11 Şubat 2020 Salı

Air France - KLM boykotu devam ediyor

Maymunların ormanlardan kaçırılarak laboratuvarlarda işkence ile öldürülmesine yol açan son havayolu firması Air France- KLM, son yıllarda dünya çapında bir eylem dalgası ve boykot çağrısı ile karşı karşıya kalıyor. Türkiye'de de aktivistler özellikle 2014 yılında 'Cehenneme Giden Yol' adlı eylem serisiyle küresel 'Gateway to Hell' hareketine destek vermişti.

Diğer bütün uluslarası firmaların deneylere maymun taşımayacağını ilan etmesinin ardından yalnız kalan Air France-KLM'ye yaptıkları kirli işin bedelini her yoldan hatırlatalım.

#AirFranceKLMboykot halen geçerli, hayvan deneyleri sarsılsa da henüz yıkılmamış bir insan tahakkümü göstergesi, insan deneyleri ise bilimin otoritelerce onaylanırsa veya istenirse hiçbir etik tanımadan hepimize saldırabileceğinin en yalın örneği...

2014'te Beyoğlu Galatasaray Meydanı'nda kurulan stanttan yeni yayınlanmış görüntüler:



Aynı stantta dağıtılmış olan BİLİM=ZULÜM başlıklı broşürü buradan inceleyebilir ve indirebilirsiniz.

Habertürk'ün Bilim=Zulüm? başlığıyla yayınladığı aktivistlerle söyleşi haberi de burada dursun :)

12 Kasım 2019 Salı

Burak Özgüner yaşamını yitirdi / Burak Özgüner dies at 32

Aralarında Yeryüzüne Özgürlük Derneği'nin de olduğu pek çok mücadele grubunun oluşturulmasında büyük pay sahibi olan 32 yaşındaki vicdani retçi aktivist Burak Özgüner 9 Kasım Cumartesi günü Kadıköy'de yaşamını yitirdi. 



Adli Tıp'taki ilk belirlemelere göre uykuda kalp krizi geçiren Özgüner'in erken ölümünde iki noktayı vurgulamak gerekir: (1) Hakları ihlal edilen transların varlığının tanınmasından tutun da salt yiyecek olarak görülen hayvanların hakkıyla nefes almasına kadar pek çok alandaki gece gündüz koşuşturma, adına koşulanların acısını devamlı hissetmek kalbine bir yerden sonra ağır geldi. (2) Devletin Gezi'de ölen hayvanlar eylemini teröre bağlamaya çalışıp Burak'a dava açmasından tutun da vicdani reddini açıkladığı için kah ceza davası açarak (ölümünden 1 gün önce Konya'da hakim karşısındaydı) kah banka hesaplarına el koyarak uyguladığı her türlü tahakküm kendince sonuç verdi. Burak'ı bir nevi devlet öldürmüş oldu.



Geçtiğimiz Pazar günü Sarıyer'in Büyükdere semtinde düzenlenen cenaze ve ardından Kilyos Mezarlığı'ndaki defin törenine Burak'ın 200'den fazla arkadaşı katıldı. Mezar başında söz alan arkadaşlarından Mustafa Cevdet Arslan, 2010'ların başında birlikte yarattıkları "insana, hayvana, yeryüzüne özgürlük" şiarını yaşatacaklarının altını çizerken Muhammed Sıddık Yaşar ise "Hayvan dostlarımızın hakkını haykıran, erkekleri ve kadınların milli öğütüm çarklarında öğütülmesine karşı vicdanıyla baş kaldıran bir arkadaşımızdı. Allah 'tan başka ilah yoktur. Devletler ve yasalar da bizim ilahımız değildir." dedi. 


Not: Son 1 yıl içinde çekilen bu fotoğrafta Burak'ın kucağında tuttuğu Krem, 2016 yılında yaşamına son veren bir diğer hayvan özgürlüğü aktivisti Gönül Şahin'den yadigar...



- - - English in brief - - -

Conscientious objector activist Burak Özgüner dies on last Saturday in Kadikoy Istanbul at 32. He played a major role to initiate several grassroots organizations including ours -Freedom to Earth.

Although initial forensic medical examinations hint heart attact during sleep as the death cause, we want to emphasize two points: (1) Nonstop struggle in the name of e.g. transsexual citizens in Turkey whose rights are violated or animals whose bodies are solely regarded as food (especially feeling their pain right in his heart all the time) were eventually too much burden on him. (2) Burak was being prosecuted in more than one cases, such as absurd terrorism charges just because he was one of the organizers of a demonstration to claim rights of animals who were killed during Gezi Park protests. Moreover his conscientious objection has freshly yielded another prosecution (he was in a court room in Konya city a day before his death to claim his right to conscientious objection) and a bank account seizure. In a way, Turkish state has killed Burak with methods of oppression.

More than 200 friends of Burak Özgüner have attended his funeral that took place last Sunday in his hometown Sarıyer, Istanbul. Burak's grave is located in Kilyos Mezarlığı.


21 Ekim 2019 Pazartesi

Osman Evcan'ın kurban bayramında Adalet Bakanlığı'na gönderdiği mektup

Osman Evcan'ın kurban bayramında Adalet Bakanlığı'na gönderdiği mektup gün yüzüne çıktı. Hayvan hakları yasasını 16 yıldır çıkarmayan TBMM'nin avcıların görüşlerini dinleyip not aldığı, TC'nin sınırdışı operasyonuna karşı internetten düşünce açıklamanın bile suç addedildiği şu günlerde Osman'ın veganlığı eko-anarşizm olarak tanımladığı bakış açısını kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. 1 Kasım Dünya Vegan Günü, titre ve kendine gel! :) 



Osman Evcan, kurban bayramı meselesinden yola çıkarak hayvanlar neye niçin direnir, eko-anarşist veganlar neleri reddeder ne talep eder madde madde ortaya koymuş. Osman, 8 Ağustos 2019 tarihli mektubunu bitirirken Adalet Bakanlığı'na her yıl olduğu gibi yine bayram boyunca açlık grevinde olacağını da bildirmiş.



