde 15 kişiyi öldüren rafineri patlamasında da suçlu bulunmuştu. Ardından 2006'da ABD Adalet Bakanlığı'nın bir raporunda BP'nin kuzey kutbundaki en büyük petrol sızıntısına sebep olan Alaska boru hattındaki çürüme kanıtlarını kasıtlı olarak görmezden geldiği bilgisi yer almıştı.

BP'yi eleştirenlere göre tüm bunlar talihsizlik ve tesadüf diye açıklanamaz; aksine kar hırsını her daim güvenlik önlemlerinin önüne koyan yerleşik bir firma kültürünün sonucu. Public Citizen isimli kamu yararına çalışan derneğin sözcüsü Tyson Slocum bir mülakatta "Sıradan insanlar üç tane ağır suçtan yargılansa muhakkak hapse girer; şirketler ise sözleşmelerin askıya alınması ile hapse girer." yorumunda bulundu.

Ne var ki bu sözleşme yasağına bir karşı dava ile meydan okuyarak baskısını yoğunlaştıran BP'nin ve Amerika'ya BP kararı hakkında resmi bir eleştiri mektubu gönderen İngiliz hükümetinin ortak çabaları, Obama yönetiminin BP'ye "tahliye" kararı vermesini sağladı. Kararın perde arkasında dikkat çekici bir "tesadüf" de var: BP'ye ihalelerden uzaklaştırılması talimatını veren Amerikan Çevre Koruma Ajansı'nın Askıya Alma ve Mahrumiyet biriminin başındaki isim, Obama yönetiminin BP'nin taleplerine boyun eğmesinin hemen ardından emekli edildi. Uzaklaştırma kararı tam uygulansa BP toplam 5 yıl boyunca devlet ihalelerine katılamayacaktı.


2010 yazında yani felaketin hemen ertesinde Amerikan Kongresi, daha sıkı yeni çevresel standartlar getiren ve Kıyı Petrol Ajansı'nın (Offshore Oil Agency) kapsamlı biçimde yeniden yapılandırılmasını öngören bir yasa tasarısını onaylamıştı; ancak bu yasa Amerikan Petrol Enstitüsü'nün baskıları sonucu Senato'dan geçememişti. Obama bunun üzerine Senato'dan geçemeyen yasadaki maddelerin çoğunun yer aldığı bir başkanlık kararnamesi aracılığıyla petrol sondajına geçici olarak moratoryum uygulamaya başlamıştı. Başkanlık kararnamesindeki maddelerin kanun hükmü yok ve sonraki yönetimler tarafından kolaylıkla değiştirilebilirler.
Slocum'a göre sondajcılar gelecekteki olası bir petrol fışkırmasında tahliyeyi düzgünce yapabilecek ekipmanı hazır bulundurmaya kanunen zorlanmalı. Deepwater Horizon skandalındaki gibi arızalı patlama koruyucularla karşılaşmamak için de önemli ekipmanlarını önceden tamamen test etmek zorunda olmalı. Ne var ki, bu kritik düzenlemeleri yakın gelecekte görmemiz oldukça zor. Amerikan Petrol Enstitüsü, deniz sondajına getirilecek her türlü yeni düzenlemeye karşı çıkacağını çoktan açıkladı. Washington'daki en zengin ve nüfuzlu lobilerden biri olarak APE genelde devletten istediğini alıyor.

Kaynak: Care2