24 Temmuz 2012 Salı

"Benim Ülkem Sana Dar Gelir" Davası Rafa Kaldırıldı

Davanın avukatlarından Ömer Kavili: Bu karar adliyenin ve hükûmetin adaletidir.

Kamuoyunda “Benim Ülkem Sana Dar Gelir” davası olarak bilinen, hayvan hakları aktivisti Eva Aksoy’un Ermeni olduğu gerekçesi ile ırkçı tehditlere maruz kalmasından ötürü 3 yıldır süren davası, 3. Yargı Paketi kapsamında değerlendirildi ve kovuşturma ertelendi. Karar ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz insan hakları ve demokrasi konusunda birçok davada avukatlık yapan Avukat Ömer Kavili; “Bu karar adliyenin ve hükümetin adaletidir” dedi.

Eva Aksoy’un da avukatlığını yapan Ömer Kavili mahkemenin kararı için; “Bugünkü aşamada, bugünkü duruşmada, yargıç, kovuşturmayı erteleme kararı vermek zorunda kalmıştır. Yargıcın bu kararı, Yargıtay tarafından temyiz incelemesine tabi olup, mağdurun avukatları olarak bu kararı temyiz edeceğiz. Bu kararın bozulmasını isteyeceğiz. Bu karar adalet değildir. Bu karar adliyenin ve hükümetin adaletidir. Hukukun adaleti değildir. Hukuk bu değildir.” dedi.

Kararın teknik yönünü de açıklayan Kavili; “Bugünkü karar teknik olarak: “Kısa karar” diye adlandırılır. Gerekçeli karar ise sonra tebliğ edilecek. Gerekçeli karar; mahkemenin, böyle bir sonuca nasıl olup da ulaştığının ayrıntılarını belirten bir karardır. O karar geldikten sonra biz de ayrıntılı temyiz dilekçemizi sunacağız. Fakat bu kararla, sanık da beraat edecekse eğer beraat hakkına kavuşamamıştır. Yani öyle bir kanun yapmıştır ki bu meclis, ne sanık memnundur, ne katılan mağdur memnundur. Her iki tarafı da acı, ıstırap içinde bırakan bir sonuçtur ve bu sonucun sorumlusu, kanun adı altında metin çıkaran meclisteki siyasal çoğunluktur.” diye ekledi.

Kevork Altınkaya: Davanın geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Av. Ömer Kavili:
Dava, henüz sonuca bağlanmış değil, bitmiş değil. Yargıç sadece, meclisin yeni düzenlemesi nedeniyle bu dava dosyasını aldı, rafa kaldırdı ve üç yıllık bir süre koydu. Dedi ki: “Eğer sanık üç yıl içerisinde yeniden bir suç işleyecek olursa, ertelenen kovuşturmaya devam olunacağını ihtar ediyorum.” Yani yargıç, bu kadar aşamaya rağmen hâlâ sanıktan kendine gelmesini bekliyor; ‘bak, dikkat et, ceza tehdidi altındasın’ diye sanığı hukuki normlara uygun davranmaya, bundan sonra suç işlememeye yönelik uyarmaya çalışıyor ama müdahil tarafın istediği bu değil.

Bu nedenle henüz mahkemedeki dava dosyası kapanmış değildir. Fakat ileride karara bağlanma konusu Yargıtay’ın kararı bozmasına ve sanığın yeniden bir suç işlemesine bağlıdır. Yani; “Başka kapıya gidin, size adalet madalet yok burada.” denmiş oldu.

Kevork Altınkaya: Azınlık toplumlarındaki bireylere böyle saldırılar yapıldığında genelde dava açılmıyor. Sadece bir avukat değil, insan hakları savunucusu olarak, siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Av. Ömer Kavili:
Bu davada ceza kararını yargıç açıklayacakken, meclis yargıcın elini kolunu bağlamasaydı, bu karar örnek bir karar oluşturacaktı. Çünkü dünyanın neresinde olursa olsun bir insanın diğerine eziyet etmesi, onu huzurlu yaşayacağı evinde huzursuzluğa sevk etmesi, hele hele ölümle tehdit etmesi hukuken kabul edilemez. Bu yönüyle, bu davanın bu şekilde rafa kaldırılması adalet duygusunu tatmin etmemiştir.

Kevork Altınkaya: Sizin gözünüzde, bu kararın, benzer hareketleri önleyecek şekilde bir caydırıcılığı olabilir mi?

Av. Ömer Kavili:
Sanık veya o zihniyetttekiler eğer uslanmayı, hukuk kavramını, hukuka saygı duymayı kabul edeceklerse, ona hukukça bir şey diyemeyiz ama ceza çıksaydı, bu ceza kesinleştiğinde örnek olacaktı ve diğer mahkemelerde de kullanılacaktı. Burada cezanın bir gün dahi olmasının önemi yok. Önemli olan yapılan davranışın insana yakışmadığının, hatta suç kategorisine girdiği mahkeme ile tespit edilmiş olacaktı. İşte bugünkü kararla bu fırsat kaçırılmış oldu.

NE OLMUŞTU?
Eva Aksoy, yıllar boyunca ırkçı hakaretlere maruz bırakıldı, ölüm tehditleri aldı, kendisine Türkiye’yi terk etmesi emredildi, ikâmetgâh adresi internette yayınlandı, fiziksel saldırı girişimine maruz kaldı, evine ateş edildi, camları kırıldı, mahallede yapılan kulis çalışmaları ile “Türk düşmanı” olarak damgalandı, tehdit maillerinde geçen “Senin sonun darağacıdır” sözlerini hatırlatırcasına kapısının önüne metrelerce kalın halatlar bırakıldı. Aksoy’a gönderilen hakaret ve tehdit maillerinin bazıları, “Ne Mutlu Türküm Diyene” bazılarında “biz, insanları arkadan hançerleyen Ermeni ırkından değiliz” deniliyordu.. Son olarak da “Hocalı Katliamı’nı anma” mitinginden sonra bahçesine, mitingde dağıtılan “Ermeni Yalanına Sessiz Kalma” şapkalarından biri atıldı. Üstelik şapkayı bahçeye atan kişinin sanığın avukatlığını yapan emekli bir savcı olduğu da güvenlik kamerası kayıtlarından tespit edildi. Irkçı hakaretlerin ve ölüm tehditlerini takiben, ikâmetgah adresinin internette yayınlanması üzerine Aksoy, e-maillerin göndericisi olan sanık M.A.Ö. hakkında suç duyurusunda bulunmuş, M.A.Ö. aleyhine kamu davası açılmıştı.


Kevork Altınkaya / Nor Radyo