17 sayfalık el yazısı mektubun tamamını şurdan okuyabilir, indirebilirsiniz.
Durumum yoktu okuyamadım kardeş diyenler için de mektubun özetini aşağı bırakıyoruz:


Ben Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kalmakta olan vegan eko-anarşist bir tutsağım. Vegan bireyler, insan ve hayvan özgürleşmesini bütünsellik içerisinde birleşik bir talep olarak ele alırlar. Bu birleşik talep doğrultusunda istemlerinin gerçekleşmesi için mücadele ederler.

Hayvanlar, biyolojik, psikolojik, ruhsal, anatomik ve kültürel bağlamda yakın akrabalarımızdır. Ülkemizde her yıl “Kurban Bayramı” nedeniyle milyonlarca hayvan eziyet, işkence ve kötü muamele yapılarak, topluca kesilerek öldürülüyor. Hayvanların dini ibadet gerekçesiyle topluca kesilerek tanrıya kurban olarak sunulması, hayvanların yaşamsal haklarına, özgürlüklerine yönelik türcü şiddet içerikli terörist bir saldırıdır. İnsan ve hayvanın sinir sisteminin yapısallığı ve işlevselliği bilimsel olarak benzeştiği için, hayvanlar da biz insanlar gibi acıyı, şiddeti, eziyeti, zulmü, işkenceyi biyolojik bedenlerinde, ruhlarında duyumsarlar. Hayvanlar böylesine türcü şiddet biçimlerine beden dillerini kullanarak fiziksel tepki göstermektedirler. İnsan türünü sevince boğan, bu “bayramın” sevinci kitlesel olarak yaşayan, kutlayan, ruhsal hoşnutluğa gömülen insanların empati yapabilme bilinci ve yetisinin olmadığı açıktır.

Türcü bakış açısına sahip insan, kendi varlığını koruyup sürdürmek için öteki canlılara, varlıklara, doğaya karşı hiçbir ahlaki sorumluluk almamıştır. İnsan türünün toplumsal, kültürel yaşamına hâkim olan bu paradigmanın oluşmasıyla birlikte türcü sömürgenlik, katliamlar, baskılar, şiddet, köleleştirme edimi meşru bir davranış, kültür haline dönüştürülmüştür.

Avcı-av ilişkisinin niteliği şiddet ve sömürgenlik güdülerine dayanır. Avlanan, öldürülen hayvanlar, kendilerini avcıya özgür iradeleri kapsamında yiyecek nesnesi olarak sunmazlar, teslim etmezler. Tam tersine kıyasıya varoluşsal direnç ve mücadele içinde bulunurlar. Avcı taraf olan insan bir yaşamın öznesi hayvanı avlarken her türlü hile, kurnazlık, aldatmaca, şiddet, terör, işkence üretmiş olur. İnsanın evrimsel oluşum süreci boyunca hayvanlara av nesnesi olarak görüp öldürmesi, şiddet uygulaması hayvan-insan ilişkisinde insanın hiç de güvenilir bir canlı türü olmamasının karakteristik özelliğini içerir. Hayvanlar insan türünün güvenilmez karakter özelliklerini deneyimlediğinden insanların yaşadıkları toplumsal mekanlardan uzak durmuş olurlar. İnsanlara karşı hep dikkatli ve savunma içinde yaklaşırlar.

İnsan türü, doğası gereği bencildir, sömürgendir. Doğasının üretmiş olduğu bencillik, sömürgenlik ve sahip olma güdüsü onu şiddet edimine yöneltir. Üretmiş olduğu şiddeti, kendi türünün bireyleri de olmak üzere hayvan türünün bireylerine de sistematik olarak uygulamış olur. Kendi türüne uygulamış olduğu şiddetin, tahakkümün, otoritenin amacı, onların üretmiş olduğu sahip oldukları maddi değerlere el koymak, özel mülküne dönüştürmektir.

Arkeologların, paleontologların ve antropologların yaptıkları en son araştırmalardan elde ettikleri yeni bilgiler; farklı coğrafyalarda farklı insan türlerinin birbirlerini av nesnesi olarak görüp öldürüp ve etlerini yedikleridir. Bilim insanları bu süreci yamyamlık kültürü olarak değerlendirmektedirler. Ki, Homo Sapiens’in dışında eski insan türlerinin yok olmasını, bilim insanları yamyamlık kültürü ile ilişkilendirmektedirler.

Antropolojik ve teolojik bakış açısı, insan türünü doğada yaşayan öteki türlerden “daha akıllı” olarak değerlendirir. İnsanın doğada yaşayan diğer canlılardan farkının “düşünen ve üreten” bir akıl üstünlüğüne sahip olduğu iddia edilir. Bu bağlamda insanın “akıl üstünlüğü” öve öve bitirilemez. Oysa insanın bu “akıl üstünlüğü” hiç de iyiye yorulacak bir ayrıcalıklı olma durumunu haklı kılmıyor. Maalesef  insan türü bu akıl üstünlüğünü hayvanlara ve doğaya karşı eşitlik, özgürlük duygusuyla düşüncesiyle kurmamıştır. Modern insanın yıkıcılığı teknolojik-endüstriyel üretkenlikle orantılı olarak artış ve yayılma göstermiştir. Uygarlaşmış insan türü, “akıl üstünlüğü” ile dünyayı ele geçirip sömürgeleştirmek, dünyanın tüm zenginliklerine sahip olabilmek için sürekli olarak daha güçlü öldürücü silahlar üretmiştir.

