Dersim Katliamı’ndan yaralı kurtulan Ali Doğan’ın açtığı davada Köşk adına gönderilen savunmada “Ayaklanma bastırıldı. İddialar mesnetsiz” denildi, davanın zamanaşımından düşürülmesi istendi.
Dersim Katliamından yaralı kurtulan Ali Doğan'ın, Cumhurbaşkanlığı aleyhine açtığı tazminat davasına Köşk adına gönderilen savunmada, "Mevcut bir ayaklanma ve ayaklanmaların bastırılması söz konusudur" denildi.
Radikal gazetesinden İsmail Saymaz'ın haberine göre, Hazine avukatları iddiaları 'mesnetsiz' buldu ve davanın zamanaşımından düşürülmesini talep etti. Köşk adına vekâleten Hazine'nin avukatları baktığı için, Abdullah Gül'ün bu savunmadan haberi olmadığı öğrenildi.
Aynı davaya Başbakanlık tarafından gönderilen 1826 adet belgeden hem Doğan'ın iddialarını doğruluyan resmi evraklar hem de kadın ve çocukların da katledildiğini gösteren yazışmalar çıkmıştı.
Zamanaşımı talebi
Savunmada, davanın usulüne ilişkin üç, esasına ilişkin de iki itiraz yöneltildi.
* Esasa ilişkin itirazda olayın ayaklamayı bastırmak için gerçekleştiği söylendi:
"Dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar (Dersim'in katliam olduğu iddiası) hukuki mesnetten yoksundur. Şöyle ki: Olayın meydana geliş şekli de dikkate alındığında ve ilgili idarelerin mahkeme dosyasına sunmuş olduğu belgeler de incelendiğinde görülecektir ki, Dersim bölgesinde mevcut bir ayaklanma olması sebebiyle ve bu ayaklanmaların bastırılması söz konusu olduğundan neden ve sonuç ilişkisi de dikkate alındığında illiyet bağı söz konusu değildir."
* Esasa dair ikinci itirazda davacının yakınlarının öldürülmesine ilişkin kayıt bulunmadığı ileri sürüldü:
"Davacı Ali Doğan'ın yaralanması, annesi ve kardeşlerinin ise öldürülmesine ilişkin yazılı kayıt mevcut olmadığından ve ayrıca idarenin eylemi sonucunda meydana gelip gelmediği tespit edilemediğinden, illiyet bağının olmadığı dikkate alındığında davacının ileri sürdüğü iddialara ilişkin somut hiçbir delil bulunamadığından iddialar hukuki mesnetten yoksundur ve bu sebepledir ki, davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir."
* Usule ilişkin itirazda da olayın üzerinden 74 yıl geçtiği belirtilerek, "Genel zamanaşımı dahil her türlü zamanaşımının geçmiş olduğu bir durum söz konusu olduğundan davanın 'zamanaşımı yönünden' reddine" karar verilmesi istendi.
* Usule ilişkin diğer iki itirazda da, davanın yetki yönünden Tunceli'de değil, Hozat'ta açılması gerektiği, ayrıca tazminat davalarında başvurulması gereken mercinin de yanlış olduğu savunuldu.
Başbakanlık tarafından mahkemeye gönderilen arşivlerde, Ali Doğan'ın köyü olan Bornek dahil dört köydeki katliamın resmi belgeleri yer alıyor.
Dönemin Ordu Müfettişi Orgeneral Kazım Orbay'ın el yazısıyla kaleme alıp 15 Ağustos 1938'de Başbakan Celal Bayar'a gönderdiği telgrafta; Bornek (Düzpelit), Zımbik (Çığırlı), Kırnik (Buzlupınar) ve Heç (Demirkapı) köylerinden 395 kişinin 'asilere' yardım ettikleri iddiasıyla öldürüldüğü belirtiliyor.
Ne olmuştu?
1938'de sekiz yaşında olan Ali Doğan; annesi Fayime, dört ve iki yaşındaki kardeşleri Şıh Hasan ile Ali Rıza, dedesi Seyit Ali ile amcası Haydar'ın da aralarında olduğu 20 kişiyle birlikte, yeni adı Buzlupınar, eski adı Kergene olan mevkide süngülendi. Ali Doğan olaydan yaralı kurtuldu.
Doğan, Dersim tartışmalarının başlamasıyla birlikte 74 yıl sonra 27 Ocak 2012'de Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak Türkiye Cumhuriyeti'ni temsilen Cumhurbaşkanlığı aleyhine 1 milyon liralık tazminat davası açtı.
Hâkim Özgür Karaca, dava dilekçesini kabul etti ve Başbakanlık'tan, elindeki arşivi göndermesini, Cumhurbaşkanlığı'ndan ise savunma yapmasını istedi.
Kaynak: Bianet