3 Kasım 2014 Pazartesi

İstanbul Boğazı’nda Göçmen Teknesi Battı

İstanbul Boğazı’nın Karadeniz çıkışında Rumelihisarı açıklarında göçmenleri taşıdığı söylenen bir tekne battı. 24 kişinin cesedine ulaşıldı, 12 kişi aranıyor.


İstanbul Boğazı Karadeniz çıkışında sabah saatlerinde bir tekne battı.

Haber sitelerinde yer alan bilgilere göre teknede biri Türiyeli kaptan, 42 Afgan toplam 43 kişi bulunuyordu. 12’sinin çocuk, 7’sinin kadın, 23’ünün ise erkek olduğu öğrenildi. 24 kişinin cesedine ulaşıldı, 12 kişi aranıyor; 6 kişi sağ olarak kurtarıldı.

Afgan göçmenlerin Romanya'ya gitmek istediği iddia edildi.

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, tekne kazasıyla ilgili, şunları kaydetti:

"Tekne içerisinde kesin rakamı bilmemekle beraber sadece sağ kurtulanların ifadesinden aldığımız bilgiyi size aktarıyorum, 43 kişi olduğu ifade ediliyor. Bunların 3 tanesinin mürettebat, diğer 40 kişinin ise hepsinin Afgan uyruklu olduğunu söyleyemeyeceğim. Sadece şu ana kadar 9 Afgan pasaportu tespit edilmiş durumda, dolayısıyla kalan kişilerin de Afgan uyruklu olduğu tahmin ediliyor. 20 kişi şu an itibarıyla hayatını kaybetmiş durumda. 6 kişi sağ olarak kurtulmuştur, geri kalan kişilerin ise arama ve kurtarma çalışmaları devam ediyor."

İstanbul Valiliği de sabah saat 10.00’da yaptığı açıklamada şöyle dedi:

“03 Kasım 2014 sabah saatlerinde 158 Sahil Güvenlik ihbar hattına gelen yardım talebiyle, İstanbul Boğazı Kuzey çıkışı 2,5-3 millerde bir teknenin battığı ve denizde kurtarılmayı bekleyen şahıslar olduğu bilgisi alınmıştır.

“İhbar üzerine bölgeye çok yakın seyretmekte olan TCSG-74 gemisi ivedilikle bölgeye sevk edilmiş olup Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanlığına ait yedi adet Sahil Güvenlik Botu, bir helikopter ve bir dalış timi, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'ne bağlı iki bot ve bölgede bulunan balıkçı tekneleri tarafından arama kurtarma çalışmalarına devam edilmektedir.

“Şu ana kadar yapılan çalışmalarda beş kişi sağ olarak kurtarılmış, dört kişinin cesedine ulaşılmış olup Sahil Güvenlik ve İstanbul AFAD tarafından Rumeli Feneri Balıkçı Barınağında bir irtibat noktası oluşturulmaktadır.”

Kaynak: Bianet

* MÜŞTEREKLERİMİZ, yaşanan bu olaydan sonra bir bildiri yayınladı:

Kimse Nedensiz Kaçmaz, Hepimiz Göçmeniz!


İstanbul’dan Karadeniz’e doğru seyreden ufak bir tekne bu sabah Boğaz’ın dalgalarına dayanamayıp battı. İlk gelen haberlerden anlaşılan, çoğunluğu çocuk yirmiden fazla Afganistanlı ve Suriyeli hayatını kaybetti. Yolcular, ülkelerindeki acımasız sömürüden, savaşın yıkımından, açlıktan, siyasal ve kültürel baskıdan kaçmak için, yani hepimiz gibi daha iyi bir hayat umudunu taşıdıkları için yollara düşen göçmenlerdi.

Olayın İstanbul’da yaşanmış olmasının ilk elde şaşkınlık yaratması bir ölçüde anlaşılabilir. Ne de olsa son yıllarda benzerlerini Ege Denizi’nde duymaya alıştığımız kaçak geçişlerin ve kazaların bir benzeri ilk defa İstanbul’da yaşanıyor. Diğer yandan, şaşkınlığın yarattığı boşluğun bir kez daha ikiyüzlü bir insancıllıkla dolmaya başladığını görüyoruz. Muhtemel ki, ana akım haber mecraları bir iki gün boyunca bizlere, batan teknenin yetersizliğini, kaçaklara aracılık eden simsarların acımasızlığını, hayatını kaybeden isimsizlerin kötü talihini hatırlatacak.

Ne var ki, yaşananların esas sorumlusu ne paragöz tekne sahipleri ve aracılar ne de kendi hayatlarını bizler kadar önemsemediği ima edilen yoksul üçüncü dünyalılar. Onları Karadeniz gibi tehlikeli bir rotayı seçmek zorunda bırakan, Avrupa’nın sınırlarını her geçen gün yeni bir güvenlik teknolojisi ile daha da geçirimsiz kılan devletler ve onların güvenlik anlayışı. Savaş tekneleriyle, ağır silahlı askerlerle, termal kameralar, duvarlar ve daha onlarca akıl almaz yöntemle Ege’de denizden, Trakya’da karadan Avrupa’ya geçişleri zorlaştıran Avrupa Birliği, göçmenleri şimdi de bu rotayı seçmek zorunda bıraktı. Üstelik AB ile Türkiye arasında bu alanda kurulan işbirliği, Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçişleri her geçen gün daha tehlikeli hale getiriyor. Son aylarda yakalanan birkaç tekneden de anladığımız o ki, İstanbullular önümüzdeki aylarda bu sabahkine benzer olaylara tekrar tanık olacaklar.

Diğer yandan, denizlerde kaybolup gidenler, zamansız bir trajedinin isimsiz figüranları değiller. Göçmenler, ana akım vicdan aklayıcılarının bize vaaz ettiği üzere, sokakta dilenen, köprü altında uyuyan, denizde ölüp giden zavallılar değiller. Göçmenler, Avrupa’nın ve giderek artan biçimde Türkiye’nin de refahını var eden işçi sınıfının yer değiştiren üyeleri yalnızca. Değişen küresel ekonomi dengeleri, sınır politikaları ve savaşlar, Türkiye’nin de bir göçmen ülkesine dönüşmesine neden oluyor.

O yüzden bizlere bugün düşen, sermaye ve devletlerin işçi sınıfına karşı her yerde bir tehdit olduğunu hatırlatmak olmalı. Ermenek’le Rumeli Feneri’nin birbirine çok da uzak olmadığını, sokaklarda kalabalıklaşan göçmenlerin bizden sadaka bekleyen misafirlerimiz değil mücadele dostlarımız olduğunu önce biz bilmeliyiz.

Göç Suç Değil, Haktır!

Küresel Kapitalizme Karşı Sınırsız Sınıf Dayanışması!