Tüm devletler insanı, hayvanı, doğayı nesneleştirir, sömürür. Dolayısıyla tüm devletler, insana, hayvana, doğaya şiddet, baskı, hegemonya, tahakküm uygular. Bu bağlamda iyi devlet yoktur. Sosyal devlet, demokratik devlet söylemleri, demagojik ve aldatmaca söylemlerdir. Bu söylemler, devletin sömürgenliği, şiddetini, tahakkümünü gizleme çabalarıdır. Dolayısıyla toplumu oluşturan bireylerde bilinç kirlenmesi yaratmaya yönelik girişimlerdir. Bu bağlamda tüm devletler kötüdür ve toplumsal bünye içinde bir tümördür. Tüm devletsel örgütlenmelerin yeryüzü yaşamından arındırılması, sönümlendirilmesi insanın, hayvanın, doğanın, gezegenin özgürleşmesi için olmazsa olmaz bir gerçekliktir.

Özetle, endüstriyel üretim-tüketim kültürü insana, hayvana, doğaya, gezegenimize zarar vermekte, ölümcül hastalıklara neden olmaktadır. Bu nedenle tekno-endüstriyel kültürden arınabilmeliyiz. Doğanın özgürlüğünü ve ekolojik dengenin korunmasını talep eden bizler; ormanların rantsal kesimini, nükleer enerjilerin maruz bırakacağı tehlikeleri, fosil enerjilerin kullanımını, GDO ve hibrit tarımı, tarım ilaçlarını, termik santral ve HES’leri istemiyoruz.

Hayvanlar da tıbbi ya da endüstriyel denek olarak kullanılmayı kabul etmiyor; yarıştırılmaya, dövüştürülmeye karşılar; yük taşımak değil özgürce yaşamak istiyorlar; insanın spor veya eğlence amacı için köleleştirilmek istemiyorlar; mezbahalar değil özgürce yaşam istiyorlar; süt, yumurta, bal gibi ürünlerinin gasp edilmesini istemiyorlar; kürk, deri veya yünlerini almak için yapılan işkenceyi kabul etmiyorlar. Hayvanların bu iradelerine saygı duymamız gerekiyor. Hayvanların gösterdikleri haklı tepkileri ve çabaları hiçleyerek, şiddet ve zor kullanarak hayvanları öldürmeyelim, sömürmeyelim.

Bu duygu, düşüncelerimden hareketle ÜÇ GÜNLÜK PROTESTO AÇLIK GREVİNE başlamış oldum.

08.08.2019 Osman Evcan

Adres: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, A6-41, Silivri-İstanbul


8 Mayıs 2018 Salı

Talepleri kabul edilen Osman Evcan açlık grevini 44.günde bitirdi / Osman Evcan ends his hunger strike in success

-English below-


Vegan hükümlü Osman Evcan, talepleri kabul edilince açlık grevine 44. gününde son verdi.
Silivri Cezaevi’nde iki senedir tutulduğu tek kişilik hücreden başka bir odaya alınan Evcan, artık spor ve sohbet hakkını da kullanabilecek. Evcan’a vegan menü de verilecek.

"Yanında olanlara teşekkür ediyor"

26 Mart’tan bu yana açlık grevinde olan Evcan, vitamin desteği de almıyor; sadece su, limon, tuz ve şeker tüketiyordu.
Bugün cezaevinde ziyaret eden avukatı, Evcan’ın dün bayıldığını ve revire götürüldüğünü söyledi. 60 yaşındaki Evcan 54 kiloya düşmüştü.
Dün cezaevi revirinde tedaviyi reddettiğini belirten Evcan’ın talepleri, cezaevi yönetimince kabul edildi. Avukatı gelişmeleri şöyle aktardı:
“Revirden doğrudan yeni odaya götürmüşler. Yeni kaldığı yerde tek tek hücreler var, havalandırma ortak. Şu anda 2 kişiler ama 3 olacaklar. Spor sohbet hakkına da çıkacak.”
“Kendisi çok mutlu. Bu süreçte yanında olanlara teşekkür ettiğini söyledi.”
Haber: Çiçek Tahaoğlu. Kaynak: Bianet

Osman'ın yeni (2019) mektup adresi: Silivri (9 No'lu) Kapalı C.İ.K. Oda No: A6-41 Silivri-İst (PTT Kargo ile gönderi kodu alarak yollayın; yoksa teslim etmiyorlar.)

- - - - -
Vegan inmate Osman Evcan has ended his hunger strike on its 44th day after his requests have been accepted by the prison administration.
Upon the acceptance of his request by the prison administration, vegan inmate Osman Evcan has ended his hunger strike on its 44th day.
Evcan has been taken from the one-person cell, where he has been kept for two years, to another room and has been allowed to use his right to do sports and engage in conversation. Evcan will also be provided with a vegan menu.

"He thanks those who were side by side with him"

Osman Evcan, who was on hunger strike since March 26, 2018, did not get any vitamin supplements during his strike and accepted to take only water, lemon, salt and sugar.
Visiting her client today (May 8), the attorney of Evcan said that he fainted yesterday and was taken to the medical room. 60-year-old Evcan has fallen to 54 kilos.
After Evcan rejected treatment at the medical room, his requests were accepted by the prison administration. His attorney addressed the latest developments with the following words:
"They took him from the medical room directly to the new room. At the place where he is now staying, there are separate cells and a shared area where the inmates can go out to get air. They are now two inmates in the room, but they will be three. He will also be able to use his right to do sports and engage in conversation.
"He is very happy. He said that he thanked those who were side by side with him during this period."
News by: Çiçek Tahaoğlu.  Source: Bianet

Osman's new address (as of 2019): Silivri (9 No'lu) Kapalı C.İ.K. Oda No: A6-41 Silivri-İstanbul-Turkey (Send via your national post office's tracked delivery service)

6 Mayıs 2018 Pazar

Osman Evcan açlık grevinde 42. günde! E-posta kampanyamıza katılın!

Silivri'deki vegan-anarşist tutsak Osman Evcan açlık grevinde 42. güne girdi. 10 kilo kaybetti, bilinci hafifçe aksamaya başladı; ama o mücadelesine devam etti. 3 Mayıs Perşembe sabahı kapalı görüşte arkadaşımıza grevini neden sürdürdüğünü "Cezaevi müdürü, 'bize güven, grevi bitir, gereğini yapacağız' diyor. Ben bu saatten sonra telkin değil uygulamaları görmek istiyorum." sözleriyle anlattı.



"Ölmekten korkmuyorum; ölüm benden korksun" diyen Osman'ın yaşaması ve dört sene sonra özgürlüğüne kavuşması için bizim de yapabileceklerimiz var. Osman yalnız değildir! Osman'ın talepleri öyle meşru, yasal ve uygulanması kolaydır ki Adalet Bakanlığı 11 Nisan'da başlattığımız faks kampanyasına verdiği cevapta, talep edilen uygulamaların zaten genelgelerde yazılı olduğunu teyit etmiştir. Oyalama taktiği uygulayarak Osman'ın sağlığıyla oynayan Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na karşı bu kez e-posta kampanyası başlatıyoruz. Lütfen bize katılın, e-posta ve BİMER yoluyla Osman'ın arkasında olduğunuzu gösterin ve konuyu ulaşabildiğiniz mecralarda gündeme taşıyın.

Dilekçe örneği: https://bit.ly/2Ibdx62
Cezaevi e-posta adresi: silivri.kcik@adalet.gov.tr
Bimer'den Adalet Bakanlığı'na da yollayalım: bimer.gov.tr

10 Nisan 2018 Salı

Açlık Grevindeki Osman Evcan için İngiltere’de Ördek Kurtarıldı

İngiltere’den paylaşım yapan UnoffensiveAnimal isimli sosyal medya hesabı, İngiltere’nin kuzeyindeki bir çiftlikte sefalet içinde yaşatılan, eti için yaklaşık 200 Sterlin fiyat biçilen bir ördeğin özgürleştirildiğini ve bu eylemin Silivri’de açlık grevine devam eden vegan hükümlü Osman Evcan’a ithaf edildiğini duyurdu.



Osman Evcan’ın Silivri Kapalı Ceza Kurumu’nda 26 Mart 2018’de başlattığı açlık grevi yurtdışında da yankı uyandırdı. UnoffensiveAnimal’ın internet sayfalarında yer alan ALF (Hayvan Kurtuluş Cephesi) imzalı duyuruda “Sosyeteye 100-200 Sterlin gibi fiyatlarla ördek cesedi satan bir çiftliğe yaptığımız ziyarette ölmüş, çamurlarda çürüyen kuşlara rastladık ve sıcak bir yuvası olmazsa aynı sonu paylaşacak olan bir ördeği oradan kurtarma kararı aldık. Bu eylemi, kapatıldığı hücresinde vegan yemek hakkı için açlık grevine giren Osman Evcan’a ithaf ediyoruz.” denildi.

Osman Evcan, Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kendisine veganlığı ve inançsızlığı üzerinden psikolojik baskı uygulandığını, yiyeceklerine defalarca mideyi bozan zararlı maddeler katıldığını, diğer mahkûmlarla spor-sohbet gibi faaliyetlere katılmasının keyfi olarak engellendiğini beyan ettiği birçok yazılı şikâyetin karşılıksız kalması sebebiyle açlık grevine başladığını açıklamıştı. Mektubunda “Hiçbir kötü muameleye itiraz etmememiz için bizi terbiye etmeye çalışıyorlar. Kanıt, belge olmadığını söyleyerek suçluları korumuş oluyorlar. Başka seçeneğim kalmadı. İfşa etmeseydim kendime olan saygımı yitirirdim.” diyen Osman Evcan’ın şikâyetlerinin dikkate alınması ve sorumlu cezaevi personelinin cezalandırılması için CHP İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e 9 Nisan’da soru önergesi verdi.

YARIN KADIKÖY’DE OSMAN EVCAN İÇİN FAKS VE MEKTUP YAZMA ETKİNLİĞİ VAR

Osman Evcan’ın yaşadığı sorunları başından beri takip eden Yeryüzüne Özgürlük Derneği’nin basın sözcüsü Güray Tezcan geçen hafta Bianet’e verdiği mülakatta “Osman zehirlenmesiyle ilgili cezaevindeki görüntülerin incelenmesini ve etkili bir soruşturma yürütülmesini istiyor; çünkü şikâyet edenin değil, şikâyet edilenin beyanını esas almışlar.” demişti. Yeryüzüne Özgürlük Derneği sosyal medya hesaplarından tüm hak savunucularını yarın akşam (Çarşamba) Kadıköy Mahatma Kafe’de gerçekleştireceği Osman Evcan için faks ve mektup yazma etkinliğine davet etti.



HAYVAN KURTULUŞ CEPHESİ (ALF) NEDİR?      

ALF, yaklaşık 40 senedir dünyanın pek çok noktasında aktif olan lidersiz bir oluşum. Amacı, endüstriyel olarak veya insan faydası için kullanılan/öldürülen hayvanları doğrudan eylemle özgürlüklerine kavuşturmak. Hayvanları sömüren insanlar dâhil hiçbir canlıya zarar vermeme prensibi olan oluşum, bazı çiftlikleri ve deney laboratuarlarını tahrip ettiği gibi gerekçelerle geçtiğimiz yıllarda ABD gibi bazı ülkeler tarafından terör listesine alınmıştı. İstanbul’da da özellikle 2014 yılında petshop’lardan, balık ağlarından, niyetçilerden tavşan, köpek ve balık gibi canlıları kurtarma eylemlerine ALF adı verilmişti.

5 Nisan 2018 Perşembe

Açlık grevine giren vegan-anarşist tutsak Osman Evcan'la dayanışalım

Önceki yıllarda vegan yemek hakkı için dört kez süresiz açlık grevine giren,  2012 yılında hükümlü ve tutukluların iaşe yönetmeliğine vegan-vejetaryen yemek maddesinin eklenmesinde büyük rol oynayan Osman Evcan, kalp ve astım rahatsızlıklarına rağmen 26 Mart’tan beri yine açlık grevinde olduğunu duyurdu.

Osman Evcan, Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kendisine psikolojik baskı uygulandığını ve yiyeceklerine zararlı madde katıldığını beyan ettiği birçok yazılı şikâyetin karşılıksız kalması sebebiyle bu eylemi yapmaktan başka çıkar yol bulamadığını belirtti. Eylemini sonlandırmak için kendisine psikolojik yıldırma yöntemleri uygulayan cezaevi çalışanlarına karşı soruşturma başlatılmasını, içine zararlı madde katılmamış sağlıklı vegan yemekleri düzenli alabilmeyi ve diğer mahkûmlarla spor yapma, sohbete çıkma, atölyelere katılma gibi yasal haklarının geri verilmesini talep ediyor. Evcan, ayrıca sokak hayvanlarına, kadınlara ve trans bireylere yönelik saldırıları protesto ettiğini belirtti.


Osman Evcan’ın son şikâyetlerine konu olan olaylar geçtiğimiz yılın Eylül ve Ekim aylarına dayanıyor. Osman Evcan Yeryüzüne Özgürlük Derneği’ne gönderdiği mektupta, kurban bayramını protesto ettiğini açıkladığından beri kimi zaman etli yemeklerin kimi zaman da bulaşık suyu gibi ne idüğü belirsiz şeylerin getirildiğini anlatmış; ayrıca kâh inançsızlığı kâh veganlığı üzerinden gardiyanların sözlü tacizlerine maruz kaldığını yazmıştı. Özellikle 11 ve 13 Ekim 2017’de yediği yemeklerin midesini on günden fazla süreyle şiddetli ağrıttığını belirten Evcan, buna rağmen cezaevi dışında bir hastaneye sevk edilmediğini, cezaevi doktorunun zehirlenmeye karşı bir hap yazmak dışında bir şey yapmadığını ve o günden beri kantinden kendi olanaklarıyla beslenmeye çalıştığını belirtmişti. Yeryüzüne Özgürlük Derneği’nin sosyal medyadan yaptığı çağrı üzerine Şubat ayında yüzlerce kişi BİMER üzerinden Adalet Bakanlığı’na bu sözlü tacizlerin ve getirilen yemeklerdeki yabancı maddelerin akıbetini sordu. Gelen resmi cevaplarda delil yetersizliği sebebiyle idari personele soruşturma açılmadığı yazıyordu.

Osman Evcan son süreçle ilgili şunları kaydetti: “Şubat ayının sonlarında cezaevi mutfağından gelen yemeklerin çeşitli ve sağlıklı olmaya başladığını görünce tekrar yemeye başladım. Ancak Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan elime ulaşan cezaevi personeline soruşturma açılmayacağını belirten 2018/1274 no’lu yazıya 13 Mart’ta itiraz etmemle birlikte bana getirilen yemekler tekrardan yarım patates gibi şeylere döndü ve hatta 18-19 Mart’ta şiddetli mide ağrılarım yine başladı. Bu işte bir kasıt var! Hiçbir kötü muameleye itiraz etmememiz için bizi terbiye etmeye çalışıyorlar. Kanıt, belge olmadığını söyleyerek suçluları korumuş oluyorlar. 26 Mart 2018’den beri süresiz açlık grevindeyim. Başka seçeneğim kalmadı çünkü. Yakında 60 yaşıma basacağım. Henüz grevin ilk haftasında nefes zorlukları ve kalp sıkışmaları yaşıyorum; ancak bu eylem benim için varoluşsaldır. İfşa etmeseydim kendime olan saygımı yitirirdim. Sonu ölümle sonuçlansa bile taleplerimin arkasındayım.”

                Konuyla ilgili ulaşılan Osman Evcan’ın avukatları, cezaevi yönetiminin tavrının olumlu olduğunu ancak konuyla ilgili yeterli soruşturma yapılmadığının altını çizerek şunları söylediler: “Zehirlenme gibi çok ciddi bir iddiaya rağmen Osman’ın ifadesine başvurulmamış; şikâyet edenin değil edilenin beyanı esas alınmış. Bağımsız, tam teşekküllü bir hastanede tetkik yapılmamış; ancak cezaevi doktoru zehirlenmeye karşı bir hap yazarak durumu teyit etmiş. Kameraların tam da Osman’ın şikâyetlerini belirttiği günlerde bozuk olması gibi gerekçelere karşın meselenin takipçisiyiz, girişimlerimiz sürecek.”

                Osman’ın kardeşi Asiye Evcan, “Abimin istediği, 2012’de beri yönetmelikte olan vegan yemeklerle beslenmek ve insan haklarına uygun olarak aşağılanmamak, alay edilmemek. Bunlar yerine getirilsin Osman bırakır, yoksa ölüme gideceğini söylüyor. Abimde astım var, sinüzit var, kalp de var; ama mide hastalığı yoktu normalde. Zaten cezasını çekiyor hapiste, bir de üstüne açlıkla veya hakaretle terbiye etmek de neymiş? Cezaevi yemeklerinden başka seçeneği yok, ona da mideyi bozan maddeler katmışlar. Bu yaşında ona bunu yapanlardan hesap sorulsun!” diye konuştu.

                Osman Evcan’ın yaşadığı sorunları başından beri takip eden Yeryüzüne Özgürlük Derneği, tüm hak savunucularını Osman Evcan’a mektup göndererek destek olmaya ve onun meşru taleplerini faksla cezaevi yönetimine iletmeye çağırdı. 1992’de yasadışı örgüt suçlamasıyla müebbet hapse mahkûm edilen ve daha sonra cezaevinde anarşist ve vegan görüşleri benimseyen Osman Evcan, disiplin cezaları onanmazsa 2022’de tahliye olacak.   

Osman Evcan mektup adresi: Silivri Kapalı C.İ.K. Oda No: C9-71
Silivri Kapalı C.İ.K. telefon: 0212 726 0686, faks: 0212 726 0687

21 Şubat 2018 Çarşamba

Diren Coşkun ölüm orucunu 27. gününde kazanımlarla noktalıyor

Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde tutulan vegan-anarşist transeksüel tutsak Diren Coşkun 25 Ocak 2018'den beri sürdürdüğü ölüm orucunu dün (20 Şubat 2018) avukatlarının cezaevi yönetimi ile görüşmesi ve Diren'in taleplerinin karşılanacağı sözünü almasıyla bir süreliğine durdurdu. 



Diren Coşkun ölüm orucuna cinsiyet geçiş ameliyat sürecinin başlatılması, kötü muamelede bulunan cezaevi personelinin cezalandırılması, yemeklerinin vegan beslenmeye uygun olması gibi taleplerle başlamış ve süreç boyunca kamuoyunun desteğini arkasına almıştı. Diren'le birlikte kadın, LGBTİ ve hayvan hakları gruplarından pek çok aktivist süreli açlık grevine girmiş, Diren'in cezaevi görüş arkadaşı aktivist Kıvılcım Arat da Diren'le birlikte ölüm orucu eylemi yapmış ve 15 gün bedenini direnişe yatırmıştı.



Diren Coşkun'un eylemine destek için kurulmuş olan Diren'e Ses Ver platformu, dün bu gelişmeyi takipçileriyle paylaştı. Platformdaki arkadaşları, Diren'in taleplerinin karşılanıp karşılanmayacağını dikkatle izleyeceklerini ve Diren'in ölüm orucunu bir süreliğine durdurduğunu belirtti:

Diren’den Haber Var

Diren 25 Ocak’ta başladığı ölüm orucunun 27. gününde iken ailesi, arkadaşları ve avukatları olarak bugün Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na gittik. Güne Kıvılcım’ın görüş yasağı haberini alarak başlamış olsak da; hapishane yönetimi ile Diren’in ilk etaptaki talepleri olan lazer epilasyon, vegan beslenme ve hapishane çalışanlarının Diren’in trans kimliğinden kaynaklı takındığı ayrımcı tutumlarının son bulması hususlarında görüştük. Bu taleplere ilişkin yaptığımız görüşmede hapishane yönetimiyle, süreci birlikte yürüteceğimize dair uzlaşıya vardık. Önümüzdeki günlerde ailesi, arkadaşları ve avukatları olarak Diren’in tüm taleplerinin karşılanması için hukuki sürecin takipçisi olacağamızı Diren’e de ilettik. Kendisi ile yaptığımız görüşmede, taleplerine ilişkin atılacak adımlarda hapishane yönetiminin süreçle ilgili işbirliği doğrultusunda ölüm orucunu bir süreliğine durdurma kararı aldığını söyledi. Diren kendisiyle dayanışan herkese öncelikle teşekkür ettiğini ve kendisiyle beraber açlık grevine ve ölüm orucuna başlayan arkadaşların eylemlerini sonlandırmasını istediğini iletti. Bu gelişmeler üzerine Kıvılcım da ölüm orucunu bitirdiğini beyan etti.


Diren için dayanışma grubu olarak önümüzdeki günlerde daha detaylı bilgilendirme yapacağız. Bu süreçte Diren’e ses veren herkese teşekkür ediyoruz.

1 Şubat 2018 Perşembe

Osman Evcan'ın vegan yemek hakkı yine gasp ediliyor - Sessiz kalmayalım!

Cezaevlerindeki işkence koşullarına ve vegan yemek hakkının elinden alınmasına karşı önceki yıllarca defalarca direnişe geçen, girdiği süreli ve süresiz açlık grevlerinden kazanımlarla çıkan vegan-anarşist tutsak Osman Evcan, Silivri Kapalı Cezaevi'nde kendisine eksik verilen/etli verilen/şiddetli mide ağrılarına yol açan yemekleri Ekim 2017'den beri reddediyor; kendi imkanları ile kantinden sağlıklı, vegan besinlere erişmeye çalışıyor. 



2011'deki 42 günlük açlık grevinin neticesinde yönetmeliğe girmiş olan vegan yemek hakkı, OHAL döneminde yeniden gasp edilen Osman Evcan, yaşadığı baskıları ayrıntılarıyla anlattığı dilekçelere hiçbir somut karşılık alamayınca başta veganlar ve anarşistler olmak üzere tüm yoldaş ve dostlarını kendisiyle dayanışmaya çağırdı. Konunun takipçisi olalım. Telefon ve dilekçe yağmuru, suskunluğumuzu bozmak için iyi bir başlangıç! Yapılan her başvuru, Osman'ın yanında dört duvara sıkıştırılmayacak kadar fazla arkadaşı olduğunu göstermek adına önemlidir!



BİMER ÜZERİNDEN GÖNDERİLEBİLECEK ÖRNEK DİLEKÇE:



T.C. ADALET BAKANLIĞINA,
CEZA VE TEVKİFEVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE,
TBMM İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA,
SİLİVRİ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA,

Konu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutulmakta olan Osman Evcan'ın şikayetleri

Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu C9-71'de tutulmakta olan hükümlü Osman Evcan, uzun yıllardır vegan bir hayat sürdürmekte, yani menşei hayvan olan hiçbir gıdayı, katkı maddesini, ürünü kullanmamaktadır. Adı geçen hükümlünün şu anda en temel hakkı olan beslenme hakkından mahrum edildiğini kaygıyla öğrenmiş bulunmaktayım. Cezaevi idaresi son derece keyfî bir tutum sergileyerek adı geçen mahpusun yaşamına, en temel haklarına saygı göstermemekte, bağlı bulunduğu Adalet Bakanlığının yönetmeliğinde hükme bağlanan iaşe miktarını temin etmeyerek mahpusu kendince cezalandırmak istemektedir. 

Osman Evcan'ın Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına 26.10.2017 tarihinde 2017/18672 çıkış numarasıyla yazdığı dilekçe, T.C. Adalet Bakanlığına 15.11.2017 tarihinde 2017/20131 çıkış numarasıyla yazdığı dilekçe ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna 27.11.2017 tarihinde 2017/20817 çıkış numarasıyla yazdığı dilekçe adeta sistematik bir ihmalkarlıkla görmezden gelinmiştir. Osman Evcan bu dilekçelerinde özetle Silivri Kapalı Cezaevi personeli ile Silivri Açık Cezaevi mutfak personeli arasındaki sözde anlaşmazlık sebebiyle kah eksik kah etli yemekler getirildiğini, en sonunda 11-13-19 Ekim tarihlerinde getirilen yemeklerin midesini günlerce şiddetli ağrıtacak kadar zehirli çıktığını, bu nedenlerle Ekim 2017 ortalarından bu yana iaşe hakkını almadığını yazmış; kendisiyle alay eden, onu açlıkla veya karın ağrılarıyla terbiye etmeye kalkışan tüm yetkililer hakkında soruşturma başlatılmasını talep etmiştir. Hükümlü, aylardır yaşadıklarını dilekçelerde "hak ihlalinin yanı sıra manevi değerlerime yönelik sistematik taciz girişimi, psikolojik işkence" olarak tanımlamıştır.

28 Mart 2012’de Resmi Gazete’de yayınlanan "Hükümlü ve Tutuklular İle Ceza İnfaz Kurumları Personelinin İaşe Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"e göre vegan-vejetaryenlerin talepleri iaşe miktarıyla sınırlı kalmak üzere karşılanır. Yönetmeliğin 9. Maddesini açıkça ihlal eden personelinizin bu davranışları, adı geçen hükümlüye yönelik sistematik şiddettir. Bu ayrımcı ve küçük düşürücü davranışlar, yalnızca evrensel hukuk normlarını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti ilkesini çiğnemekle kalmıyor;  aynı zamanda Adalet Bakanlığının kendi çıkardığı yönetmeliğin amir hükümlerini uygulamaktan aciz olduğu izlenimi uyandırıyor.

Talep: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu C9-71'de tutulan Osman Evcan'ın (1) yukarıda anılan yönetmelik maddeleri gereği mevsimlik, sağlıklı, vegan yemek ihtiyacının ivedilikle ve düzenli olarak karşılanmasını, (2) yukarıda cezaevi çıkış numaraları yazılı dilekçelerin ayrıntısıyla incelenmesini ve sorumlular hakkında idari soruşturma başlatılmasını, (3) tarafıma bu husustaki girişimleriniz hakkında bilgi verilmesini saygılarımla talep ederim.

Ad Soyad:.......
TC Kimlik No:..............
E-Posta:.......



ŞİKAYETİNİZİ FAKSLA VEYA ARAYARAK DA İLETEBİLİRSİNİZ:
T.C. Adalet Bakanlığı / Telefon: 0312 417 77 70  Faks: 0312 419 33 70
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü / Telefon: 0312 204 10 00 Faks: 0312 223 60 07
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu / Faks: 0312 420 53 94
Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu / Telefon: 0212 726 06 86 Faks: 0212 726 06 87

23 Ekim 2017 Pazartesi

Vegan beslenme tablosu: indirin ya da dağıtım noktalarımızdan alın!

"Sömürüsüz, ilaçsız yaşam için adım daha" dileğiyle üç yıl önce müjdelediğimiz vegan beslenme tablosu, mutfaklarımızı süslemeye ve önyargıları deşmeye devam ediyor.



Henüz edinmemiş olanlar için indirme yolları ve mekan kapıları sonuna kadar açık! :)

Güncel dağıtım noktaları şöyle *Mayıs 2020
(Delivery points for vegan nutrition chart in Turkish as of May 2020 -or download)

-Mahatma Cafe: Macit Erbudak Sokak, 50/A, Yeldeğirmeni, Kadıköy, İstanbul
-Vegan Dükkan: Soğancı Sokak, 8, Cihangir, Beyoğlu, İstanbul
-Vegisso Ev Kafe: Bozkurt Caddesi, 23/1, Kurtuluş, Şişli, İstanbul
-Tyke Kafe: 1460. Sokak, 28/1, Alsancak, Konak, İzmir
-Yaşam Vegan Cafe: 1484. Sokak, 9/A, Alsancak, Konak, İzmir
-Veganka: Tunus Caddesi, 49/2, Çankaya, Ankara

*Ayrıca düzensiz aralıklarla Queer-A ve Haymatlos Sahaf stantlarından edinebilirsiniz.

Not: Bu çalışmayla ilgili eleştiri ve önerilerinizi veganbeslenmetablosu@riseup.net adresine yazabilirsiniz. Resmi Instagram hesabı: https://www.instagram.com/vegantablo

2 Mart 2017 Perşembe

Türkçe'deki Hayvan Hakları Külliyatı

Dedik ki oturalım, hayvan haklarını konu edinen Türkçe yayınlanmış (çeviri dahil) tüm kuramsal çalışmaların bir listesini yapalım. Tabii hayvan hakları dediysek o işin kolayına kaçmak, insanların aşina olduğu bir terim kullanmak için. Bu listede türcülüğe karşı epey değişik -bazen birbirine zıt- yaklaşımların temsilini bulmak mümkün. Gözümüzden kaçmış bir şey varsa yeryuzuneozgurluk@gmail.com üzerinden e-posta göndererek iletin ki listeyi tam ve güncel tutabilelim. 

Bu listeyi semtinizin/üniversitenizin kütüphanesini zenginleştirmek; yaptığınız akademik araştırmada işinize yarayabilecek, varlığından bile habersiz olabileceğiniz kaynaklardan faydalanmak ya da daha fazla kişinin hayvan özgürlüğüne dair farkındalık edinebilmesi için hediye edeceğiniz kitapları keşfetmek için kullanabilirsiniz. 

Üniversiteliler olarak kütüphane birimlerimize bir an evvel eksik hayvan hakları kitaplarını tamamlamaları için listedeki kitap isimlerini iletelim! Aktivistler olarak benzer listeleri LGBTİ, ekoloji, anarşi, sol, feminizm, vs alanlarında hazırlamak için kolları sıvayalım! Daha az kağıt israfı, daha az para; daha çok okuma grubu, daha çok ortak mücadele! ;) Sevgi ve dayanışmayla, 


1- Brian A. Dominick, Hayvan Özgürlüğü ve Sosyal Devrim, 2015, Fraksiyon Yayınları

2- Can Başkent, Türler ve Cinsler, 2011, Kibele Yayınları


3- Can Başkent, Vegan Tutsak: Osman Evcan ile Nehir Söyleşi, 2014, Propaganda Yayınları


4- Zülal Kalkandelen & Can Başkent, Veganizm: Ahlakı, Siyaseti ve Mücadelesi, 2013, Propaganda Yayınları


5- Gary Francione & Anna Charlton, İnsan Neden Vegan Olur?, 2016, Metropolis Yayınları



6- Peter Singer, Hayvan Özgürleşmesi, 2005, Ayrıntı Yayınları


7- Carol J. Adams, Etin Cinsel Politikası, 2013, Ayrıntı Yayınları



8- Jeffrey Moussaief Masson, Tabağındaki Yüz, 2015, Paloma Yayınları


9- Tom Regan, Kafesler Boşalsın: Hayvan Haklarıyla Yüzleşmek, 2007, İletişim Yayınları


10- Sue Donaldson & Will Kymlica, Zoopolis: Hayvan Haklarının Siyasi Kuramı, 2016, Koç Üniversitesi Yayınları


11- Cogito Dergisi, Felsefede Hayvan Sorusu, Sayı: 80, Yapı Kredi Yayınları



12- Adil Bor, Kur'anda Hayvan Hakları, 2012, Düşün Yayınları



13- Gary Francione, Hayvan Haklarına Giriş: Çocuğunuz mu Köpeğiniz mi?, 2008, İletişim Yayınları


14- Jonathan Safran Foer, Hayvan Yemek, 2012, Siren Yayınları


15- Anonim, Hayvan Hakları ve Veganizm, 2013, Kült Neşriyat


16- David Degrazia, Hayvan Hakları, 2006, Dost Yayınevi


17- Çetin Nerse, Hayvan Hakları, 2016, Ayrıntı Yayınları


18- Engin Arıkan, Hayvan Hakları İnsan Hukuku, 2016, Ekin Yayınları


19- İsmet Sungurbey, Hayvan Hakları, 1999, Maltepe Üniversitesi Yayınları



20- Frans de Waal, Hayvanların Ne Kadar Zeki Olduğunu Anlayacak Kadar Zeki Miyiz?, 2017, Metis Yayınları



21- Zülal Kalkandelen, Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü, 2018, Kült Neşriyat



En son 10 Haziran 2018'de güncellendi